TY - JOUR TI - WITTGENSTEIN’DA ‘RENK’ FENOMENİ AB - Bu makaleyle yapılmak istenen, Ludwig Wittgenstein’ın erken dönem görüşlerini terk ederek “dil oyunları” öğretisi bağlamında tüm felsefesini yeniden yapılandırdığı ikinci dönemi nezdinde, analitik renk öğretisinin izlerini sürmektir. Wittgenstein’ın renk fenomeni hakkındaki görüşleri, büyük ölçüde erken dönem düşüncelerinden vazgeçerek felsefeye geri döndüğü 1929 senesi sonrasında olgunlaşmıştır. Özellikle Tractatus Logico-Philosophicus adlı erken dönem eserinde renk önermeleriyle ilgili ileri sürdüğü görüşlerin çelişkili olmasından ötürü bu görüşlerden büyük ölçüde uzaklaşmak durumunda kalan filozof, ikinci dönem felsefesinde renk önermelerini, mantıksal bir zorunluluk bildiren anlamsız tümceler statüsünde görmüş ve renklerin neliğinden ziyade renk sözcüklerinin dildeki kullanım zincirine odaklanmıştır. Wittgenstein’ın yapmaya çalıştığı şey, renk sözcüklerinin dildeki kullanım şeklini öğrenmenin önemine işaret ederek renklerin kendinde ne olduklarının asla bilinemez olmasına karşın bize nasıl göründüklerinin betimlenebilir olduğunun ortaya konulması ve dildeki ortak uzlaşı zemininin, dil oyunları üzerinden açıklanmasıdır. Böylece Wittgenstein’ın analitik renk öğretisi, Goethe’nin psikolojik renk kuramından da Newton’un fizyolojik renk öğretisinden de farklı biçimde dildeki renk sözcüklerinin mantıksal analizini ortaya koyan felsefî bir kuram olarak özgünlüğünü korumaktadır. Dolayısıyla bu makaleyle Wittgenstein felsefesinde “renk” fenomeninin ele alınma şekli değerlendirilecek ve renk sözcüklerinin (her birimiz kendi içimizde onları hangi tonla ilişkilendirmiş olursak olalım) her defasında aynı tutarlılıkla aynı tonu aynı adla etiketlememizden ötürü, dilde ortak bir uzlaşı zemini yakalayabilmemize imkân tanıması tartışılacaktır. AU - Tarhan, Diler Ezgi PY - 2021 JO - Kutadgubilig: Felsefe Bilim Araştırmaları VL - 0 IS - 44 SN - 1303-3387 SP - 93 EP - 112 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/480278 ER -