TY - JOUR TI - MOLLA SADRÂ’DA ÖLÜMSÜZLÜK DÜŞÜNCESİ AB - Ölümsüzlük ya da ölüm sonrası varoluş, felsefî-teolojik gelenekte kayda değer bir geçmişe sahip olanve aynı zamanda tazeliğini de hiç yitirmeyen köklü problematiklerdendir. İnsanın gelecek hayatbeklentisi, teistik dînî inançlarda ‘yeniden diriliş’ öğretileri-akîdeleri ile karşılanırken, felsefîyaklaşımlarda ise ‘ruhsal ölümsüzlük’ tezleriyle cevaplanmaktadır. Ne var ki her iki savın da bütünüylesorunsuz bir muhtevaya sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu çalışmada, düşünce tarihininbu kadîm problematiğinin Molla Sadrâ’nın (ö. 1050/1641) felsefî-kelâmî düşüncesinde nasıl elealındığına yer verilecektir. İran’da modern zamanların en büyük filozofu olarak kabul edilen Sadrâ,nefsin varoluşsal tekâmülüne dayanan ve ‘ben’in kesintisiz bir süreç içerisinde gelişimini sürdürdüğüözgün bir diriliş öğretisi sunar. ‘Cevherî hareket’, ‘hayal yetisinin soyutluğu’ ve ‘uhrevî bedenler’teorilerinin temel parametreler olarak kullanıldığı bu öğreti, dünyevî bedenlerin iadesini savunanklasik kelâmî düşünceyle varlığa ruhsal olarak devam edildiğini kabul eden felsefî doktrine eleştirel bircevap niteliğindedir. Bu açıdan, ‘biyolojik bedenle diriliş’ ve ‘ruhsal ölümsüzlük’ teorilerine karşı İslâmeskatoloji mirasında üçüncü bir alternatif şık olarak belirmektedir. AU - kavşut, muhammet sait DO - 10.18317/kaderdergi.470415 PY - 2018 JO - Kader VL - 16 IS - 2 SN - 2602-2710 SP - 433 EP - 461 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/394852 ER -