Amaç: Bu çalışmamın amacı kadınların depresyon ve anksiyete skorlarıyla en fazla ilişkili faktörlerin ortaya konması ve açıklanamayan infertiliteye sahip primer ve sekonder infertil kadınlar arasındaki olası farkların bulunmasıdır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma 166 primer ve 60 sekonder infertil kadını içeren kontrollü prospektif bir çalışmadır. Bunlar hormonal ya da uterin patolojisi olmayıp açıklanamayan infertilite grubundaydı. Hastalar Beck depresyon envanteri ve Hamilton anksiyete skorlamasını içeren bir anket formunu doldurdular. Bulgular: İki grup arasında anksiyete ve depresyon skorları arasında fark bulunamadı. Alt grup analizileri arasında da sadece şiddetli depresyon sekonder infertil grupta anlamlı derecede daha yüksekti (11/60 ile 10/166,). Hastaların yaşı ile anksiyete skorları ve tedavi deneme sayısı ile depresyon skorları arasında korelasyon olduğu görüldü. Sonuç: İnfertilite tedavisinin kadın sağlığı üzerine fiziksel yan etkileri olduğu kadar onlara psikolojik bir yük de getirmektedir.Belli kültürlerde çocuk sahibi olmak oldukça önemli olsa da yine de infertilite tedavisine başlamış ve daha fazla çocuk isteyen sekonder infertillerde stresi azaltmayabilmektedir. Primer ya da sekonder infertil olmasına bakılmaksızın infertilite tedavisine başlayacak hastaların desteklenmesi onların mizacını olumlu yönde etkilyeceği gibi tedavi başarısını arttırması bakımından da önemlidir.