7 sonuç

Tümünü Listeye Ekle
Gazetelerin ve dergilerin en temel içerikleri arasında yer alan köşe yazıları siyaset, ekonomi, spor, kültür-sanat, sağlık, eğitim, teknoloji gibi alanlarda kaleme alınmaktadır. Geniş bir içerik çeşitliliğine sahip olunan alandaki köşe yazarlarının uzmanlığı metnin niteliği üzerinde belirleyicidir. Ancak günümüzde yazarların hemen hemen her konuda fikir beyan ettikleri ve tek bir metin içinde farklı konulara odaklandıkları görülmektedir. Buna ilaveten köşe yazarlarının hep aynı aktörler üzerinden bir anlatı ortaya koyması da ciddi bir sorun olarak dikkat çekmektedir. Bu araştırmada köşe yazarlarının odaklandığı konulardaki çeşitlilik, köşe yazılarında öne çıkan siyasi aktörler, metinlerdeki konuların sayısı incelenmiştir. Köşe yazarlığındaki güncel sorunları çeşitli göstergeler üzerinden ortaya koymayı hedefleyen araştırma Türkiye’nin en çok okunan gazetelerindeki köşe yazarlarının durumunu göstermesi nedeniyle öneme sahiptir. 2022 yılının Şubat ayında en fazla satılan gazetelerdeki yazarların örneklem seçildiği çalışmada; Abdülkadir Selvi (Hürriyet), Emin Çölaşan (Sözcü), Hilal Kaplan (Sabah), Rauf Tamer (Posta), Tunca Bengin (Milliyet) adlı yazarların 01.02.2022-28.02.2022 tarihleri arasında kaleme aldığı 89 köşe yazısı analiz edilmiştir. İçerik analizi yönteminin kullanıldığı araştırmada, köşe yazılarında siyaset ve dış politikayla ilgili metinlerin ağırlıkta olduğu tespit edilmiştir. Öne çıkan aktörlerin Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu olduğu görülmüştür. Metin içi çeşitlilik üzerinden yapılan incelemeler sonucunda ise 67 yazıda tek konunun ele alındığı ve 18 metinde iki farklı olayın irdelendiği görülmüştür. Elde edilen bulgulardan hareketle köşe yazarlığında siyaset konusuna ağırlık verildiğini, aynı siyasi aktörlere odaklanıldığını ve yazılarda tek konuya yer vermekle birlikte derin analizden çok metinlerin çeşitli bilgiler üzerinden derlendiğini söylemek mümkündür.
Spor haberciliği her ne kadar kavramsal olarak bütün spor faaliyetlerini içerse de gerek yazılı gerek görsel basında belirli spor dallarına ve kulüplerine daha geniş bir yer ayırıldığı görülmektedir. Haber çeşitliliği ve dengeli içerik dağılımı açısından ciddi bir soruna karşılık gelen bu durumun basına içerik sağlamakla yükümlü olan haber ajanslarındaki sunumu ise ayrı bir öneme sahiptir. Bu perspektiften hareketle çalışmada, haber ajanslarının spor haberlerindeki içerik çeşitlilikleri incelenmiştir. Araştırmanın amacı, haber ajansların spor dalları arasında dengeli yayıncılık gözetip gözetmediklerini ortaya koymaktır. Çalışmada Anadolu Ajansı, Demirören Haber Ajansı, İhlas Haber Ajansı örneklem olarak seçilmiş ve ele alınan ajanslar 22.05.2021-31.05.2021 tarihleri arasında incelenmiştir. Ajansların spor haberlerindeki sunumunu yansıtması nedeniyle önemli olan araştırmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Sonuç olarak, ajansların çeşitlilik açısından yeterli bir yayıncılık yürütmedikleri görülmüştür. Haber ajanslarında 568 spor haberi yapılırken, içeriklerden 343’ünün futbolla ilgili olduğu saptanmıştır. Bu yönüyle ajansların spor içeriklerinin dağılımında dengeli habercilik sergilemediği sonucuna varılmıştır. Öte yandan haberlerde belirli spor kulüplerine daha geniş bir yer ayırıldığı da görülmüştür.
Günümüzde devletler ülke sınırları içerisindeki yurttaşların yanı sıra yurt dışında çeşitli sebeplerden dolayı ikamet eden soydaşlara yönelik de politikalar üretmektedirler. Küreselleşme ve teknolojik alandaki gelişmelerle birlikte daha belirgin hale gelen faaliyetlerin hedefinde diasporaları etkilemek ve koordine etmek bulunmaktadır. Gerek devlet kurumları gerekse özel girişimler tarafından ortaya konulan uygulamalar diaspora politikalarında belirleyici olmaktadır. Nitekim bu çalışmada diaspora politikaları üzerinde etkili olduğu varsayılan basının rolüne odaklanılmıştır. Bu doğrultuda örneklem olarak seçilen Balkan Günlüğü gazetesi 01.02.2021- 28.02.2021 tarihleri arasındaki üç sayı üzerinden incelenmiştir. Çalışmada yayının Balkanlardaki Türk diasporasına etkisini saptamak hedeflenmiştir. Türkiye’nin Balkanlardaki soydaşlarıyla olan iletişimini bir gazete üzerinden irdeleyen çalışma bu yönüyle önemlidir. İçerik analizi yönteminin kullanıldığı araştırmada haberler üç farklı çözümleme kategorisi üzerinden analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda, gazetenin diasporaları etkilemek adına kültürel ve tarihsel gelişmelerle birlikte, Türklük ve Müslümanlık gibi temel fikirlere ağırlık verdiği görülmüştür. Bu yönüyle gazetenin Balkanlardaki Türk diasporası ile Türkiye arasında köprü görevi gördüğünü söylemek mümkündür. Öte yandan gazetenin diasporalara yönelik planlı bir yayıncılık yürütmediği de saptanmıştır.
Haberler aracılığıyla yurttaşların ve siyasi aktörlerin konular üzerindeki düşüncelerini şekillendiren gazeteler bir ülkenin gündemini oluşturan en önemli unsurların başında gelmektedir. Bu nedenle gazetelerin haber değeri bulunan bir gelişmeye nasıl yer verdiği ve olayları ne sıklıkla haberleştirdiği büyük bir öneme sahiptir. Siyasi ve ekonomik nedenler başta olmak üzere, çeşitli sebeplerden dolayı her konuya aynı oranda yer vermeyen gazetelerin tutumu, gündemin istenilen biçimde kurgulanmasını da beraberinde getirmektedir. Böylesi bir sistem içinde birtakım bilgileri çeşitli filtrelerden geçirerek sunan gazeteler, kamu yararını ve hak odaklı gazetecilik anlayışını arka plana atmaktadır. Bu noktada, birtakım grupların haberlerde yer bulmasının zorlaştığını ve işleniş biçimlerinin ‘öteki’ üzerinden ele alındığını söylemek mümkündür. Bu perspektiften hareketle çalışmada, Soma ve Ermenek madencilerinin haklarını savunmak için yaptıkları eylemlerin internet gazetelerindeki sunumu ele alınmıştır. Araştırmanın amacı, gazetelerin madencilerin yaptığı eylemlere yer verip vermediğini ortaya koymak olarak belirlenmiştir. Ele alınan gazetelerin maden emekçilerinin eylemleri hakkındaki haberlerde nasıl bir sunuma başvurduğunu ve haberlerin içeriklerinde sahiplik yapılarının ve ideolojilerin ne kadar etkili olduğunu saptamak araştırmanın problemini oluşturmaktadır. Evrensel, Sözcü, Habertürk, Sabah gazetelerinin örneklem olarak seçildiği çalışma, 12.10.2020-31.01.2021 tarihleri arasındaki haberlerle sınırlandırılmıştır. Gazetelerin maden işçilerinin eylemlerindeki sunumuna ışık tutması nedeniyle önemli olan araştırmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada, Sözcü ve Evrensel gazetelerinin işçilerin haklarını savundukları ve güvenlik güçlerinin müdahalelerine odaklandıkları sonucuna varılmıştır. Habertürk gazetesinde maden işçilerinin eylemlerinin arka plana atıldığı ve az sayıda içeriğe yer verildiği tespit edilirken, Sabah gazetesinde haber yapılmadığı saptanmıştır. Elde edilen bulgulardan hareketle, çeşitli sektörlerde yatırımları olan holdingler tarafından yayınlanan gazetelerin madencilerin haklarını aramaktan uzak bir habercilik örneği ortaya koydukları görülmüştür. Farklı sektörlerde sahipliği bulunmayan gazetelerin ise maden işçilerinin haklarından yana bir yayıncılık sergiledikleri tespit edilmiştir. Buna ilaveten, ele alınan bütün gazetelerin kendi ideolojik ve politik duruşları üzerinden haberleri kurguladıkları saptanmıştır.
27 Mayıs 1960 tarihindeki darbenin ardından kurulan Milli Birlik Komitesi, basın alanındaki baskıcıuygulamaları engellemek için basına birtakım haklar getirmiştir. 212 sayılı kanunla gazetecilerin sosyalhaklarını güvence altına alan komite, 195 sayılı kanunla reklam-ilan dağıtımını eşitlikçi bir zemine oturtmuştur.Ancak dönemin önde gelen dokuz gazete sahibi gazetecilere sağlanan maddi ve manevi hakları karşılamakistememiş ve reklam-ilan ile ilgili düzenlemelere de karşı çıkmıştır. Ortak bir bildiri yayınlayan patronlar üçgün boyunca gazete çıkarmayacaklarını duyurmuşlardır. Bu gelişme, basın tarihine Dokuz Gazete Olayı olarakgeçmiştir. Söz konusu gazetelerde çalışan basın emekçileri ise patronlara karşı haklarını savunmak için hareketbaşlatmışlardır. Halkın haber alma hakkına ve kendilerine sağlanan yasal güvencelere sahip çıkan gazetecilerüç gün Basın isimli gazeteyi yayınlayarak önemli bir direniş örneği sergilemişlerdir. Basın gazetesi patronakarşı direnip haklarını arayan gazetecilerin yayını olması nedeniyle gazeteci, patron ve iktidar arasındakiilişkilere yönelik önemli mesajları barındıran bir gazete olmuştur. Bu öneme istinaden çalışmada 11-13 Ocak1961 tarihleri arasında çıkarılan Basın gazetesi haberler ve köşe yazıları üzerinden incelenmiştir. Araştırmanınamacı, gazetecilerin çıkarmış olduğu yayındaki haberlerde hangi değerlere odaklanıldığını ve haberlerdekisöylemlerin nasıl kurgulandığını saptamaktır. Eleştirel söylem analizi yönteminin kullanıldığı çalışmanınsonunda haberlerde direniş, birlik ve beraberlik, kamu yararı, hak mücadelesi, örgütlenme gibi söylemlereağırlık verildiği saptanmıştır. Bununla birlikte basın emekçilerinin haklarını korumak adına güçlü bir direnişsergiledikleri ve kamuoyu oluşturdukları görülmüştür. Öte yandan gazetecilerin görüş ayrımı olmadanörgütlenmelerinde ise ülkedeki siyasi ortamın ve basına tanınan kanunların etkili olduğunu söylemekmümkündür.
Çevresel konuların haberleştirilme biçimleri; çevre farkındalığı oluşturmada ve çevre bilinci yaratmada önemli bir role sahiptir. Bu çalışmada çevre ve insan hayatı üzerinde ciddi sorunlara neden olan termik santrallerle ilgili haberler çevre gazeteciliği bağlamında incelenmiştir. Bu doğrultuda; Cumhuriyet, Hürriyet ve Sabah isimli gazeteler örneklem olarak seçilmiş ve bu gazetelerin internet sayfalarında 25.11.2020-28.02.2021 tarihleri arasında yayınlanan haberler analiz edilmiştir. Termik santrallerle ilgili haberlerin nasıl sunulduğu, haberler üzerinden nasıl bir gerçekliğin üretildiği ve bu doğrultuda belirginleşen söylem biçimlerini ortaya koymak amacıyla yapılan bu çalışmada haberler eleştirel söylem analizi çerçevesinde incelenmiştir. Çalışma verileri değerlendirildiğinde Cumhuriyet gazetesinin termik santrallerle ilgili çevre odaklı bir habercilik anlayışı içerisinde olduğu ve çevre haklarının gözetilmesinin yanı sıra politik ve ideolojik tavrının çevre haberciliğine yansıdığı söylenebilir. Hürriyet ve Sabah gazetelerinde ise termik santrallerin ülke ekonomisine katkısı olduğu yönünde bir söylem geliştirildiği ve ekonomi politik unsurların belirleyiciliğinin çevre ile ilgili haberlerin üretim sürecine yansıdığı görülmektedir. 
1991-1996 yılları arasındaki DYP-SHP/CHP koalisyon hükümeti, Türkiye’nin en uzun süre yönetimde kalankoalisyonu olmuştur. Bu süreçte, hükümeti oluşturan partilerde ve liderlerde çeşitli değişiklikler yaşansada birlikteliğin sürdürüldüğü görülmüştür. Farklı ideolojilerdeki partilerin anlaşması sonucunda kurulanortaklık döneminde, ekonomi ve hukuk başta olmak üzere, birçok alanda köklü dönüşümler yaşanmıştır.Öte yandan ülke genelinde, terör olayları artmış ve birçok kişi öldürülmüştür. Söz konusu gelişmelerinyanı sıra bu hükümet döneminde, basın alanında da önemli değişikliklerin ve sorunların yaşandığıgörülmüştür. Bu doğrultuda, çalışma kapsamında, DYP-SHP/CHP koalisyon hükümeti yönetiminde,basına dair yapılan yasal düzenlemeler ve basının genel durumu incelenmiştir. DYP-SHP/CHP koalisyonhükümetinde, basının özgür olup olmadığını saptamak çalışmanın sorunsalı olarak belirlenmiştir. Bubağlamda, basın özgürlüğünün ve çıkarılan yasaların ne yönde şekillendiğini ortaya koymak ise çalışmanınamacını oluşturmaktadır. Çalışma, DYP-SHP/CHP koalisyonu dönemindeki basının durumunu yansıtmasınedeniyle önem taşımaktadır. Bu doğrultuda yürütülen çalışmada, betimleme yöntemi kullanılmış ve alanailişkin yazılı kaynaklardan yararlanılmıştır. Sonuç olarak, DYP-SHP/CHP koalisyon hükümeti dönemindebasına yönelik yoğun baskı ve denetim uygulandığı saptanmış ve basın özgürlüğünün açık bir şekildekısıtlandığı görülmüştür.

/ 1
2 / 1