TY - JOUR TI - ELEŞTİREL FOLKLORİSTİK BAĞLAMINDA KADIN BEDENİNİN GERÇEK YAŞAM DENEYİMİNE YÖNELİK PERFORMATİF İMKÂNLARI* AB - Eleştirel folkloristik perspektifinden, erkek beden morfolojisini, özne oluşun, bilginin ve iktidarın kay- nağı olarak gören; bir başka deyişle, yaşamı fallosantrik bir varlık anlayışı ve temsil sistemi kabullerine göre inşa eden toplum ve kültür düzeninin önkoşulu doğanın, kadının, bedenin ve bütüncül deneyimin olumsuzla- narak nesne statüsüne indirgenmesi ve bu nesneler üzerinde tasarruf hakkı olan eril-aşkın öznenin üretilmesi- dir. Bu kültürel yapılandırma kapsamında, erkek bedenselliğinin akışkan özellikleri, aşkın ve aklî bir insan söylemi içinde perdelenerek katılaştırılırken, ortak duyuş kabullerine dair özne olmanın gerekliliklerine uymayan diğer tüm bedenler ve öznellikler, eril öznenin müdahale gerekçesi olarak nesneleştirilirler. Beden- leşmiş cinsiyetin tekrara dayalı bir performans olarak üretimi, kültürel söylem ve bedenleşme deneyimi ara- sında bir özdeşlik oluşturmayı hedefler. Ancak, söylemin deneyimlenen etkileri kesin olmaktan ziyade olum- sal’dır. Deneyim, her durumda kişisel bir içselleştirme sürecidir ve bu yönüyle her performans, performans söylemi ve onun deneyimlenmesi arasında ortaya çıkan uyumsuzluğun dayandığı “yıkıcı bir potansiyeli” (performatif) bünyesinde taşımaktadır. Bu yaklaşımdan yola çıkarak, eril kültürel söylem ve kadın deneyimi- nin karşılaşma anında ortaya çıkan “performatif yıkıcılığın” gücüne odaklanan bu çalışmada, eril söylemin akışkan bedenleşmiş varoluş üzerindeki katılaştırıcı/bedensizleştirici söylemsel tertibatının tüm güzergâhları, sınırlamaya ve kontrole meydan okuyan “beden sıvıları” üzerinden takip edilmektedir. Bu takip sürecinde eril söylemin, katı, ayrıksı, kontrollü ve “bedensizleşmiş erkek özneler” ve bütünüyle akışkan, sızdıran ve kontrol- süz, dolayısıyla da eril öznenin kontrolüne muhtaç “kadın-nesne-bedensellikler” üretme mekanizması ince- lenmektedir. Söz konusu söylemsel yapılandırma, eleştirel folkloristik merkezinde, Feminist düşünür Luce Irigaray’ın “Katı ve Akışkan Mekanik” kavramlarına dayanan teorik yaklaşımı başta olmak üzere, Feminist post-yapısalcı, yapı-sökümcü ve gözlemlenebilen, duyularla algılanabilen/fenomenolojik yaklaşımlar çerçeve- sinde açıkça ortaya serilebilen bir zihniyeti önümüze çıkarmaktadır. Böylece bu çalışmanın amacı, ortak duyuş çerçevesinde kadınla özdeş “akışkan bedenleşmiş varoluşun”, hem teorik ve hem de pratik sonuçlar ortaya koyabilecek performatif bir imkâna dönüştürülebileceğini ve böylelikle kadın, erkek ve doğanın ilişki- sel varoluşunu ihata eden akışkan, kanlı-canlı bir yaşam deneyimi ve bilim pratiği (eleştirel-feminist folkloris- tik) için hareket noktası olabileceğini tartışmaya açmaktır. Çalışmanın bir diğer amacı, folkloristiğin insan yaşamına yakınlaşmış bir disiplin olabilmesi ve postmodern bilim anlayışında disipliner varoluşunu güçlendi- rebilmesi için özdüşünümsel, eleştirel, bedenleşmiş ve çözüm üreten bir araştırma, analiz pratiği haline geti- rilmesine katkı sağlamaktır. Bu bağlamda çalışma, eleştirel folkloristik perspektifine odaklanarak kültürel süreçler içinde bedenleşme deneyimine; diğer bir deyişle, duygulanan, korkan, acı çeken “gerçek insan” anlayışına yönelik bir yaklaşımı benimsemektedir. Böylece, folklorun davranış örüntüleri boyunca erkek beden morfolojisini ve eril söylemi önceleyen geleneksel ortak duyuşa dayalı dünya düzeninde kadını edilgen, kontrole tabi bir nesneye indirgemesini mikro ölçekte folklorun belirgin bir problematiği olarak görmektedir. Makalenin kurgusu ve akışı, erkek varlığına karşı mücadele içinde olan kadının, yaşamın tüm hallerini karşı- lama becerisini; buna karşılık erkeğin katılaşmasını/bedensizleşmesini kendiliğinden ortaya sermektedir. AU - Kaderli, Zehra DO - 10.58242/millifolklor.1232207 PY - 2023 JO - Milli Folklor Dergisi VL - 18 IS - 137 SN - 1300-3984 SP - 48 EP - 60 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/1167493 ER -