TY - JOUR TI - BİR ANTROPOLOJİK ÖZSELLEŞTİRME ÖRNEĞİ OLARAK VAHİT LÜTFİ SALCI’NIN ALEVİ MÜZİĞİ ÇALIŞMALARI AB - Vahit Lütfi Salcı’nın çok sesli unsurlar içeren Alevi müzikleri hakkındaki çalışmaları, Erken Cumhuriyet dönemi elitlerinin Batı müziğiyle uyumlu saf bir milli öz arayışının en ilginç örneklerinden biridir. Salcı’ya göre Türk halk müziği aşikâr ve gizli olmak üzere iki ana kola ayrılmaktadır. Kapalı topluluklar olarak örgütlenmiş Alevi kabilelerin temsil ettiği gizli halk musikisi, kozmopolit Osmanlı kültüründen ve Şark musikisi olarak damgalanmış şehir müziğinden yalıtılmış olduğu için saf Türk kültürünün otantik ifadesidir. Aynı zamanda, içinde armoni ve kontrpuana dalalet eden çok sesli unsurlar barındırdığı için de medeni Batı dünyası karşısında Türk milletinin yüzünü ağartmaktadır. Bu çalışmanın amacı Salcı’nın gizli Alevi müziği hakkında geliştirdiği bu formülü, bir antropolojik özselleştirme örneği olarak incelemek ve dönemin resmi müzik politikasıyla ilişkisini tartışmaktır. Antropolojik özselleştirme, bu makalenin yazarı tarafından, Grunebaum’un ortogenetik ve heterogenetik kültürel değişim ayrımından ve Neuman’ın bu kavramı Cevdet Paşa’nın fikirlerine uygulamasından ilhamla geliştirilmiş bir kavramdır. Makalede özselleştirme söylemi, yabancı bir modele dayanarak gerçekleşen heterogenetik kültürel değişimlerin, yerli bir kaynaktan türemiş ortogenetik değişimler gibi yorumlanması olarak tanımlanmakta ve arkeolojik özselleştirme ve antropolojik özselleştirme olarak ikiye ayrılmaktadır. Arkeolojik özselleştirme, Türk Tarih Tezi’nde olduğu gibi, kültürel değişimin kaynağını ulusun uzak geçmişinde arayan söylemlere işaret eder. Antropolojik özselleştirme ise Salcı’nın yaptığı gibi Batı kültürüyle uyumlu milli özü köylerdeki kapalı toplumlarda arar ve bir tarihsel süreklilik anlatısı inşa etmeye çalışır. Salcı’nın formülü, Alevileri modern Türk ulusunun inşasına entegre etmek ve şehrin melez kültürüne şüpheyle bakan köy temelli bir kültürel modernleşme projesini desteklemek için geliştirilmiş söylemlerle ortak bir zemini paylaşmaktadır. Katı ikili karşıtlıklara dayanan bu özcü söylemler kültürel alandaki karmaşık etkileşimleri göz ardı etme eğilimindedir. Bu söylemleri en uç mantıki sonuçlarına vardıran Salcı, böylelikle sağladıkları yeni imkânları ve içerdikleri sınırlılık ve paradoksları daha iyi görmemizi sağlamaktadır. AU - Ayas, Onur Güneş DO - 10.34189/hbv.96.017 PY - 2020 JO - Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi VL - 0 IS - 96 SN - 1306-8253 SP - 385 EP - 410 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/407876 ER -