TY - JOUR TI - Vuhdâniyyât’tan ‘Uşâriyyât’a Âlî ve Nâzil İsnâd AB - Hz. Peygamber (s.a.v.) gerek Kur’an âyetlerini gerekse kendi sünnetini ümmetin her bir ferdine doğru ve eksiksiz bir şekilde aktarmak için yoğun bir çaba sarf etmiştir. İnananları da överek öğrendikleri bilgileri başkalarına aktarmaları için teşvik etmiştir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) övgüsüne ve dualarına mazhar olabilmek için başta sahâbe olmak üzere sonradan gelen nesiller Kur’ân ve sünneti diğer Müslümanlara aktarmak için yoğun bir mesai harcamışlardır. Bu gayretlerin neticesinde Hz. Peygamber’in verdiği mesajlar uzak yakın pek çok kişiye ulaşmıştır. Rivâyetler Hz. Peygamber’in (s.a.v.) mesajını kimi aracılar vasıtasıyla kendilerine ulaşan bazı Müslümanların bu bilgileri bizzat Hz. Peygamber’den (s.a.v.) teyit etmek ve O’nu görme bahtiyarlığına ulaşabilmek için Medine’ye geldiklerini ortaya koymuştur. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) vefatından sonra bilgiyi bizzat ondan teyit etme imkânı kaybedildiğinden dolayı ona en yakın kaynaktan alma aşaması devreye girmiştir. Bu nedenle değişik bölgelerdeki tâbiîn uleması bu amaç uğruna sahâbenin bulunduğu şehir ve bölgelere yolculuklar düzenlemişlerdir. Hatta sahâbe de bizzat Hz. Peygamber’den (s.a.v.) işitmedikleri hadisleri onu duyan diğer sahâbîlerden işitmek ve teyit etmek üzere uzun mesafeler kat etmişlerdir. Daha sonraları bu yolculuklar bir gelenek halini almış, sünnet ve hadisle iştigal edenler tarih boyunca Hz. Peygamber’den gelen bilgilere mümkün olan en az aracı ile ulaşmaya gayret göstermişlerdir. Hadis âlimlerinin çoğunun bilgiye en az aracı ile ulaşma gayretlerinin temel nedeni kaynağa yaklaştıkça rivâyetin değişme ve farklılaşma olasılık ve oranının düşmesidir. Bir diğer ifadeyle ravi sayısı arttıkça mantıksal olarak taktî, idrâc, mevkufu merfûlaştırma, mürseli muttasıllaştırma, mana ile rivayet, yanlış anlama, zayıf ile sika raviyi karıştırma, tashîf gibi ravi tasarruflarının gerçekleşme ihtimali de artacaktır. Bu nedenle güvenilir olmaları koşuluyla en az râvi ile ilk kaynağa muttasıl olarak ulaşmayı hedefleyen âlî isnâd talebi yüzyıllarca devam etmiş, bu uğurda uzun yolculuklar yapılmıştır. Bu çabaların neticesinde âlî ve nâzil kavramları oluşmuş ve alanda büyük bir literatür meydana gelmiştir. İslam ilim tarihinde er-rihle fi taleb’il-hadîs adı ile anılan seyahatlerin amaçlarının başında âlî isnâdı elde etmek yer almıştır. Muhaddisler bu yolculuklar neticesinde âlî isnâdlı hadisleri toplayabilmişlerdir. Elde ettikleri bu türden hadisleri diğerlerinden daha üstün görmüş ve onlara büyük önem atfedip ayrı cüzlerde yazıp kaydetmişlerdir. Bu çalışmada öncelikle âlî ve nâzil isnâdın tanımı yapılmış, her birinin kısımları ve râvi sayısına göre isnâd çeşitleri üzerinde durulmuştur. Bu çerçevede öncelikli olarak âlî isnâdın tanımı yapılmış, âlî isnâdın önemi ile ilgili muhaddislerin açıklamalarına ve serdettikleri gerekçelere yer verilmiştir. Ayrıca âlî isnâd elde etmek için yapılan yolculuklara kısaca değinildikten sonra âlî isnâdın beş kısmı incelemeye tabi tutulmuştur. Bu kapsamda konuyla ilgili müstakil bir risâle kaleme alan İbnü'l-Kayserânî el-Makdisî (öl. 507/1113) ile İbnü’s-Salâh’ın (öl. 643/1245) yaklaşımları mukayeseli bir şekilde incelenmiş ve aradaki farklar tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada âli isnâdın daha iyi anlaşılmasını sağlamak amacıyla onun mukâbili olan nâzil isnâd da incelemeye tabi tutulmuştur. Nâzil isnâdın daha güvenilir olduğunu iddia edenlerin delilleri zikredilmiştir. Daha sonra râvi sayısına göre isnâdın vuhdâniyyât’tan ‘uşâriyyât’a on çeşidi konusuna geçilmiştir. Başta Kütüb-i sitte müellifleri olmak üzere diğer bazı meşhur muhaddislerin eserlerinde en âlî ve en nâzil isnâdlarının kaç râvili olduğu ortaya konulmuştur. Aynı zamanda bu müelliflerin âlî senedli hadislerini bir araya getiren kitaplar ve yazarları tespit edilmeye çalışılmıştır. AU - Yıldırım, Selahattin DO - 10.30623/hij.1102693 PY - 2022 JO - Harran ilahiyat dergisi (Online) VL - 0 IS - 48 SN - 2791-6812 SP - 166 EP - 186 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/1144036 ER -