TY - JOUR TI - Türkiye’de İnsanlarda Kistik Ekinokokkoz AB - Kistik ekinokokkoz (KE) Türkiye’de oldukça yaygın olmasına rağmen, genellikle yıllarca semptomvermemesi ve zorunlu olduğu halde sıklıkla bildirilmemesi nedeniyle son derece ihmal edilmektedir.Enfeksiyonun bireysel ve kitlesel tanısında başta ultrasonografi (USG), ardından akciğer grafisi olmaküzere, radyolojik yöntemler önem taşır. Serolojik yöntemler, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme gibi ileri teknikler tanıyı doğrulamada ve cerrahi girişime hazırlık aşamasında yararlıolmaktadır. Türkiye’de insanlarda KE’nin prevalansına ilişkin verilerin çoğu hastane kayıtlarına, bildirilenolgulara ve serolojik yöntemlerin uygulandığı araştırmalara dayanmaktadır ve gerçeği yansıtmamaktadır. Seropozitif olguların büyük çoğunluğunda herhangi bir kist saptanamaması, serolojik yöntemleredayalı araştırmaların değerini önemli ölçüde kısıtlamaktadır. KE’ye yönelik en değerli epidemiyolojikveriler taşınabilir USG kullanılarak yapılan kitle taramalarıyla elde edilir ve özellikle son 20 yılda serolojikyöntemlerin yerini USG almıştır. Türkiye’de USG kullanılarak yapılan kısıtlı çalışmaların ilkinde, Konya’nınbir köyünde, 20 yaş üzerindeki 190 kişinin 2 (%1.1)’sinde KE saptanmıştır. Manisa’da ilköğretim öğrencileri üzerinde gerçekleştirilen çalışmaların ilkinde, üç köyde USG, göğüs mikrofilmi ve serolojik testlerlearaştırılan 630 öğrencinin 2 (%0.3)’sinde USG ile KE tanısı konmuştur. İkinci çalışmada, iki köyde sadeceUSG kullanılarak, 575 öğrencinin 3 (%0.5)’ünde hidatik kistler gözlenmiş; bu veriler KE’ye yönelik sahaçalışmalarında USG’nin tek başına kullanılmasının daha kolay, hızlı ve yararlı olduğunu düşündürmüştür.Üçüncü çalışmada, dünyada ilk kez, il bazlı örneklem yöntemiyle, Manisa ilinin 37 farklı okulundaki6093 öğrenci belirlenmiş ve USG ile 9 (%0.2) çocukta (ikisi önceden opere edilmiş) KE saptanmıştır. Bumodelin başka bölgelerde de uygulanabilmesi için yapılan çağrıya sadece Elazığ’dan yanıt gelmiş; burada seçilen 2500 öğrenci, USG ile incelendiğinde 6 olgu (biri önceden opere edilmiş) saptanmış, Elazığilinde prevalans %0.2 olarak belirlenmiştir. Aynı yıllarda, Van’da KE nedeniyle opere edilmiş 40 hasta ileaynı yaşam alanını paylaşan 102 olgunun 13 (%12.7)’ünde radyolojik olarak KE belirlenmiş; Aydın’daise hayvancılık yapılan bir bölgedeki 209 olgudan 1 (%0.5)’inde USG ile KE saptanmıştır. Manisa’dakidördüncü araştırmada, 4275 üniversite öğrencisi USG ile araştırılmış, bu öğrencilerden 2034’ü “enzymelinked immunosorbent assay (ELISA)” ve “western blot (WB)” yöntemleri ile serolojik olarak da araştırılmıştır. WB yönteminin KE’de tarama testi olarak etkinliğinin dünyada ilk kez araştırıldığı çalışmada,USG ile altı yeni, üç opere edilmiş olgu saptanırken, gençlerde KE prevalansı %0.2 olarak belirlenmiştir.Bulgaristan, Romanya ve Türkiye’nin kırsal bölgelerinde USG ile yapılan araştırmalarda, Türkiye’nin altı ilinde bulunan (Ankara, Aksaray, Balıkesir, Bitlis, Edirne, Şanlıurfa) 8618 kişinin 53 (%0.6)’ünde USGile abdominal KE saptanmış; Türkiye’de her 163 kişiden birinde KE bulunduğu belirlenmiştir. Bu oran,Türkiye’de KE’nin en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olduğunu göstermektedir. KE ile mücadele,“Tek Sağlık” anlayışı ile olasıdır. Türkiye’de etkili bir kontrol programına ve geçerli kanunlarda değişikliklere gereksinim vardır. Bu derlemede ayrıca, farklı tanı yöntemlerinin değerleri de tartışılmıştır. AU - KİLİMCİOĞLU, ALİ AHMET AU - Ozkol, Mine AU - OK, ULGEN ZEKI DO - 10.5578/mb.6971 PY - 2020 JO - Mikrobiyoloji Bülteni VL - 54 IS - 3 SN - 0374-9096 SP - 510 EP - 522 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/452216 ER -