TY - JOUR TI - ERBABA’DAN İÇİ BUĞDAY DOLU MİNYATÜR BİR ÇÖMLEK VE ÇATALHÖYÜK KANITLARI BAĞLAMINDA, NEOLİTİK DÖNEMDE BOĞA SEMBOLİZMİ VE RİTÜEL AB - Erbaba’da, içi karbonlaşmış buğday kalıntıları ile dolu minyatür bir çömlek ele geçmiştir. Bu çömlekçik, Neolitik dönemin tipik pişirme kaplarından mineral içerikli, kanca tutamaklı ve şişkin gövdeli çömleklerin, pişirme kabı olamayacak kadar küçük bir formunu oluşturmaktadır. Söz konusu küçük çömleği işlevsel ve sembolik açılar-dan değerlendiren bu çalışma, Erbaba’daki ve Çatalhöyük’teki kanıtlardan yola çıka-rak, MÖ yak. 6600 yıllarından itibaren görülen bu pişirme kaplarının boğa başlarını (bukranyum) simgelediğini ve hayvan biçimli ritüel kapları olan ritonların öncülleri sayılabileceğini öne sürmektedir. Çatalhöyük’ün erken tabakalarında ritüelistik sistem büyük oranda, yabani erkek sığırın toplu halde avlanması ve açık alanlarda tüketilmesi, sonra kalıntıların evlerin içine yerleştirilip, sergilenmesi ve birer “rölik” gibi yeni nesillere aktarılması üzerine kurulmuştur. Orta tabakalardan sonra sosyal organizasyonda görülen değişim, evle-rin artan ekonomik bağımsızlığı ve evcil sığırın da günlük hayata girmesi ile birlikte ritüel anlayışının değiştiği, eskinin nadir ve tahrik gücü yüksek, coşkulu ritüellerinden (imgesel), daha sık ve kolay, ev-merkezli ve coşku oranı düşük ritüellere (dogmatik) bir geçiş olduğu anlaşılmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak boğa sembolizmi ev içi sabit uygulamalardan çanak çömlek gibi hareketli nesneler üzerine taşınmaya başlamıştır. Böylece erken tabakalarda ev dışında yapılan yabani boğa ziyafetlerinin yerini, kazı-larda çok az sayıda bulunan özel çömlekler içinde pişirilen yemeklerle yapılan “ev içi kutlamaları” almış olabilir. İçlerinde kemikli etlerin pişirildiği tespit edilen bu kaplarda, büyük olasılıkla buğ-dayın da eşlik ettiği bir tür günümüzdeki “özel gün” yemeği “keşkek”i andıran Pre-historik bir şölen yemeği yapılmış olabilir. Bu yeni uygulama, belirli sosyal gruplar ya da tüm aileler tarafından, belirli günlerde ya da günlük kutlamalar şeklinde gerçekleş-tirilmiş olabilir. Belki de bu tür bir kutlama, bu dönemle birlikte Çatalhöyüklüler’in sofrasına girmeye başlayan, bir bakıma “ev içine alınmış evcil boğanın temsili kurban edilmesi” idi. Kabın kendisi, yerleşmenin başından sonuna kadar en güçlü sembollerden biri olan boğayı andırıyor ve içinde boğa eti pişiyordu –kuşkusuz diğer hayvanların eti de pişmiştir.Varsıl Çatalhöyük’e göre oldukça küçük boyutlu Erbaba ve çevresindeki yerleş-melerde bu türde uygulamalarla ilgili herhangi bir bilgi kaynağımız olmasa da, tarif edildiği gibi olası bir şölen anı, Çatalhöyük dahil tüm bu yerleşmelerde yiyeceğin ve hayatta kalmanın kutsandığı ve kutsallığın tüm insanlara geçtiği bir ritüelin bir parçası olarak düşünülebilir. Bu çalışma, sonuç olarak içlerinde Erbaba’nın da yer aldığı Geç Neolitik yerleşmelerin tümünde seramikler üzerinde rastladığımız boğa sembolizmi-nin, Çatalhöyük’teki gibi dogmatik bir hale gelmiş yaygın bir sembolü ve daha çok evlerin içinde uygulanan “ev-merkezli” bir ritüel anlayışını temsil ediyor olabileceğini öne sürmektedir. Bu olası ritüel, aynı zamanda Neolitik toplumların sosyal sistemlerini sürdüren ideolojik ve birleştirici bir işlev de görmüş olmalıdır. AU - ÖZDÖL KUTLU, Serap PY - 2018 JO - Belleten VL - 82 IS - 293 SN - 0041-4255 SP - 1 EP - 29 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/287934 ER -