27 sonuç

Tarama Sonuç Kümeleri
Tümünü Listeye Ekle
Hızla küreselleşen dünyada değişimi yöneten eğitim kurumları sürekli devinim ve dönüşüm içindedir. Yeni öğrenme teknolojileri ve stratejileri, e-öğrenme ve sanal gerçeklik de dahil olmak üzere yenilikçi düşünme yaklaşımı eğitimin çehresini değiştirmektedir. Bu çalışmanın amacı; okul müdürlerinin görüşlerine göre, bugünün şartlarından yola çıkarak, geleceğin okullarına yönelik öngörülerde bulunmaktır. Bu amaç doğrultusunda geleceğin okullarının nasıl tasarlanması gerektiğine, tüm paydaşlarıyla birlikte geleceğin okulunun niteliksel özelliklerine odaklanmaktadır. Geleceğin okullarının nitelik ve nicelik açısından nasıl olması ve/veya tasarlanması gerektiği ile ilgili yarı yapılandırılmış görüşme soruları hazırlanmış ve bu sorular İstanbul’da görev yapmakta olan 15 okul müdürüne yöneltilmiştir. Araştırma, okul müdürlerinin görüşlerinden yola çıkmakta ve elde edilen verilerle yakın geleceğin okullarına dair öngörülerde bulunmaktadır. Nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji desenine göre tasarlanan çalışmada fenomenoloji felsefesinden yola çıkılarak katılımcı görüşleri doğrultusunda konunun “öz”üne inilmek istenmiştir. Bu doğrultuda araştırmanın veri toplama aracı olarak tematik yapı belirleme formu hazırlanmıştır. Elde edilen veriler çözümlenmiş ve içerik analizi yapılmıştır. Araştırmanın sonucu geleceğin okullarının vizyon ve misyonun “iyi insan yetiştirme” üzerine odaklanmasını, müfredat ve programlarının kişiye ve bölgelere göre hazırlanması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Bunlara ek olarak kişisel gelişimine yatırım yapan eğitimcilerin gelişmiş bir okul kültürü yaratmadaki rolüne ve iyi tasarlanmış okul kampüslerine duyulan ihtiyaca vurgu yapılmıştır. Sahadaki eğitim aktörlerinin görüşleri alınarak geleceğin okullarına yönelen bu çalışmanın çıkış noktası halihazırda uygulanan eğitim sistemidir. Buradan hareketle geleceğin okullarına dair öngörülerde ve önerilerde bulunulmuştur. Ayrıca geleceğin okulunun her açıdan -fiziki ve teknolojik bakımdan, öğretmen, öğrenci, lider ve politikacılar açısından ve müfredat bazlı- değerlendirdiği için ülkemizin eğitim politikasına katkı sağlaması umulmaktadır.
Dünyada ve Türkiye’de koronavirüs salgınıyla beraber yeni bir döneme geçilmiştir. COVID-19’a bağlı salgın, hayatın her alanında değişim ve dönüşümün zorunlu hâle gelmesine sebep olmuştur. Yaşamın her alanını etkileyen bu salgından üniversiteler de etkilenmiştir. Bu çalışmanın amacı ise, salgın döneminde akademisyenlerin akademik motivasyon ve yayın performansının nasıl etkilendiğinin incelenmesidir. Nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji deseninin kullanıldığı bu çalışma, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında maksimum çeşitlilik örneklem yöntemi kullanılarak araştırmaya dâhil edilen 27 akademisyen ile yürütülmüştür. Verilerin toplanmasında, araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu, verilerin analizinde betimsel içerik analizi tekniği, kodların oluşturulmasında ise MAXQDA 2022 nitel veri analizi programı kullanılmıştır. Elde edilen bulgular neticesinde; “Covid hastalığını geçiren ve geçirmeyenler, salgın dönemi çalışma performansı ve motivasyon, salgın dönemi yaşam kalitesi, hastalığı geçiren ve geçirmeyenlerin performansı, ortak ve disiplinler arası çalışma, salgın dönemi uzaktan eğitim, salgın dönemi toplantılar, salgın dönemi veri toplama ve kaynaklar, meslektaşların yayın yapma görüşleri, Covid öncesi ve dönemi yayın performansı” olmak üzere 10 tema çıkarılmıştır. Sonuç olarak sosyalliğin azalması, kısıtlanmalar ve belirsizlik motivasyonu olumsuz etkilerken daha fazla yayın yapma isteği ve konfor alanında çalışmanın motivasyona olumlu etkisi bulunmuştur. Yayın performansında ise dönemi iyi ve verimli geçirerek yayın yapmaya daha çok vakit ayıranların yayın performansında artış gözlemlenmiştir. Çalışmanın her üniversite bünyesindeki akademisyenlere veya genişletilerek daha fazla kişi üzerinde uygulanması önerilmektedir.
İnsanların hayatlarında büyük bir rol oynayan aile kurumu yapısal özellikleri, işlevleri ve içinde bulundurduğu ilişkiler dâhil birçok konu açısından farklı yaklaşımlar tarafından yıllar boyunca incelenmiştir. Bu araştırmalar aile kurumunu incelemeye çalışmakta ve araştırmalar sonucu elde edilen bulgular uygulamalı alanlarda kullanılmaktadır. Aile danışmanlığı ve eğitimi de bu alanlardan birisidir. Ülkemizde aile kavramına verilen değer azımsanamayacak kadar çoktur. Bu çalışmada aile kurumunun eğitimi hakkında akademik alanda ne tür çalışmalar yapılıyor ve nelere ihtiyacımız var gibi sorulara cevap aramış olan lisansüstü tezlerin sistematik bir özetini oluşturuyor. Nitel araştırma yöntemlerinden biri olan içerik analizi ile yöntemi ile oluşturulan bu çalışmanın amacı, Türkiye’de aile eğitimi alanında yazılmış olan lisansüstü tezlerin incelenmesidir. Yüksek Öğretim Kurulu Tez Merkezi veri tabanında yapılan tarama sonucunda 1998 – 2019 yılları arası yazılan tezler çeşitli kriterlere göre gruplandırılmış ve analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda: İlk olarak en çok lisansüstü tezin eğitim bilimleri enstitüsünde hazırlandığı, ikinci olarak cinsiyet dağılımına bakıldığında en çok kadın yazarların bu konuda tez yayımladığı, üçüncü olarak tezlerin ağırlıklı olarak doçent doktor unvanına sahip bilim insanları danışmanlığında hazırlandığı, dördüncü olarak tezlerin en çok Eskişehir ve Ankara illerindeki üniversitelerde okuyan öğrenciler tarafından yazıldığı ve son olarak tezlerin en çok özel eğitim anabilim dalında gerçekleştiği görülmüştür. Aile danışmanlığı ve eğitiminin ülkemizde henüz 40 yıllık bir geçmişe sahip olması sebebiyle yapılan çalışmaların günümüze kadar en çok problem yaşanan alanlarda olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra, son dönemlerde aile kavramının çeşitlenmeye ve genişlemeye başlamasıyla birlikte bu ailelere gereken desteği sağlamak ve yardım etmek amacıyla bazı üniversitelerde yüksek lisans programı olarak okutulması alanın daha sistemli ve bilimsel bir geleceğe sahip olduğunu gösteriyor. Hatta yüksek lisans seviyesinden de öteye taşınarak doktora programı olarak açılması alanında uzman olmuş kişilerce yürütülecek gelecekteki çalışmalar için çok daha değerli ve sistemli bir çalışma alanı oluşması açısından göz önünde bulundurulmalıdır.
Öğrenciler, kesinlikle israf edilmemesi gereken ulusal beşeri sermaye stokunun/aktifinin en önemli bileşenidir. Demografik fırsat penceresi konsepti, bilgi ve beceri kazanma/kazandırma işlevinin zamanında yapılması gereğine vurgu yapmaktadır. Öğrenci odaklılık, öğrencinin tercih ve önceliği ile toplumun talep beklentisinin kaliteli farklılık üretecek şekilde örtüştürülmesi olarak ele alınmalıdır. Yükseköğretim kurumları bu örtüştürme sürecinde arayüz fonksiyonu görmektedir. Böyle bir yaklaşım, bireysel yetkinliklerin güçlenmesine, ulusal kapasitelerin ve performansların artırılmasına önemli katkı sağlayacaktır. Girişimcilik, bireyin sahip olduğu, edindiği bilgi ve beceriyle, üstlendiği görev, yetki ve sorumluluklar sürecinde, yeni uygun öneriler, alternatifler içeren fikirler ve uygulamalar üretebilme farklılığı olarak ele alınmalıdır. Dolayısıyla, yükseköğretimin her alanı (yükseköğretim kurumları, önlisans, lisans ve lisansüstü bölümler ve programlar bazında) bu perspektife uygun şekilde yapılandırılmalıdır. Süreç, öğrencinin öğrenim gördüğü alandaki evrensel veri ve bilgi düzeyi ile uygulama modellerinden haberdar olmasını, alanın felsefesine vakıf olmasını, bireysel yetkinliklerini geliştirecek eğitim-öğretim almasını mümkün kılacak şekilde tasarlanmalıdır. Bu yeni mimaride, yükseköğretim kurumlarının kendine özgü yapıları, karar ve uygulamaları elbette kritik rol ve fonksiyona sahiptir. Bununla beraber yükseköğretim kamu otoritesi, yeni nesil öğrenci odaklılığının, yükseköğretim kurumlarının tümünde, sahip olunan kapasiteler ve uygulama mekanizmaları bazında, öncelikli, stratejik hedef olarak ele alınmasını sağlamalıdır. Yükseköğretim kurumu sıralamalarının, yükseköğretim kamu otoritesi tarafından bu açıdan da yapılmaya başlanması, yapısal değişimin sonuçlarını olumlu yönde etkileyecektir.
Bu çalışmanın amacı pandemi döneminde okul yöneticilerinin yaşadıkları problemlere ilişkin görüşlerini incelemektir. Araştırma, nitel araştırma modellerinden betimleyici fenomenolojik desen kullanılarak hazırlanmıştır. Araştırmanın örneklemi amaçsal örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Araştırmaya katılan 42 okul yöneticisi resmi okullarda çalışması kriteri doğrultusunda; Türkiye’nin farklı bölgelerinden seçilmiştir. Araştırmanın verileri; ilgili alan yazın taramasından sonra araştırmacılar tarafından hazırlanmış yarı yapılandırılmış görüşme sorularıyla elde edilmiştir. Elde edilen sonuçların, içerik analizi yöntemiyle analizi yapılmıştır. Sonuçlar beş ana tema altında incelenmiştir. Bu temalar; organizasyon ve yönetim fonksiyonları, iletişim ve işbirliği, karşılaşılan sorunlar, izleme ve değerlendirme, bireysel yetkinlik değerlendirmesi olarak belirlenmiştir. Araştırmada okul yöneticilerinin pandemi süreci boyunca örgütsel ve yönetimsel anlamda sorunlar yaşadıkları; bu sorunların MEB tarafından gönderilen ve çoğunlukla ivedilik arz eden yazılar ve bunlara göre öğretmen, öğrenci ve velileri organize etmekle ilgili olduğu tespit edilmiştir. Bu süreçte çevrim içi platformların ve teknolojik yeterliklerin ön plana çıktığı görülmüştür. Pandemi döneminde öğretmenlerin verimli çalışmasının Okul yöneticileri; öğretmenlerin pandemi sürecindeki veriminin ülkenin içinde bulunduğu zorlu süreç için öneminden hareketle, öğretmenlerini sürece dahil edebilmek için toplantılar ve motivasyon görüşmeleri gibi yollarla destek olmaya çalıştıklarını ifade etmişlerdir. EBA sisteminin izleme ve değerlendirme faaliyetleri ve eğitimde fırsat eşitliği adına çok önemli bir adım olduğu, sistemin verileri tutması ve istatistik kısımlarında yapılacak iyileştirmelerle çok daha verimli olabileceği okul yöneticilerinin ifade ettiği durumlardan olmuştur.
Okullar birer eğitim merkezidir ve en önemli amacı toplumda bulunan bireyleri yetiştirmektir. Nitelikli topluma sahip olmanın tek yolu, onları nitelikli eğitimden geçirmektir. Bu nedenle öğretmenlerin sahip olduğu örgütsel bağlılık, toplumun gelişimi için önemlidir. Pandemi dönemi, öğretmenlerin eğitim misyonlarını okuldan uzakta çevrimiçi olarak gerçekleştirmelerini sağlamıştır. Bu dönemde öğretmenlerin örgütsel bağlılıklarını etkilemiş olabileceği öngörülmektedir. Bu çalışmada Koronavirüs’ün öğretmenler üzerinde oluşturduğu korku ve bu korkunun örgütsel bağlılık ile arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla İstanbul ili içerisinde devlet okullarının farklı kademelerinde görev yapmakta olan 403 öğretmenden online anket yoluyla veriler toplanmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Örgütsel Bağlılık Ölçeği ve Koronavirüs Korkusu Ölçeği kullanılmıştır. Çalışmada öğretmenlerin COVID-19 korkuları cinsiyetlerine göre anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir. Öğretmenlerin örgütsel bağlılıkları ile uyum ve özdeşleşme düzeylerine bakıldığında eğitim durumlarına göre anlamlı farklılık göstermezken; lisans mezunu olan öğretmenlerin örgütsel bağlılık içselleştirme düzeyleri, lisansüstü mezun olan öğretmenlere göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Aynı şekilde lisans mezunu olan öğretmenlerin, lisansüstü mezunu öğretmenlere göre COVID-19’dan daha fazla korku duyduğu, öğretmenlerin kıdem yılı arttıkça da COVID-19 korkusunun arttığı tespit edilmiştir. Öğretmenlerin COVID-19 korkuları arttıkça, örgütsel/okula bağlılık düzeyleri azalmakta olduğu görülmüştür. Sonuç olarak Covid-19 korkusu öğretmenlerin örgütsel bağlılığını olumsuz etkilediği belirlenmiştir.
Amaç: Bu araştırma, evli bireylerin problem çözme becerileri ve iletişim becerilerinin evlilikten aldıklarıdoyumu yordayıp yordamadığını incelemek amacıyla yapılmıştır.Yöntem: Araştırma ilişkisel tarama modelinde nicel bir çalışma olarak tasarlanmıştır. Veriler, SPSS 24.0 ileçözümlenmiştir.Bulgular: Basit doğrusal korelasyon testi değerleri incelendiğinde, evlilik doyumu ile problem çözme becerileriarasında pozitif yönde anlamlı bir ilişkinin olduğu sonucuna varılmıştır. Evlilik doyumu ile iletişim becerilerialt boyutlarından egoyu geliştirici dil, kendini tanıma-kendini açma, empati, ben dilini kullanma arasında pozitifyönde anlamlı bir ilişkinin olduğu ancak etkin dinleme alt boyutu arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığıgörülmektedir. Çoklu regresyon analizi sonucunda, evlilikte problem çözme becerilerinin evlilik doyumunuanlamlı olarak yordadığı görülmüştür. Aynı zamanda iletişim becerileri toplam puanlarının da evlilik doyumunuanlamlı olarak yordadığı saptanmıştır. Öte yandan iletişim becerisi alt boyutlarının modele ayrı ayrı anlamlıkatkısının olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır.Özgünlük: Literatür incelendiğinde evlilik doyumuyla ilgili farklı çalışmaların yapıldığı ancak evlilik doyumu,problem çözme becerisi ve iletişim becerisinin birlikte ele alındığı bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu nedenle,araştırma bulgularının evlilik literatürüne anlamlı bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir
The aim of the research is to determine whether the critical leadership styles perceived by teachers are predictive of school effectiveness. In the study, the predictive research pattern, one of the quantitative research patterns, was used. The study group of the research consists of 305 volunteer teachers working in public schools in Üsküdar district of Istanbul Province. Participant Information Form, School Activity Scale and The Critical Leadershıp Style Scale were used in the study. The data were analyzed by conducting parametric tests. As a result of the research, it was revealed that teachers' perceptions of school effectiveness did not have a significant difference according to their gender, educational status, seniority, and school level. Also, it was determined that teachers' critical leadership style perceptions did not have a significant difference according to their gender, educational status, seniority, and school level. Critical leadership style of school principals perceived by teachers significantly predicts school effectiveness. Another important result of the study is that there is a moderate and positive significant relationship between school principals' critical leadership style perceived by teachers and school effectiveness. Critical leadership style explains 27% of the total variance in school effectiveness.
Bu çalışmanın amacı pandemi döneminde sınıf öğretmenlerinin karşılaştığı problemlere ilişkin öğretmen görüşlerini incelemektir. Araştırma nitel araştırma modellerinden betimleyici fenomenolojik desen kullanılarak hazırlanmıştır. Araştırmanın örneklemi amaçsal örnekleme yöntemiyle belirlenmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin resmi okullarda çalışması ve sınıf öğretmeni olması kriteri doğrultusunda; çalışma grubunu, Nisan 2020- Ağustos 2020 döneminde 1-4. Sınıflarda derse giren 16 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri, ilgili alan yazın taramasından sonra araştırmacılar tarafından hazırlanmış yarı yapılandırılmış görüşme sorularıyla elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlar içerik analizi yöntemiyle analizi yapılmıştır. Bu sorularla belirlenen dört ana tema altında veriler incelenmiştir. Bu ana temalar sınıf öğretmenlerinin yeni durumlarla baş etme biçimleri ve duyguları, sınıf öğretmenlerinin uzaktan eğitime bakışı, uzaktan eğitimin avantajları, uzaktan eğitimin dezavantajlarıdır. Araştırma sonuçlarına göre sınıf öğretmenleri “Hibrit Model Eğitim” uygulamalarının öğrenci ve öğretmenler için verimsiz oluşuna dikkat çekmişlerdir. Sınıf öğretmenlerinin üzerinde durduğu bir diğer nokta ise EBA platformu içerisindeki içerik havuzunun genişletilmesine yöneliktir. Araştırma sonucundaki şu önerilere ulaşılmıştır. Hibrit modelin eğitim sistemimize adaptasyonunda öğrencilerin devam durumları isteğe bağlı şekilde yönetilmemelidir. EBA TV yayınları okullarda aktif olarak derslere giren öğretmenlerce takip edilerek; verilecek izleme görevleri ya da izlenen konuyla ilgili derste devam çalışmalar yapılması suretiyle derslere adapte edilmelidir. EBA TV derslerinin içerik geliştirici ekipleri gibi EBA platformu için içerik hazırlama ekipleri kurulmalı ve EBA platformundaki konu anlatım, etkinlik ve soru havuzlarının sayısı arttırılmalıdır.
This research was carried out to make an inference about the role of school principals' leadership qualitiesin teacher performance. Relational survey model was used. 358 teachers (217 women and 141 men)attended in the study. T-test, ANOVA, correlation, and regression were used. In this study, effectiveleadership qualities of school principals did not differ significantly according to teachers' gender, age, andprofessional seniority. However, undergraduate teachers perceived their leadership qualities morepositively than graduate teachers. Teachers' performances do not differ about to their gender, age andseniority; The performance of undergraduate teachers is higher than the graduate teachers. The effectiveleadership qualities of school principals do not differ significantly about the school levels where theteachers work. Teachers' performances differ significantly according to the school levels they work at.There is a medium and positive relationship between the effective leadership qualities of the schoolprincipals and the performances of the teachers, and the effective leadership qualities of the schoolprincipals predict the performances of the teachers significantly.
Öğretmen eğitimi çok yönlü ve geniş tabanda incelenmesi gereken konulardan biridir. Türkiye’de çoktartışılan eğitim başlıklarından olan öğretmen yetiştirmede nitelik sorunu güncelliğini korumaktadır.Öğretmen eğitiminde hızla genişleyen literatüre baktığımızda makale yazımının fazla yer tuttuğu, bunakarşılık tez yazımında yeterli eğilimin sergilenmediği görülmektedir. Bu çalışmanın amacı Türkiye’deöğretmen yetiştirme alanında yapılan doktora tezlerinin kapsamlı bir şekilde incelenmesi ve öğretmenyetiştirme üzerine yapılacak çalışmalara ışık tutulmasıdır. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı buçalışmanın evreni, Türkiye’de eğitim bilimleri alanında yapılan doktora tezlerinden oluşmaktadır. YÖKulusal tez merkezinden ulaşılan 25 tezin 10 tanesinin kullanımı ve yayımlanmasına izin verilmemesinedeniyle çalışmada örneklem kapsamında ele alınan tez sayısı 15 olmuştur. Veri toplama aracı olarakaraştırma kapsamında geliştirilen tematik yapı belirleme formu kullanılmış; verilerin çözümlenmesi iseiçerik analizi türlerinden frekans analizi ve kategorizel analiz tekniği ile yapılmıştır. Bulgular, öğretmenyetiştirme konusunda Türkiye’de yapılan doktora çalışmalarının yeterli seviyede olmadığını göstermektedir. Bu konu üzerine daha derinlemesine ve daha çok araştırma yapılması öğretmen yetiştirme konusunda kaliteyi arttıracak, bu da doğrudan gelecek nesillerin eğitim seviyesini yükseltecektir.
Bu araştırma, evli kadınların evlilikte kullandıkları başa çıkma yöntemleri ile algıladıkları anne babatutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini 374 evli kadınoluşturmaktadır. Araştırmada, Bowmen(1990) tarafından geliştirilmiş olan Evlilikte Başa Çıkma YollarıÖlçeği ile Kuzgun ve Eldeleklioğlu(2005) tarafından geliştirilmiş olan Anne Baba Tutumları Ölçeği ve buaraştırma için hazırlanmış olan Kişisel Bilgi Formu olmak üzere üç ayrı ölçme aracı kullanılmıştır.Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, otoriter tutum puanları, kendini suçlama, çatışma, kendiyleilgilenme ve kaçma puanları ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Kaçma puanları ayrıca koruyucu istekçianne baba tutumu puanları ile de pozitif ilişkili bulunmuştur. Bununla birlikte, pozitif yaklaşım puanlarınındemokratik tutum puanları ile pozitif ilişki içinde olduğu tespit edilmiştir.
Bu araştırmada uzun süreli flört yaşayan bireylerin evlilik algıları ve eş seçimlerini hangi etkenlere göreyaptıkları araştırılmıştır. Araştırma, nicel araştırma modellerinden ilişkisel tarama deseninde tasarlanmıştır.Araştırmanın çalışma grubu İstanbul’ da bulunan, uzun süreli flört yaşayan bireylerdir. Bu bağlamdayapılmış olan çalışmaya 323 ü kadın ve 177’si erkek olmak üzere toplam 500 kişi katılmıştır. ÇalışmadaBaşay (2015) tarafından geliştirilen ‘Eş Seçmede Öncelikler Ölçme Aracı’ ve araştırmacı tarafındanhazırlanan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Elde edilen bulgular doğrultusunda evlilik öncesi dönemdebireylerin uzun süreli flört yaşamaları, eş seçimi tutumları üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir.
In this study, the relationship between teacher leadership and school effectiveness was examined according to the teacher perceptions. 546 teachers in total working at primary, secondary and high schools in Üsküdar district of Istanbul participated in the study. The “Teacher Leadership Scale” and “Effective School Scale” were used to collect the data in the study. The arithmetic mean, Pearson Product-Moment Correlation Coefficient and Multiple Linear Regression analysis were used in the analysis of the data. The results of the study indicated that school program and educational process were the most effective dimension and the student dimension was the least effective dimension among the school effectiveness dimensions. The level of exhibiting teacher leadership behaviors was found to be above the medium level. It was also found out that all dimensions of teacher leadership had positive and significant relationships with all dimensions of school effectiveness. On the other hand, the results of the study indicated that institutional development was the significant and the only common predictor of all dimensions of school effectiveness among the teacher leadership dimensions. The results of the study were discussed with regard to the related literature, and some suggestions were presented.
Bu araştırmada, ailenin ekonomik işlevinin önemine değinirken, medyanın aile harcamaları üzerinde etkisi incelenmiştir. Araştırmanın katılımcılarını, orta gelir düzeyli ailelerin gelir yönetimini etkileyen durumlara, medyanın etkisinin olup olmadığının tespiti amacıyla İstanbul/ Bahçelievler’de özel bir okul seçilmiştir. Bu çalışmanın modelini nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemi oluşturmaktadır. Çalışma örnekleminin türü, ölçüt örneklemdir. Özel okulun 6-12 yaş aralığı öğrencileri ile bu yaş aralığı çocuklara sahip velilerinin oluşturduğu çalışma kümesine yarı yapılandırılmış sorular yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak yöneltilmiştir. 15 öğrenci ve 15 veli iki ayrı grupla bireysel görüşmeler yapılarak çalışma gerçekleştirilmiştir. Görüşme sorularıyla hangi teknolojik iletişim araçlarına sahip oldukları, kullanım süreleri ve kullanım amaçları ile ebeveynlerinin çocuklarını denetleme biçimleri ve çocukların aile harcamalarına etkisi, evin gelir-gider yönetimi sorgulanmıştır. Araştırma bulgularından elde edilen analizler sonucunda, ailede değişen yaşam koşullarından dolayı ebeveynlerin çocuklarının sorumluluk ve sınırlarını belirlemede bazı güçlükler yaşadığı ve evin harcamalarında gelir gider dengesini muhafaza etmeye çalışmalarına rağmen zaman zaman gelir aşımının yaşandığı tespit edilmiştir.
Bu çalışmada, psikolojik iyi oluşun ebeveyn tutumuna etkisini incelemek amaçlanmaktadır. Araştırma, nicel araştırma modellerinden ilişkisel tarama deseninde tasarlanmıştır. Araştırmada, evli ve 2-6 yaş grubunda çocuğu olan 288 kadın ve 47 erkek ile çalışılmıştır. Demir ve Şendil (2008) tarafından geliştirilen “Ebeveyn Tutum Ölçeği”, Özmete (2016) tarafından geliştirilen, “Evli Kadın ve Erkeklerde Psikolojik İyi Oluş Ölçeği” ve araştırmacı tarafından hazırlanan demografik bilgi formu kullanılmıştır. Elde edilen bulgular sonucunda, psikolojik iyi oluştaki bir birimlik artışın, demokratik ve izin verici ebeveyn tutumlarını artıracağı ve otoriter ebeveyn tutumunu azaltacağı tespit edilmiştir.
The purpose of this study was to examine the relationships among trust inadministrator, distributed leadership and a school academic optimism based onteachers' perceptions and to examine the mediator role of distributed leadership inthe relationship between the levels of trust in administrator and the school academicoptimism .The participants were a total of 540 teachers employed in elementary,middle and high schools located in the Kadikoy district of Istanbul. The data weregathered through the "Trust in Administrator Scale", the "Distributed LeadershipScale" and the "School academic optimism Scale". Arithmetic mean, the PearsonProduct-Moment Correlation Coefficient, and regression analysis were used fordata analysis. The results showed that trust in administrators predicted thedistributed leadership and the school academic optimism, while distributedleadership also predicted the school academic optimism. Additionally, distributedleadership was found to have a partial mediator role in the relationship betweentrust in administrator and school academic optimism.
Bu araştırmada, evlilik kurumunun varlığının yetişkinlerin genel öz-yeterlik ve benlik saygısı düzeyleri üzerinde olumlu etkisinin olup olmadığının incelenmesini amaçlanmıştır. Ayrıca, cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, meslek, sosyo-ekonomik düzey gibi değişkenler ile genel öz-yeterlik ve benlik saygısı düzeyleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığı incelenmiştir. Katılımcılara, öz- yeterlik algılarını belirlemek için Genel Öz-Yeterlik Ölçeği (GÖYÖ) ve benlik saygısı düzeylerini belirlemek için de Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği (RBSÖ) ve son olarak belirlenen değişkenleri belirlemek için peşi sıra Kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Elde edilen veriler, bilgisayar ortamında SPSS 20.0 programı kullanılarak, independent Samples Testi, One Way-ANOVA ve Pearson Korelasyonu Analizi ile hesaplanmıştır.
Bu araştırmanın amacı, öğretmen profesyonelizmi ile okul gelişimi arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Araştırmaya İstanbul ili, Güngören ilçesinde yer alan ilkokul, ortaokul ve lisede görevli toplam 401 öğretmen katılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında "Okul Gelişim İhtiyaçlarının Belirlenmesi Ölçeği" ve "Öğretmenlerin Mesleki Profesyonelliği Ölçeği" kullanılmıştır. Verilerin analizinde aritmetik ortalama, Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayısı ve Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, öğretmenler yüksek düzeyde profesyonelizm algısına sahiptirler. Öğretmenlerin okul gelişimine ilişkin algılarının ise orta düzeyde olduğu görülmüştür. Profesyonelizm boyutlarından ''kuruma katkı'', "duygusal emek" ve ''kişisel gelişim'' boyutu ile okul gelişimi arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Ayrıca araştırma sonuçları öğretmen profesyonelizm boyutlarından kuruma katkının, okul gelişiminin anlamlı bir yordayıcısı olduğunu göstermiştir. Elde edilen bulgular ilgili alan yazın ile ilişkili olarak tartışılmıştır
Okulların mesleki öğrenme toplulukları (MÖT) olarak yapılanmalarının amacı, yönetici ve öğretmenlerin destek kültürü temelinde, iyi uygulamaları ortaya koyarak öğretimi daha etkin hale getirmek ve öğrenci öğrenmelerini üst düzeylere çıkarmaktır. Bu bağlamda öğretmenler öğrencilerin durumlarıyla ilgili analizler ve değerlendirmeler üzerinde yoğunlaşarak öğrenci öğrenmelerini tespit ederler. Neyi, nasıl öğreteceklerine yönelik planlar yaparlar, yeterli hızda ve düzeyde öğrenemeyen öğrenciler için eylem planları hazırlayarak öğrenmedeki niteliği artırmaya çalışırlar. Başarılı öğrenme ürünleri ortaya koymaya çalışırlar. Aynı zamanda hızlı ve yeterli düzeyde öğrenen öğrenciler için de çalışmalar organize ederler. Mesleki öğrenme topluluğu anlayışının yoğun olduğu okullarda okulun teknik özü olan öğrenci öğrenmelerine odaklanılır. Öğretme daha geri planda yer alır. Çünkü öğretme belirli bilgilerin kavratılmasıyla ilgili iken öğrenmede öğrencinin bireysel özeliklerine, duygusal, bilişsel ve davranışsal niteliklerine dikkat edilir. Yani öğrenme de öğrenci özel biri olarak görülür. Bu bakımdan mesleki öğrenme topluluklarının çalışmaları bütün öğrencilerin öğrenebileceği ve başarılı olabileceği bir okul ortamını hedefler, iyileştirme ve geliştirme çalışmalarını kapsar. Böylece eğitimin daha nitelikli olmasını sağlar. Araştırmada okulların mesleki öğrenme toplulukları olarak yapılanmalarıyla birlikte öğrenci öğrenmeleri ve eğitim niteliğindeki olumlu sonuçlarının konuya olan ilgiyi artırdığı görülmüştür. Bu bağlamda uluslararası alanyazında mesleki öğrenme toplulukları olarak okulların farklı özelliklerinin yoğun biçimde incelendiği tespit edilmiştir. Bunun aksine ulusal alanyazında konuyla ilgili çalışmaların henüz yeni olduğu ve konunun farklı yönleriyle ele alınması gerektiği görülmüştür. Dolayısıyla bu çalışmada mesleki öğrenme topluluklarının kavramsal çerçevesi, temel varsayımları, teorik temelleri, hedefleri, boyutları, uygulama örnekleri incelenmiş, tartışılmış ve Türkiye'deki okullarda uygulanabilmesine yönelik bazı önerilere yer verilmiştir

/ 2
2 / 2