Mükellefler, yapmış oldukları ticari faaliyetler kapsamında vergi kanunlarına göre ortaya çıkan vergi yüküne her zaman gönüllü katılım göstermeye bilirler. Vergi yüküne karşı gösterilen tepkileri genel olarak iki grupta toplamak mümkündür. Bu tepkilerden ilki vergiden kaçınma olarak ifade edilen vergiyi doğuran olaya sebebiyet vermemek yoluyla vergi yükünü azaltmak veya yok etmektir. Bu yöntem yasal bir uygulama olup, herhangi bir suç unsuru içermez. Vergi yükünden kurtulma için gösterilen ikinci tepki ise vergi kaçakçılığı olarak bilinen, kanunlara aykırı hareket ederek vergi ödememektir. Son yıllarda özellikle uluslararası ticaretinde hızla artmasına bağlı olarak uluslararası vergi kayıpları ve kaçaklarında önemli artışlar olmuştur. Uluslararası vergi kaçakçılığını önlemek ile ilgili olarak BEPS anlaşması kapsamında çalışmalar yürütülmektedir. Ancak iç hukukta da vergi kaçakçılığına ilişkin önlemlerin geliştirilmesi de önem taşımaktadır. Özellikle de vergi kaçırmak amacıyla sıkça başvurulan sahte belge düzenlemenin önlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla ülkemiz vergi sisteminin dijital kayıt ortamlarında mükellefi takip ediyor olması sahte belge düzenleme suçu ile mücadele de önemli bir yere sahiptir. Alınan tüm önlemlere karşın sahte belge düzenlemeksuretiyle vergi kaçırma girişimleri de devam etmektedir. Bu amaçla VUK’nda da yeni bir düzenleme yapılmıştır. Bu düzenleme “Mükellefiyet kaydının analiz ve değerlendirme sonuçlarına bağlı olarak terkini” başlığını taşıyan 160/A maddesidir. Bu çalışmamızda yapılan düzenlemenin vergi hukuku yönünden bir değerlendirmesi yapılarak ortaya çıkabilecek sorunlar üzerinde durulacaktır. Ayrıca Türk Ticaret Konunu ile düzenleme arasındaki etkileşim üzerinde de durulacaktır