TY - JOUR TI - KUŞEYRÎ’DEN İBNÜ’L-ARABÎ’YE İŞÂRÎ YORUMCULUK HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRME: İŞARÎ YORUMDAN TAHKÎKE DOĞRU KUR’ÂN-I KERİM YORUMCULUĞUNUN GELİŞİMİ AB - 'İşaret' önce bağlayıcılığı olmayan 'ikincil' yorumların genel adı olmuşken aynı zamanda tasavvufî bilginin cedel ve tartışmalardan korunmasını sağlamıştır. Sufiler 'işaret' tabirini kullanırken iki şeyi amaçladılar: Birincisi fıkıh ve akide alanıyla ilgili ayetler söz konusu olunca, Ehl-i Sünnet'in fakih ve kelam alimlerinin görüşlerine bağlı olduklarını ifade etmek istediler. Buna mukabil ahlakla ve nefsin terbiyesiyle ilgili naslarda kendi görüşlerini dile getirmekteydiler. Bu durumda işari yorum 'alimlerin' belirli bir yöntemle 'istinbat' ettikleri ayetlerin kıyas yoluyla ahlaktaki karşılıklarını bulmak demekti. İkincisi ise bu sayede delillendirme sıkıntısından kurtulmak istemişlerdi. Bu durumda işaret, tasavvuf ehlini tartışmanın dışında tutarak kendi görüşlerini 'ehli' ile konuşmak imkanı kazandırmıştı. Bununla birlikte işaret tabiri tasavvufun gelişim süreçlerinin bir şahidi olarak zamanla 'tahkik' anlamını kazanarak bir anlam derinliği elde etmişti. Daha doğrusu yerini tahkik tabirine bırakmıştı. Bunu asıl ve fer terimlerinin ilişkisiyle açıklarsak, birinci döneminde işaret tabiri asıl anlamı temsil eden Ehl-i sünnet fakih ve kelamcılarının yorumlarının karşısında fer idi. İbnü'l-Arabi'yle birlikte fer olan 'alimlerin' yorumları olurken işaret denilen şey gerçek anlama ve asla döndü. Bu bakımdan işaret tabiri bize bir yandan sufilerin naslar üzerindeki yorumları hakkında bilgi verirken aynı zamanda din bilimleri içerisinde tasavvufun gelişim sürecini en iyi açıklayan kavramlardan birisi olmuştur AU - DEMIRLI, EKREM PY - 2013 JO - Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi VL - 0 IS - 40 SN - 1303-295X SP - 121 EP - 142 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/242400 ER -