TY - JOUR TI - TÜRK MÜLTECİ HUKUKUNDA COĞRAFİ SINIRLAMANIN KALDIRILMASI AB - Günümüzde mülteci hukukunun temelini Türkiye’nin de taraf olduğu 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Konvansiyon oluşturmaktadır. 1951 tarihli Konvansiyonun 1. maddesinde “mülteci” tanımlanmış ve tanımda ”1 Ocak 1951’den önce cereyan eden olaylar…” şeklinde tarihe ilişkin sınırlamaya yer verilmiştir. Konvansiyonun 1/B-1(a). maddesinde de coğrafi mekân bakımından akit devletlere sınırlama getirme hakkı tanınmış ve “mülteci” statüsünün yalnızca 1 Ocak 1951'den önce “Avrupa'da meydana gelen olaylar" ile sınırlanabileceği belirtilmiştir. Cenevre Konvansiyonu’nun zaman ve coğrafi mekân sınırlaması ile kabul edilmesi birçok kişinin mağduriyetine yol açmıştır. Zira “mülteci” statüsünü belirleyen kriter ve olaylar 1 Ocak 1951’den sonraki tarihlerde de meydana gelmeye devam etmiştir. Bu acı gerçeğin dikkate alınması sonucunda, 1967 tarihli Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Protokol imzalanmış ve tarihe ilişkin sınırlama kaldırılmıştır. Türkiye, 1951 tarihli Cenevre Konvansiyonu’na taraf olurken, akit devletlere tanınan sınırlama koyma hakkını kullanmış ve mülteci statüsünün tanınması bakımından tarihe ilişkin sınırlamanın yanı sıra, coğrafi sınırlamayı da uygulamaya koymuştur. Ancak 1968 yılında Türkiye’nin de Protokolü imzalamasının ardından tarihe ilişkin sınırlama önemini kaybettiyse de, coğrafi sınırlamanın uygulanmasına günümüzde de devam edilmektedir. Fakat bu durum Türk mülteci hukukunda uygulanan coğrafi sınırlamanın kaldırılmasına ilişkin tartışmaları da beraberinde getirmiş ve hatta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına da konu olmuştur. Konunun güncelliği nedeniyle çalışmamızda, coğrafi sınırlamanın uygulanması ve bu uygulamanın kaldırılması sorunu irdelenecektir. AU - Ganiyeva, Salimya DO - 10.21492/inuhfd.1283261 PY - 2023 JO - İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi VL - 14 IS - 2 SN - 2146-1082 SP - 568 EP - 582 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/1217940 ER -