TY - JOUR TI - İnsan hakları sosyo-tahrihsel temelleri AB - însan hakları düşüncesinin modernleşme sürecinin bir ürünü olduğu; modern toplum, modern devlet ve modern hukuk ile insan hakları arasında yakın bir bağlantı bulunduğu söylenebilir. Modernleşme sürecinde Batı Avrupa'da toplumun ekonomi, siyaset, bilim ve kültür hayatında belirginlik kazanan gelişmeler bağlamında bir taraftan, kapitalist ekonomik ve ticari etkinlikler giderek yoğunlaşırken; diğer taraftan, Reform ve Rönesans hareketleriyle Kilisenin otoritesi sarsılıyor, birey temel değer haline geliyor, "özgür insan " ve "bağımsız insan " düşüncesi dile getiriliyordu. Yine bu süreçte ortaya çıkan yeni bilim anlayışı ve Aydınlanma Felsefesi ile birlikte; bireye ve "akla" üstün değer tanınması, bireyin aklı sayesinde evreni tanıma kapasitesine sahip olduğuna inanılması, bireyden akıldan hareketle seküler temeller üzerinde yeni bir hukuk yaratılabileceği görüşünü güçlendiriyordu. Bireyi ve onun haklarını esas alan bu modern hukukun iki temel özelliğinden birisi, modern öncesi toplumsal sistemlerde topluluk veya grup bünyesinde görünmeyen bireyi öne çıkarması ise; diğeri de modern öncesi hukuk sistemlerinden daha fazla soyutlamalara dayalı olmasıdır. Sözkonusu bu iki nitelik, temel hak ve özgürlüklerin asıl sujesi olarak bireyi temel alan liberal hukuk sistemlerinin gelişiminde önemli rol oynamıştır. Ancak günümüzde modern hukukun soyut haklar ve özgürlükler anlayışının sorgulandığı, bu hakları ve özgürlükleri bizzat yaşamayı mümkün kılacak mekanizmalar kurulmasının talep edildiği, yasa önünde eşitlik ve vatandaşlık temelinde şekillenen biçimsel adalet anlayışından maddi anlamda adalete ulaşmak yönünde yeni görüş ve taleplerin dile getirildiği gözlenmektedir. AU - YÜKSEL, Mehmet PY - 2007 JO - İnsan Hakları Yıllığı VL - 25 SN - 1016-7617 SP - 1 EP - 19 DB - TRDizin UR - http://search/yayin/detay/97347 ER -