TY - JOUR TI - Matuf ile Matufun Aleyhi İrapta ve Hükümde Ortak Kılan Bağlaçların Nahiv ve Fıkıh Usûlü İlmi Bakımından İncelenmesi (Serahsî-Pezdevî Bağlamında) AB - İslâmî ilimler literatüründe şerî delillerden üretilen ameli hükümler bütününe fıkıh denir. Ameli hükümlerin naslardan doğru bir şekilde ortaya çıkarılması için Arap dili kurallarının bilinmesi zaruridir. Bu nedenle bütün İslâmî ilimlerde olduğu gibi fıkhî hükümleri naslardan ortaya çıkarma yöntemlerini konu edinen fıkıh usulü ilminde de bu kuralların bilinmesine büyük önem verilmiştir. Bu bağlamda “mana harfleri” diye isimlendirilen edatların anlam ve fonksiyonlarının tahlili fıkıh usulü ilminin temel konuları arasında yer almıştır. Zira fıkıhçı doğru hükme ulaşmak için bu harflerin cümle içindeki mana ve fonksiyonlarını doğru tespit etmek zorundadır. Arapçada tek başına bir mana ifade eden lafızlara “kelime” denmektedir. İsim, fiil ve harf diye üç gruba ayrılan kelime çeşitlerinden zaman manası ifade etmeksizin tek bir mana ifade eden lafızlar isim; zaman manasıyla beraber bir eylem ifade eden lafızlara fiil ve tek başına bir mana ifade edemeyip ancak cümlede diğer cümle unsurlarıyla beraber bir mana ifade edebilen sözcüklere ise harf denmektedir. Arapçada sayıları yaklaşık yüz elli civarında mana harfi/edat bulunmaktadır. Bu harflerden yaygın olarak kullanılan ve cümle unsurlarından matuf ile matufun aleyhi irap ve hüküm bakımından birbirine bağlayan bağlaçlar olan atıf harfleri önemli bir yere sahiptir. Arapçada 10 tane atıf edatı bulunmaktadır. Bunlar “vâv”, “fâ”, “sümme”, “hattâ”, “ev”, “immâ”, “em”, “lâ”, “bel” ve “lâkin” harfleridir. Cümle unsurlarını irapta ve manada birbirine bağlama gibi ortak özelliklere sahip olan atıf harfleri ifade etikleri mana ve sözün ortaya koyduğu hükme tesirleri bakımından birbirinden farklılık arz etmektedir. Bu bakımdan bu harfleri bulundukları cümlede matuf ile matufun aleyhi irapta ve hükümde ortak kılanlar ve sadece irapta ortak kılıp hükümde ortak kılmayanlar diye ikiye ayırmak mümkündür. Dil bilimcilerin büyük çoğunluğuna göre bu harflerden “vâv, fâ, sümme ve hatta” cümlede matuf ile matufun aleyhi irapta ve hükümde ortak kılan harflerdir. Diğer atıf harfleri ise söz konusu cümle unsurlarını sadece irap bakımından ortak kılmaktadır. Bu çalışmada bu harflerden matuf ile matufun aleyhi irapta ve hükümde ortak kılan “vâv, fâ, sümme ve hatta” bağlaçları ele alınmıştır. Cümle unsurlarını hükümde ortak kılan bu harflerden her birinin kendine mahsus mana ve etkisi bulunmaktadır. Bunlardan “vâv” harfi, bir peşi sıralık ifade etmeksizin matuf ile matufun aleyh arasında hükümde ortaklık ifade etmektedir. “Fâ” harfi, cümle unsurları arasında hükümde ortaklık ve matufun ile matufun aleyhin ara vermeksizin peş peşe gerçekleştiğini ortaya koyar. “Sümme” harfi, birbirine bağladığı cümle unsurları arasında peşi sıralık ve zamansal fark olduğunu bildirir. Bu harflerden “hattâ” ise cümle unsurlarından matufun, matufun aleyhin gayesi ve en değersiz veya en üstün cüzü olduğunu bildirir. Çalışmada önce kelime, harf, mana harfleri ve atıf kavramları üzerinde durulmuştur. Sonra bu edatlardan her birinin nahiv bakımından cümle içerisinde ifade ettikleri mana ve işlevleri incelenmiş, bu mana ve işlevlerin fıkhî hükümlere yansıması örnek meselelerle tahlil edilmiştir. Bu makalede ele alınan atıf harflerin hükümde ve irapta matufla matufun aleyhi ortak kılmak gibi benzeşen yönleri olmakla beraber tıpkı diğer kelimeler gibi bu harflerin her birinin de kendine mahsus vazedildiği bir manasının ve işlevinin olduğu anlaşılmaktadır. Asıl olanın her birinin kendine has bu işlev ve manada kullanılması olmakla beraber bazen bu edatların birbirlerinin yerine kullanıldığı da görülmektedir. AU - Şahin, Salih DO - 10.33420/marife.1259525 PY - 2023 JO - Marife Dini Araştırmalar Dergisi VL - 23 IS - 1 SN - 2630-5550 SP - 191 EP - 218 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/1185279 ER -