Çeviri eğitiminin ilk amacı iş dünyasına hazır profesyonel çevirmenler yetiştirmektir. Bu amaca ulaşabilmek için ise çevri eğitimi, çeviri öğrencisine, çevirinin bir iletişim aracı olduğu bilincini aşılamalıdır; çevirinin metinler, söylemler ve diller üzerinden yapılmadığını benimsetmelidir. Çeviri, bir dilden bir dile geçmek değil iki dil arasında iletişimi sağlamaktır. Bu bilinç oluşmadığı takdirde çeviri öğrencisinin ilk yapacağı işlem verilen metni, metin üzerinde hiçbir düşünce geliştirmeden diğer dile aktarmak olacaktır. Oysaki çeviriden ve çevirmenden beklenen işlem bu değildir. Çeviride birçok kuramsal yaklaşım ve strateji bulunmaktadır. Genellikle bu kuramlar, çeviri eğitiminin son yıllarında, çeviri eylemi başladıktan sonra verilmektedir. Bu çalışmada, çeviri kuramlarının, öğrencilerin çeviri eylemine geçmeden verilmesinin daha faydalı bir eğitim süreci olacağını örneklerle anlatmayı amaçladık. Çeviri eğitiminin ilk yılında olan çoğu öğrenci, henüz mesleğinin gereksinimlerini bilmemektedir ve zaman zaman kendini mesleğine ait hissetmemektedir. Çeviri kuramı dersleri ise kuramların sıralanmasından oluşmaktadır. Oysaki kuramlar, çeviri eyleminin gerçekleşmesini kolaylaştırmayı ve çevirmene daha hızlı ve daha etkili bir çeviri yapmasını sağlamayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada örnek bir kuram dersi sunulmaktadır. Diğer bir taraftan, kuram ve uygulama çeviride birbirine zıt iki kavram olarak algılanmaktadır. Çoğu çevirmenin kuramcılardan yararlanmadığı ve çoğu kuramcının da profesyonel çevirmenlere başvurmadığı bilinmektedir. Aslında, sanıldığının aksine bu iki kavram birbirine zıt değil, birbirini tamamlayan iki olgudur. Bu çalışmada, kuram ve uygulama olgusunun nasıl birbirlerini tamamladıklarını ve çeviri eylemine nasıl birlikte katkı sağladıklarını anlatmaya çalıştık.