href="https://fonts.googleapis.com/css2?family=Work+Sans:ital,wght@0,200;0,300;0,400;0,500;0,600;0,700;1,200;1,300;1,400;1,500;1,600;1,700&display=swap" rel="stylesheet">
15 sonuç

Tarama Sonuç Kümeleri
Tümünü Listeye Ekle
There are many features that athletes must have in order to be successful in futsal. One of these features is agility based on rapid and sudden change of direction. This study was conducted to examine the agility of futsal players playing in different positions (goalkeeper, defense and attack) and to analyze their responses to different agility tests. The research data were obtained by subjecting indoor soccer players playing in the Universities Futsal League to agility tests and revealing their answers at the end. 30 futsal players playing in the Turkish Universities Futsal League, with an average age of 21.57±1.97 years, participated in the research voluntarily. Pro-Agility Test, 505 and Zig Zag agility tests were used to determine agility characteristics. Futsal players participating in the research, Pro-Agility agility test values 4.56±0.29 sec, 5 0 5 agility test values 2.33±0.18 sec, Zigzag agility test values with the ball 8.33±0.39 sec and without the ball Zigzag agility test values were found to be 6.44±0.31 sec. When futsal players’ answers to different agility tests are compared according to their positions; In all tests, it was determined that the players playing in the offensive zone had the best agility test values; Statistically significant differences were found in the values of Pro-Agility test, 505 agility test, zig-zag test with and without the ball (p<0.05). As a result; In futsal, where there are many rapid and sudden changes in direction, the agility of the players is considered very important for the players in all positions. It can be said that the agility feature of futsal players is in good condition regardless of position, regular measurement of agility features with and without the ball, including studies to improve the agility feature in the trainings, are some very important criteria for the athletes to reach the desired performance level.
Beslenme sağlık ve gelişim için çok önemli bir konudur. Yeme davranışı ise genç bir bireyin fiziksel gelişimi, sağlığı ve kimliği için temel oluşturur ve bilgi, tutumlar, sosyodemografik özellikler ve davranışsal, ailesel ve yaşam tarzı faktörleri dahil olmak üzere çok çeşitli faktörler tarafından şekillenir. Dengeli ve iyi beslenme ile atletik performans arasında doğru orantılı ilişki iyi bilinmektedir Bu durum spor alanında eğitim gören öğrenciler için daha da önem taşımaktadır. Bu çalışma spor bilimleri fakültesi öğrencilerinin sağlıklı beslenme ile ilgili tutumlarını yaptıkları spor branşına (takım ya da bireysel) göre değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Çalışma Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde öğrenim gören öğrenciler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların sağlıklı beslenme tutumlarının belirlenmesi için demografik bilgilerin ve spor branşının sorgulandığı kişisel bilgi formunun yanı sıra Sağlıklı Beslenmeye İlişkin Tutum Ölçeği (SBİTÖ) uygulanmıştır. Araştırmaya, 206 kadın ve 348 erkek olmak üzere toplamda 554 Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisi gönüllü olarak katılmıştır. Verilerin normal dağılıma uygun olup olmadıkları Kolmogorov Smirnov testi ile test edilmiştir. Gruplar arası karşılaştırmada Independent-Samples T testi, çoklu karşılaştırmalarda One Way Anova ve karşılaştırma sonucu farklılığı meydana getiren grubu tespit etmek amacıyla da Tukey HSD testleri kullanılmıştır. Araştırmaya katılan kadın öğrencilerin SBİTÖ değerleri 73,11  12,77 olarak bulunurken, erkek öğrencilerin SBİTÖ değerleri 75,60  12,27 olarak tespit edilmiştir (p0,05). Araştırmada elde edilen bulgulara göre, Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinin sağlıklı beslenmeye ilişkin tutumları, tüm alt boyutlarda takım sporu ya da bireysel spor yapmalarına göre farklılaşmaktadır (p0.05). Sonuç olarak, üniversiteli erkek sporcuların kadın sporculara göre, bireysel sporcuların da takım sporu ile uğraşan öğrencilere göre sağlıklı beslenmeye ilişkin tutum açısından daha iyi durumda olduğu söylenebilir.
Bu çalışmanın amacı, 8 haftalık germe ve denge egzersiz programlarının 12-14 yaş grubu kız voleybolcularda fonksiyonel hareketler üzerine etkisini araştırmaktır. Çalışmaya, 12-14 yaş grubundaki toplam 34 gönüllü lisanslı kız voleybolcu dahil olmuştur (Deney grubu n=17; yaş 13.70±0.46 yıl; vücut ağırlığı 63.09±6.08 kg; boy uzunluğu 173.76±5.05 cm; kontrol grubu n=17; yaş 13.64±0.49 yıl; vücut ağırlığı 60.31±4.91 kg; boy uzunluğu 171.02±6.62 cm). Kontrol grubundaki voleybolcular rutin antrenman programlarına devam etmiş, deney grubundaki voleybolcular ise rutin antrenman programlarına ek olarak germe ve denge egzersiz programını uygulamışlardır. Sporculara başlangıçta ve 8. haftada Fonksiyonel Hareket Taraması (FHT) Testi uygulanmıştır. Gruplar arası farklılıklar Bağımsız Örneklem t-Testi, grup içi farklılıklar ise Eşleştirilmiş Örneklem t-Testi kullanılarak analiz edilmiştir. Deney ve kontrol grubunun ön testleri arasında hiçbir değişkende anlamlı farklılık görülmezken (p>0,05); son testleri arasında sağ rotasyon stabilitesi, sol rotasyon stabilitesi ve FHT toplam puan değişkenlerinde istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı sonuçlar bulunmuştur (sırasıyla: t=2.954, p=0.006; t=3.411, p=0.002; t=4.162, p=0.000). Sonuç olarak çalışmaya katılan tüm katılımcıların FHT toplam puanları kritik sınır olarak belirlenen 14 puanın üzerindedir ve bu durum katılımcıların düşük yaralanma riskine sahip olduğunu göstermektedir. Germe ve denge egzersiz programları, özellikle genç yaşlarda uygulanmaya başlanarak doğru ve etkili hareket paternlerinin öğretilmesine ve geliştirilmesine katkı sağlayabilir. 
Bu çalışma, Covid-19 pandemisi sürecinde spor turizmi ve rekreasyonel etkinlikler açısından pandeminin su sporları alanı üzerindeki bazı etkilerini incelemek için ele alınmıştır. Bu araştırmada, nitel araştırma modelinde yarı yapılandırılmış görüşme formu oluşturularak veriler toplanmıştır. Araştırmaya katılan bireylerin görüşme formlarına verdikleri cevaplar değerlendirilerek çözümlenmesinde nitel analiz tekniklerinden içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Bulgularda katılımcıların ifadelerinden doğrudan alıntılar yapılarak açıklanmış, temalar, kategoriler ve kodlar şeklinde ifade edilerek ilişkilendirilip yorumlanmıştır. Araştırmada, su sporları merkezlerinde çalışan bireylerden, maddi zarara uğradıklarını ve uğramadıklarını belirten bireylerin oranının birbirine yakın olduğu belirlenmiştir. Araştırmada katılımcıların çoğunluğunun Covid-19’un genel anlamda turizm üzerinde olumsuz etkilerinin olduğunu düşündüğü, ancak bu süreçte su sporları merkezlerinin pek de olumsuz etkilenmediği konusunda yoğunlaştıkları tespit edilmiştir. Araştırmada görüşmelerden elde edilen bulguların analizi sonucunda, “Covid-19 ve Su Sporları” kategorisinde, “Müşteri”, “Ekonomi”, “Turizm” temaları ile bu temalara ait “Yerli-Yabancı, “Maddi zarar”, “Olumsuz etkiler”, “Turist” ve “Çalışma zorlukları” kodları tespit edilmiştir. Araştırmada ortaya çıkan bulgulardan hareketle sonuç olarak, müşteri, ekonomi ve turizm kavramlarının Covid-19 ve su sporları ile doğrudan ilişkili kavramlar olduğu söylenebilir. Covid-19 gibi pandemi dönemlerinde turizmin olumsuz etkilenmesi, turizmin paydaşları olarak değerlendirilebilecek birçok alanı da yakından ilgilendirmektedir. Su sporları merkezlerinin pandemi gibi olumsuz koşullardan daha da az etkilenmesi açısından, yapılacak araştırmalar ve sağlıklı bir etkileşimle ortaya konabilecek somut önlemlerin, bu gibi süreçlerin en az hasarla atlatılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Bu çalışmada, yüzme sporu yapan çocuklarda antropometrik özellikler, bazı fiziksel uygunluk parametreleri ve yüzme performansları arasındaki ilişkilerin ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu çalışmada araştırma grubunu, yaş ortalamaları 10,00±0,83 yıl olan 24 lisanslı kız çocuk ile yaş ortalamaları 9,91±0,82 yıl olan 24 lisanslı yüzücü erkek çocuk oluşturmuştur. Araştırmada, yüzücü çocukların seçilmiş antropometrik özellikleri, bazı fiziksel uygunluk özellikleri ve 50 metre yüzme performansları ölçülmüştür. Kız çocukların, 50 metre serbest stil yüzme performansı ile el uzunluğu, el genişliği, oturma yüksekliği, kulaç ve ayak uzunluğu değişkenleri arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler bulunurken (p<0,05), ayak genişliği ile 50 metre yüzme performansı arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). Kız çocukların, 50 metre serbest stil yüzme performansı ile sağ el kavrama kuvveti, sol el kavrama kuvveti, esneklik, durarak uzun atlama ve denge arasında negatif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur (p<0,05). Erkek çocukların, 50 metre serbest stil yüzme performansı ile kulaç uzunluğu arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunurken (p<0,05), diğer antropometrik özellikler ile 50 metre yüzme performansı arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır (p>0,05). 50 metre serbest stil yüzme performansı ile durarak uzun atlama değerleri arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0,05). Sonuç olarak, bu yaş grubu yüzücü çocuklarda antropometrik özellikler ile bazı fiziksel uygunluk özelliklerinin yüzme performansı üzerinde belirleyici rol oynadığı, yapılacak antrenmanlarda bu özelliklerin gelişimi üzerine düzenli şekilde uygulanacak çalışmalarla yüzme performansında da istenilen yönde bir gelişim sağlanabileceği söylenebilir.
The aim of the study is to investigate the relationship between emotional intelligence and goal commitment levels in athletesdoing individual and team sports. The study group of the research consists of 427 licensed athletes who study at SportsSciences Faculties of 6 universities in Aegean Region of Turkey in 2018-2019 academic year. In order to measure the level ofgoal commitment and emotional intelligence in athletes ‘Emotional Intelligent Scale’ and ‘Goal Commitment Scale’ wereused in the current study. In order to find answers to the sub-problems of the study, t-Test, Pearson correlation coefficientanalysis and Cohen’s d analysis wereused. The results obtained from the analyses revealed that the goal commitment andemotional intelligence mean scores of the female athletes doing individual or team sports are higher than those of the maleathletes. Moreover, the mean scores of the athletes doing team sports were found to be higher than those of the athletes doingindividual sports and the emotional intelligence mean score of the professional athletes doing individual sports was found tobe higher than that of the amateur athletes. According to the results of the correlation analysis, there is a significant correlationbetween the goal commitment and emotional intelligence mean scores of both the athletes doing individual sports and theathletes doing team sports. As a conclusion, regardless of being engaged in an individual sport or a team sport, increasingemotional intelligence was found to be leading an increase in goal commitment in both of the groups. This positive correlationis believed to make important contributions to literature and academicians working in this field, coaches, conditioners andsports psychologists to achieve high level of achievement and performance.
Bu çalışmanın amacı, Büyükler Serbest Stil Türkiye Şampiyonasına katılan erkek güreşçilerin kilo düşme profillerinin farklıdeğişkenler açısından incelenmesidir. Araştırma grubu, Büyükler Türkiye Güreş Şampiyonasına katılmış sporcular arasındançalışmamıza gönüllü olarak katılmayı kabul eden, yaş ortalamaları 23,38±4,26 yıl olan 153 sporcu oluşturmuştur. Araştırmadaveri toplama aracı olarak, Yarar, Eroğlu, Üzüm ve Polat (2016) tarafından geliştirilen “Sporcu Kilo Düşme Yöntemleri veEtkileri Ölçeği”nden yararlanılmıştır. Araştırmada, tüm sıkletlerdeki güreşçilerin büyük çoğunluğu, müshil, diyet ve idrarsöktürücü gibi haplar kullanmayı tercih etmediklerini belirtirlerken, kilo düşme yöntemlerinden diyet alt boyutunda yer alanyağ tüketiminin azaltılmasının en çok tercih edilen cevap olduğu belirlenmiştir. Araştırmada elde edilen bulgulara göre,sıkletler arası alt boyutların karşılaştırılmasında sadece diyet alt boyutu içerisinde yer alan “Karbonhidrat tüketimini azaltırım”cevapları arasında anlamlı bir farka rastlanmıştır. Farklılığı yaratan grubun ise ağır sıklet güreşçiler olduğu, hem hafif sıklethem de orta sıklet güreşçiler ile ağır sıklet güreşçiler arasında farklılık bulunduğu belirlenmiştir (p<.05). Sonuç olarak,güreşçilerin kilo düşme stratejisi olarak, genellikle vücuttan yağ kaybı, sıvı kaybı, yiyecek ve karbonhidrat tüketimini azaltmaeğilimde olma gibi yeterli ve dengeli beslenme açısından oldukça önemli konular üzerinde yoğunlaştıklarının görülmesindenhareketle, sporcu performansını etkileyen fizyolojik ve psikolojik faktörlerin bu etkenlerden önemli ölçüde etkilendiğidüşüncesiyle, performans sporcuları ve antrenörlere kilo düşme yöntemleri ve kilo kontrolü hakkında uzmanlartarafından seminerler verilmesi, bilgilendirilmesi ve özellikle sıklet sporlarında müsabık performans sporcusu yetiştirenantrenörlerin bu seminerlere katılımlarının zorunlu hale getirilmesinin, sporcuların ulaşmak istedikleri yüksek performansnoktasına erişebilmeleri açısından oldukça fayda sağlayacağı söylenebilir
Amaç: Bu araştırmanın amacı, gençlik ve spor merkezlerinde çeşitli branşlarda düzenlenen kurslara katılan bireylerin fair-play davranışlarının çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Materyal ve Metod: Araştırmada genel tarama modeli kullanılmış ve çalışmaya Samsun ilinde gençlik ve spor merkezlerinde açılan kurslara katılan 137 kadın ve 313 erkek olmak üzere toplam 450 kişi katılmıştır. Katılımcıların yaş ortalaması 19.38±1.59 olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan bireylerin fair-play davranışlarını tespit etmek için Mirzeoğlu (2015) tarafından Türkçeye uyarlanan Beden Eğitimi Fair-Play ölçeği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında toplanan veriler SPSS 18.00 paket programında kayıt altına alınmıştır. Ölçeğin katılımcı gruba uygunluğunu test etmek için AMOS programında doğrulayıcı faktör analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre, kadınların haksız kazanma ve hile boyutlarındaki değerleri erkeklerden daha yüksek çıkarken, fair-play davranışlarının branşlara göre farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların öğrenim durumlarının, arkadaşa saygı boyutu dışında, fair-play davranışını değiştirmediği belirlenmiştir. Sonuç: Sonuç olarak, Gençlik ve spor merkezlerinde açılan kurslara katılan bireylerin fair-play davranışlarının toplam değerinin cinsiyetlere göre değişmediği, bireylerin anne ve baba eğitim durumlarının fair-play davranışında kısmen farklılıklar oluşturduğu, aylık gelirin ise fair-play davranışlarında farklılık oluşturmadığı görülmüştür.
The aim of this study was to investigate the effect of cardio exercise together with some parameters on body perception and life satisfaction. 48 sedentary individuals between 20-45 years old were voluntarily participated in the study. 14-week cardio Exercise was applied to Experimental group and body weight, height, body fat percentage, body mass index, metabolism rate measurements of participants in experimental-control group were taken as pretest-posttest. “Body Areas Satisfaction” sub-dimension of “The Multidimensional Body-Self Relations Questionnaire (MBSRQ)” scale was used to determine the body perception levels of participants in the research whereas "Life Satisfaction with Life Scale” was used to determine their life satisfaction levels. As a result; a significant difference was found between pretest and posttest values of body weight, body fat percentage, body mass index, metabolism rate, life satisfaction and body perception of males and females doing cardio exercises (experimental group). Depending on cardio exercise program, a positive development was determined in body weight, body mass index, body fat percentage, metabolism rate, life satisfaction and body perception properties of females and males in experimental group. It was considered that cardio exercise program positively changed life satisfaction and body perception level with physiological parameters.
Bu çalışma, U-20 FIFA Dünya Kupasında oynanan maçların topa sahip olma değişkeni açısından analiz edilmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırma verileri, müsabakaları yayımlayan uluslararası TV kanalından ve FIFA (Fédération Internationale de Football Association) resmi internet sitesinden elde edilmiştir. Müsabakalarda, topa sahip olma yüzdeleri, isabetli şutlar, köşe vuruşu, ofsayt ve maç kazanma sayıları gibi teknik parametrelerin dağılımları analiz edilmiştir. Elde edilen veriler SPSS programında kaydedilmiş, frekans ve yüzde değerleri hesaplanarak yorumlanmıştır. Galip takımların topa sahip olma yüzdeleri %53.67, mağlup takımların %46.33 olarak tespit edilmiştir. Topa sahip olma yüzdesi daha yüksek olan takımlar maç başına 1.69 gol ortalamasına ulaşırken, bu oran topa sahip olma yüzdesi daha düşük olan takımlarda 1.23 gol'de kalmıştır. Topa daha fazla sahip olan takımların, atılan şut, isabetli şut, köşe vuruşu ve maç kazanma sayıları diğer takımlardan önemli ölçüde fazladır. Sonuç olarak, futbolda performansın temel belirleyicilerinden biri olan topa sahip olma kriterinin diğer performans göstergelerini de doğrudan etkilediği söylenebilir
Bu çalışma, futbolcularda maksimal aerobik güç, zorlu vital kapasite ve vücut kompozisyonuilişkisinin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Çalışmaya, 24 futbolcu gönüllü olarak katılmıştır.Araştırmada yaş, boy, vücut ağırlığı, maksimal aerobik güç, zorlu vital kapasite, beden kitleindeksi ve vücut kompozisyonu değerleri ölçüm aletleri ile tespit edilmiştir. Elde edilen verilerSPSS programında kaydedilmiştir. Özellikler arasındaki ilişkiyi incelemek için PearsonKorelâsyon testi uygulanmıştır. Futbolcuların maksimal aerobik güç, zorlu vital kapasite, bedenkitle indeksi ve vücut yağ yüzdesi ortalamaları sırasıyla, 55.5±2.68 ml.kg/dk, 5.04±0.21 lt,22.92±0.98 kg/m2ve %10.46±1.65 olarak tespit edilmiştir. Sonuç olarak, futbolcuların maksimalaerobik güçleri ile zorlu vital kapasiteleri ve vücut yağ yüzdeleri ile beden kitle indeksleriarasında anlamlı ilişkilere rastlanırken, diğer değişkenlerin birbirleri ile aralarında herhangi birilişki tespit edilememiştir. Buna göre, futbolcularda aerobik güç ile vital kapasite ve vücut yağyüzdesi ile beden kitle indeksinin birbirini etkileyen özellikler olduğu söylenebilir.Anahtar Kelimeler; Futbol, Aerobik güç, Vital kapasite, Vücut Kompozisyonu.
Bu çalışmanın amacı, profesyonel futbolcuların oynadıkları mevkilere göre görsel ve işitsel reaksiyon sürelerindeki farklılıkların incelenmesidir. Bu çalışmada denek grubunu yaşları 24.5±3.31 yıl, boyları 176.5±5.6 cm, vücut ağırlıkları 73.4±4.6 kg olan toplam 84 gönüllü sporcu oluşturmuştur. Deneklerin görsel ve işitsel reaksiyon zaman ölçümleri Newtest 1000 Aleti ile yapılmıştır. Futbolcuların performans değerlerinin mevkilere göre farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi için One-Way Anova testi kullanılmıştır. Farklılığın hangi gruplar arasında ortaya çıktığının tespiti Tukey HSD testi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları, profesyonel futbolcuların oynadıkları mevkilerine göre, vücut ağırlığı, boy, reaksiyon ses sağ el, reaksiyon ses sol el, reaksiyon ışık sağ el ve reaksiyon ışık sol el değerleri arasındaki farklılığın istatiksel olarak anlamlı olduğunu göstermektedir (p<0.05). Sonuç olarak, günümüz futbolunda performansın belirleyicilerinden birisi olan reaksiyon zamanı değerlerinde, kaleciler ile diğer mevkilerde oynayan oyuncuların görsel ve işitsel reaksiyon süreleri arasında kaleciler lehine anlamlı bir farklılık ortaya çıkmıştır. Bu farklılık futbolcuların mevkilerine göre özel antrene edilmelerinden kaynaklanmış olabilir.
Bu araştırma, ilköğretim 3-5. sınıf öğrencilerinin fiziksel aktivite düzeyleri ve sağlık ilişkili fiziksel uygunluk özelliklerinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Araştırmaya 122 kız ve 122 erkek öğrenci olmak üzere toplam 244 kişi katılmıştır. Fiziksel uygunluk özellikleri olarak boy, beden ağırlığı, vücut kompozisyonu, VO2 max, esneklik ve kuvvet değerleri ölçümleri yapılmıştır. Fiziksel aktivite düzeyini belirlemek için ise “Bouchard Three–Day Physical Activity Record” anketi uygulanmıştır. İstatiksel hesaplamalar SPSS programında yapılmış, erkek ve kız çocuklar arasındaki farklılıkları hesaplamak için independent t testi, değişkenler arası ilişkiyi incelemek için korelasyon testleri kullanılmıştır. Sonuç olarak; erkek çocukların VO2 max, el kavrama kuvveti, günlük enerji tüketimi, bazal metabolizma oranı ve fiziksel aktivite değerlerinin kızlardan daha yüksek, esneklik ve vücut yağ yüzdesi değerlerinde ise kızların erkeklerden daha yüksek olduğu bulunmuştur. Hem kız hem de erkek çocuklarda, VO2 max ve vücut yağ yüzdesi değerlerinin orta şiddette fiziksel aktivite ile anlamlı bir ilişkide olduğu görülmektedir.
Bu çalışmanın amacı, profesyonel futbolcuların oynadıkları mevkilere göre görsel ve işitsel reaksiyon sürelerindeki farklılıkların incelenmesidir. Bu çalışmada denek grubunu yaşları 24.5±3.31 yıl, boyları 176.5±5.6 cm, vücut ağırlıkları 73.4±4.6 kg olan toplam 84 gönüllü sporcu oluşturmuştur. Deneklerin görsel ve işitsel reaksiyon zaman ölçümleri Newtest 1000 Aleti ile yapılmıştır. Futbolcuların performans değerlerinin mevkilere göre farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi için One-Way Anova testi kullanılmıştır. Farklılığın hangi gruplar arasında ortaya çıktığının tespiti Tukey HSD testi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonuçları, profesyonel futbolcuların oynadıkları mevkilerine göre, vücut ağırlığı, boy, reaksiyon ses sağ el, reaksiyon ses sol el, reaksiyon ışık sağ el ve reaksiyon ışık sol el değerleri arasındaki farklılığın istatiksel olarak anlamlı olduğunu göstermektedir (p<0.05). Sonuç olarak, günümüz futbolunda performansın belirleyicilerinden birisi olan reaksiyon zamanı değerlerinde, kaleciler ile diğer mevkilerde oynayan oyuncuların görsel ve işitsel reaksiyon süreleri arasında kaleciler lehine anlamlı bir farklılık ortaya çıkmıştır. Bu farklılık futbolcuların mevkilerine göre özel antrene edilmelerinden kaynaklanmış olabilir.
Amaç: Kronik HCV enfeksiyonunun klinik ve biyolojik ekstrahepatik bulgularının prevalansını değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Kırk anti-HCV (+) hasta ve 40 HBsAg (+) hasta değerlendirildi. Anti-HCV (+) grupta 40 hastanın 35 (%87.5)’i kronik karaciğer parankim hastası ve 5 (%12.5)’i karaciğer sirozlu idi. HbsAg (+) grubunda ise 40 hastanın 33 (%82.5)’ü kronik karaciğer parankim hastası ve 7 (%17.5)’si karaciğer sirozlu idi. HCV ve HBV enfeksiyonları ELISA ve polimeraz zincir reaksiyonu (PCR)’yla teyit edildi. Biyokimyasal, hematolojik ve immünolojik testler hem anti-HCV (+) grubunda hem de HbsAg (+) grubunda çalışıldı. Hastalar romatolojik, dermatolojik, nörolojik ve psikiyatrik klinik bulgular yönünden değerlendirildi.Bulgular: Anti-HCV (+) grubunun yaş ortalaması 49.0 ± 15.7 yıl, ortalama hastalık süresi 38.1± 51.8 ay ve HbsAg (+) grubun yaş ortalaması 36.4 ± 13.2 yıl, ortalama hastalık süresi 35.3 ± 42.1 ay olarak saptandı. Anti-HCV (+) grubuna karşılık HbsAg (+) grubunda ekstrahepatik klinik bulguların dağılımı şu şekilde idi. %25 artralji ve %5 artritise karşılık %5 artralji (p= 0.031). %10 parestezi ve %12.5 periferik nöropatiye karşılık %5 parestezi (p= 0.041). %10 pruritus ve %5 liken planusa karşılık %5 pruritus (p= 0.045). %50 depresyon ve %2.5 anksiyeteye karşılık %7.5 depresyon (p= 0.000). %25 ANA (+), %2.5 ASMA (+) ve %7.5 oranında [ANA + ASMA + AMA] (+)’lığına karşılık %5 oranında ANA (+)’lığı saptandı (p= 0.006). Anti-HCV (+) grubu ile HbsAg (+) grubunda klinik durum ile yaş arasında sırasıyla (r= 0.429, p= 0.006, r= 0.461, p= 0.003), klinik durum ile hastalık süresi arasında sırasıyla (r= 0.516, p= 0.001, r= 0.517, p= 0.001) ve albumin ile Htc arasında sırasıyla (r= 0.561, p= 0.000, r= 0.649, p= 0.000) pozitif korelasyon gözlendi. Her 2 grupta tespit edilen her bir ekstrahepatik klinik bulgu için rölatif risk değeri hesaplandı. Sonuç: Romatolojik, nörolojik, psikiyatrik ve dermatolojik ekstrahepatik bulgular ile otoantikor pozitifliğini anti-HCV (+) grubunda daha sıklıkla saptadık. HCV kronik enfeksiyonu bu klinik dallardaki her bir bulguyu normal bireylere göre görülme sıklığını çeşitli oranlarda arttırdığı gözlendi.

/ 1
2 / 1