TY - JOUR TI - Kan ve El Kültüründen İzole Edilen Koagülaz-Negatif Stafilokok İzolatlarının Biyofilm Oluşumunun Plazma Polimerizasyon Tekniği ile Kaplanmış Mikroplaklarda İncelenmesi: Deneysel Model AB - Giriş: Koagülaz-negatif stafilokoklar (KNS) biyolojik malzeme, medikal cihaz ve araçlar üzerinde üreyip biyofilm oluşturarak ken-dilerini antibiyotik etkilerinden koruyabilirler. Çeşitli yüzey modifikasyonları yardımıyla biyofilm oluşumunu etkilemek mümkündür. Çalışmamızda, bir yüzey modifikasyon tekniği olan plazma polimerizasyon yöntemi kullanılmıştır. Plazma polimerizasyon tekniği, maddenin dördüncü hali kullanılarak malzeme iç yapısını değiştirmeden nano seviyede sadece yüzey modifikasyonu yapmaya olanak veren çevre dostu bir tekniktir. Çeşitli monomer ve gazlar yardımıyla farklı özellikler gösteren (hidrofilik, hidrofobik, biyouyumlu vb.) yüzeylerin elde edilebilmesi bu tekniği oldukça popüler yapmıştır. Bu çalışmada üç farklı monomer yardımıyla modifiye edilen mikroplak yüzeylerin, KNS’lerin oluşturduğu biyofilm formasyonu üzerine etkisi araştırılmıştır.Materyal ve Metod: Kan ve el kültüründen izole edilen toplam 60 adet KNS izolatı çalışmaya dahil edilmiştir. Kontrol suşları olarak biyofilm oluşturduğu bilinen Staphylococcus epidermidis ATCC 35984 ile biyofilm oluşturmayan S. epidermidis ATCC 12228 suşları kullanılmıştır. Biyofilm oluşumu Christensen tarafından tarif edilmiş olan kantitatif plak test yöntemiyle belirlenmiştir. Plazma polimeri-zasyon yoluyla üç farklı monomerle modifiye edilmiş ve modifiye edilmemiş mikroplaklarda tüm suşların biyofilm oluşturma davranışı eş zamanlı ve karşılaştırmalı olarak gerçekleştirilmiştir.Bulgular: El ve kandan izole suşlar arasında biyofilm pozitifliği açısından fark belirlenmemiştir. Plazma tekniği ile modifiye edilmemiş mikroplakta %71.6 oranında biyofilm oluşumu gözlenirken, plazma ile modifiye edilmiş mikroplak yüzeylerde sırasıyla; %80 (monomer: 3-merkaptopropiyonik asit), %65 (monomer: 2-hidroksietilmetakrilat) ve %31.6 (monomer: etilen glikol dimetakrilat) oranında biyofilm oluştuğu gözlenmiştir. Üç monomer içinde etilen glikol dimetakrilatın diğer monomerlere kıyasla biyofilm oluşumunu belirgin olarak inhibe ettiği saptanmıştır.Sonuç: Son yıllarda kateter infeksiyonlarında KNS’ler, özellikle S. epidermidis, en sık izole edilen bakteri olup nozokomiyal bakteremilerin %28’inden sorumludur. KNS sıklığındaki artışın nedeni olarak prostetik ve kalıcı cihazların kullanımının yaygınlaşması gösterilmektedir. S. epidermidis bakteremisi olan hastaların %90’ında intravasküler kateter öyküsü olduğu saptanmıştır. Biyofilm; su, protein, karbonhid-rat içeren hücre dışı bir yapıdır ve mikroorganizmanın konak hücre ve yapay yüzeylere istenmeyen yapışmasından sorumludur. Biyofilm mekanizması, malzeme yüzeyi ve bakteri yüzeyi arasındaki etkileşimlere bağlı olarak değiştirilebilir. Çalışmamızda uygun monomer seçimi ile modifiye edilmiş yüzeylerde mikroorganizma biyofilm oluşumunun ve buna bağlı olarak biyofilm ilişkili infeksiyon risklerinin azaltılabilme potansiyelini gösteren in vitro sonuçlar elde edilmiştir. AU - Çetin, Ceren AU - KALELİ CAN, GİZEM AU - MUTLU, Fatih Mehmet AU - Aycan, Çağrı AU - Alparslan, Sezin AU - Kartal, Naz AU - ÇÖKELİLER SERDAROĞLU, DİLEK AU - HORTAÇ, Elvan AU - ÖZÇELİK, Uğur Can AU - GÖÇMEN, JULİDE SEDEF PY - 2017 JO - Flora İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Dergisi VL - 22 IS - 4 SN - 1300-932X SP - 166 EP - 174 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/286555 ER -