TY - JOUR TI - ALLAH KUL İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA YÜCE ALLAH’IN SALÂTI AB - Allah Teâlâ imtihan dünyası olan bu hayatta insanın istikamet sahibi olmasını, nefsini tezkiye ederek olgunlaşmasını ve rızasına ulaşmasını istemektedir. Kur’an’da insanların korku, açlık, mal, can ve ürünlerden eksiltmek gibi farklı konularla imtihan edileceği açıklanmakta, bu imtihanlardan yüz akıyla çıkabilmeleri için gerekli açıklama, teşvik ve yönlendirmeler de yapılmaktadır. Kur’an canlı, güçlü ve sıcak bir dil ve üsluba sahiptir. Bu etkili dil ile Hz. Peygamber ve sahabiler görevlerini yaptıkları oranda övülerek takdir edildikleri gibi gerektikçe de farklı şekillerde eleştirilmişlerdir. Kur’an’da Allah Teâlâ’nın kullarına yönelik zikri, selamı, rızası anlatıldığı gibi Bakara 157. âyette imtihanlarından başarıyla çıkan sahabilere yönelik salât, rahmet ve müjdesi; Ahzâb 43. âyette Allah’ı çok zikir ve tesbih eden Müslümanlara Allah ve meleklerin salâtı; Ahzâb 56.âyette İslam’ı tebliğ eden, tüm muhalefet ve imtihanlara sabreden Hz. Peygamber’e Allah ve meleklerin salât ettikleri anlatılmakta sahabilere de ona salât etmeleri ve teslim olup itaat etmeleri emredilmektedir. Sözlük ve tefsirlerde salâtın temel anlamının dua olduğu; Allah’ın Hz. Peygamber ve sahabilere salâtının ta’zim, sena, rahmet, mağfiret, tezkiye ve tebrîk etmesi; meleklerin salâtının bağışlanmaları için istiğfarları ve övmeleri; mü’minlerin salâtının ise dua, övgü, şanını yüceltme ve destek olma anlamında olduğu açıklanmaktadır. Konuyla ilgili tefsir ve modern çalışmalardaki tüm yorumlar birlikte değerlendirildiğinde Allah’ın salâtının Hz. Peygamber’le sınırlı olmadığı, O’nun istediği davranışları ve olgunluğu sergileyen her Müslüman için geçerli olduğu, bu şekilde Allah’ın kullarını rahmet ve affıyla kuşatmasının, tezkiye edip övmesinin ve sahiplenip desteklemesinin anlatıldığı anlaşılmaktadır. Allah’ın salâtı ile Medine’deki zor şartlarda, tüm muhalif ve düşmanlara rağmen İslam’ı savunan, yaşayan Hz. Peygamber ve sahabilere Allah’ın onları sahiplenmesi, tezkiye etmesi ve cennet müjdesi açıklanarak O’nun has kulları olma mutluluğu yaşatılırken; düşmanlarına da “Siz kaybettiniz, Allah’ın desteği, merhameti inananlar üzerindedir” buyrularak ilahi rahmetten uzak oldukları anlatılmıştır. Müşrik, Yahudi ve münafıklarla zorlu mücadelenin yaşandığı Medine’de Hz. Peygamber’e salât getirmenin ona iman, bağlılık ve muhabbet alâmeti; salâttan kaçınmanın da muhalefet ve düşmanlığın işareti olduğu anlaşılmaktadır. Tefsirlerdeki izahlardan Allah’ın, meleklerin ve sahabenin Hz. Peygamber’e salâtlarının sadece lafzî bir durumu değil hayatta karşılığı olan ve kalpte yaşanan manevi bir hali anlattığı görülmektedir. Tevbe Sûresi 99. ve 103. âyetlerde anlatılan Hz. Peygamber’in mü’minlere salâtının da onların kalblerinde mutmainlik, kurbiyet ve sekîne oluşturduğu anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili rivayet ve yorumlardan Allah’ın, meleklerin, Hz. Peygamber ve mü’minlerin salâtlarıyla aralarındaki sıcak ve canlı ilişkinin beyan edildiği, Hz. Peygamber ve sahabilerin Allah’ın rızasına nail olmalarının ilan edildiği ve sonraki tarihlerde yaşayacak Müslümanların bu özel ilişki ve övgüye ulaşmaya teşvik edildikleri görülmektedir. AU - KILINÇLI, Sami PY - 2021 JO - Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi VL - 21 IS - 1 SN - 1303-3670 SP - 301 EP - 320 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/480827 ER -