TY - JOUR TI - Kent Hakkı yeniden hayat bulurken AB - 2000'lerin başından bu yana, oldukça yeni bir hak, insan haklarının gündemini işgal ediyor. Neoliberal ekonomi politikaların kentlerde yol açtığı ayrımcı ve dışlamacı gidişat ile kent ve kentsel mekânı metalaştıran, vatandaşı da tüketiciye indirgeyen gelişmeler karşısında, Kent Hakkı, giderek yükselen bir sesle talep edilmekte ve giderek daha geniş bir çevre tarafından tartışılmakta. Dünyanın en büyük nüfusunu oluşturan kentlilerin, yaşam alanlarının yapılanması, gelişmesi ve kaynaklarının tasarrufu üzerinde hak sahiplikleri talebiyle karşı karşıyayız. Bu kent sermaye ya da devletin değil, kentin kendi sakinlerinin kendi istek ve arzuları doğrultusunda yaratacakları bir kent olacaktır. Peter Marcuse'un deyimiyle "Rant için değil İnsanlar içinKent" talepleriyle karşı karşıyayız.Bu çalışmanın amacı, 60'lı yılların iktisadi, siyasi ve toplumsal gelişmelerinin etkisi altında, ilk kez Marksist filozof ve sosyolog Henri Lefebvre tarafından, aynı isimli eserinde telaffuz edilen ve '68 Hareketi'ni de etkileyen devrimci ve anti-sistem bir kavram olarak Kent Hakkı'nı, bugünün neoliberal kenti çerçevesinden yorumlarken, Türkiye bağlamında da incelemektir. Böyle bir inceleme, bizi önce 'Nasıl Bir Kent?'/'Neden Kent Hakkı?' ve 'Kimin Kent Hakkı?' gibi sorulara götürecektir. Son bölümde ise, var olan kentsel düzenin ötesinde, antidemokratik ve eşitliksiz sisteme karşı bir muhalefetin şekillendirilmesinde ve ortaklaştırılmasında Kent Hakkı'nın rolü Türkiye örneği de eklenerek irdelenecektir.Bu çalışmada açılacağı üzere, İstanbul Gülsuyu-Gülensu Mahallesi ve Ankara Dikmen Vadi örnekleri, Latin Amerika deneyimlerinde ortaya çıkan ve barınma/ konut hakkı mücadelesinden Kent Hakkı mücadelesine evrilen çizgiye yakın durduğundan gelecek için umut vaad eden örneklerdir. Dikmen Vadisi'ndeki mücadele, zaman içinde ülke genelindeki diğer toplumsal hareketler ile yolunu ortaklaştırarak, sınıfsal bir yörüngeye oturmayı başarmış özgün bir örnektir. Bu direnişin taktikleri, mahallelerinin kamusal alanları ile konut dışı mekânlarının kendi talep ve arzularınca tasarlanıp üretimidir, aynen Lefebvre'in kastettiği üzere. Gülsuyu-Gülensu Mahallesi de, muhalefetinin zeminini sadece kendi için barınma hakkı üzerinden değil, "daha merkezi ve emekten yana bir muhalefet" üzerinden inşa etmiştir. Nihai amacını ise "emekçilerin istanbul'unu yaratmak" olarak belirlemiştir. Kent Hakkı'nın özünü oluşturan, mekânları işgal ile kendinin eyleme örneklerine Türkiye'de de rastlanmaktadır. Cumartesi Anneleri'nin Galatasaray Meydanı'nı bir demokrasi arenasına çevirerek yeniden anlamlandırmaları kalıcı bir işgal örneği iken, Boğaziçi Üniversitelilerin metalaştırılan kampüs ve üniversite yaşamına karşı başlattıkları Starbucks eylemi geçici bir işgal olmuştur. Yine de, sorunu açık edebildiğinden ve görünür kıldığından önemlidir. Sonuncu ancak en etkin işgal örneği kuşkusuz Tekel işçilerinin Kızılay Meydanı'ndaki eylemleridir. Tekel direnişi, dünyayı daha sonra saracak işgal/'occupy' eylemlerinin ilki gibi de yorumlanabilir; mekânın direniş mekânı olarak örgütlenişinde ve kullanımında aradaki benzerlikler fazladır. Tekel'de de çıkış amacı Kent Hakkı olmasa da, yukarıdakilerden farklı olarak, direniş zaman içinde toplumsallaşmış ve işçiler dışında öğrencilerin de dâhil olduğu diğer toplumsal gruplar tarafından da destek görmüştür. Sistemdeki haksızlıklara karşı geniş bir muhalefeti ardına almayı başaran ender direnişlerdendir. 32 Kent Hakkı, hukuki bir mekanizma ya da yaptırım değildir. Demokratik bir kent arayışındaki sakinlerinin kent üzerindeki haklarının mücadelesini ortaklaştırdıkça, neoliberal yapılanmaya ve son kertede kapitalizme karşı ortak bir mücadele zemininin kurulabilmesine yardımcı anahtar bir kavram olabilir. Bu anahtarı kullanabilmenin yöntemi, araçları ve başarısı ise mücadelenin yönünü de tayin edecek kentlilere bağlıdır. Harvey'den alıntılayarak, "Bütün bunlar uyum içinde bir muhalefet olarak demokratik bir şekilde bir araya gelmeli ve aynı zamanda, insanların iyiliği için, başka bir kentin, başka bir siyasi sistemin ve son kertede üretimi, dağıtımı ve tüketimi başka bir şekilde organize etmenin nasıl bir şey olacağını özgürce tahayyül etmelidirler". AU - BAYSAL UZUNÇARŞILI, Cihan PY - 2011 JO - Eğitim Bilim Toplum VL - 9 IS - 36 SN - 1303-9202 SP - 31 EP - 55 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/133300 ER -