55 sonuç

Tarama Sonuç Kümeleri
Tümünü Listeye Ekle
Terroir dilimizde tek bir kelime ile açıklayamadığımız bir kelimedir. Ancak kaliteli bir üzüm ve bundanyapılacak olan şarabın oluşturulması için gereken iklim–toprak–asma üçlüsü ile bunlara ilave edilenkültürel işlemler ve şarap bilimi katılımı olarak tanımlanabilir. Terroir kavramı; çevresel faktörler (coğrafikonum, topografik yapı, vb.), toprak özellikleri (toprak reaksiyonu, pH, vb.), iklim faktörleri (iklimselgöstergeler, sıcaklık, rüzgâr, vb.), kültürel işlemler (dikim sıklığı, sulama, budama, vb.) ve asma–üzümilişkileri (terbiye sistemi, toplam ve güneş gören yaprak alanı, vb.) olmak üzere beş ana başlık altındaincelenmektedir. Bu derlemede, terroir kavramı içinde yer alan tüm faktörler kapsamlı olarak incelemiş vekaliteli üzüm üretimine yönelik gelecekte yapılacak çalışmalara ön bilgi vermek amacıyla sunulmuştu
Bu çalışma 2014 yılında, Merlot/110R fidanları üzerine farklı dozlarda uygulanan Bacillus subtilis (%2, %4, %8, 0) ve Trichoderma harzianum (5g/L, 10g/L, 20g/L, 0)’ un 2 yaşlı asma fidanlarında gelişme döneminde gösterdiği etkilerin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Araştırmada fidan tutma oranı, sürgün özellikleri ve yaprak özellikleri incelenmiştir. Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller deneme desenine göre oluşturulan denemede toplam 96 fidan kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde MSTAT-C istatistik programı, aradaki farkların belirlenmesinde ise LSD testi kullanılmıştır. B. subtilis; genel koltuk sürgün toplamı üzerine azaltıcı etkilerde bulunmuş, diğer kriterlerde artırıcı bir etki göstermiştir. T. harzianum ise koltuk sürgünü toplamı ve ana sürgünde bulunan toplam koltuk sürgünü sayısı üzerine azaltıcı; diğer kriterler üzerine ise pozitif bir etki yapmıştır. Sonuç olarak ileriki çalışmalarda Bacillus subtilis’ in %8’ lik dozunun Merlot/110R fidanlarında gelişme döneminde kullanılması önerilebilir.
Bu araştırmada Tekirdağ merkez ilçede bulunan Yazır Köyü’ nde, yer alan Umurbey Vineyards bağlarındayetiştiriciliği yapılmakta olan 5BB anacı üzerine aşılı Merlot üzüm çeşidi asmalarında farklı dozlarda azotuygulaması ve farklı dönemlerde uç alma işlemlerinin 2013 yılı vejetasyon periyodunda verim ve kalite üzerineetkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Azot uygulamaları; Doz 1 (Kontrol) (0 kg da-1 N), Doz 2 (5 kg da-1 N), Doz3 (10 kg da-1 N) ve Doz 4 (15 kg da-1 N) olmak üzere 4 şekilde yapılmıştır. Uç alma uygulamaları ise UygulamaYok (UY=Kontrol), Çiçeklenme Öncesi (ÇÖ), Tam Çiçeklenme (TÇ) ve Tane Tutumu (TT) döneminde olmaküzere dört farklı dönemde gerçekleştirilmiştir. Denemede verim (omca başına tahmini verim) ve kalite özellikleri(SÇKM, TA, pH, şeker konsantrasyonu, tanedeki şeker miktarı, toplam antosiyanin, TPİ, toplam tanen miktarı)incelenmiştir. Sonuçta TT döneminde yapılan uç alma ile verim ve kalite özelliklerinin şaraplık üzümler içinistenilen seviyeye (verim 2.87 kg omca-1, toplam asitlik 6.90 g L-1; şıra pH’ı 3.525) eriştiği belirlenmiştir. Ayrıcaverimli topraklarda azot uygulamasına gerek duyulmaksızın kaliteli yetiştiricilik yapılabileceği görülmüştür.
Bu araştırma 2014 yılında Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Uygulama arazisinde, 2 yaşındaki Merlot/110R fidanları üzerine farklı dozlarda uygulanan Bacillus subtilis (0, %2, %4, %8) ve Trichoderma harzianum (0, 5g/L, 10g/L, 20g/L)’ un asma fidanlarının çap, kök ve sürgün gelişimi üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Her bir fidan 4 farklı dozda biyo-ajan (Sim Derma ve Sim Bacil) solüsyonuna 5dk süresince batırılıp bekletilmiştir. Araştırmada çap özellikleri, kök özellikleri ve sürgün özellikleri incelenmiştir. Bacillus subtilis; dip kök yaş ve kuru ağırlığı üzerine azaltıcı etkilerde bulunmuş, diğer kriterlerde ise artırıcı bir etki göstermiştir. Trichoderma harzianum ise ana sürgün çapı, yan kök yaş ağırlığı ve genel sürgün kuru ağırlığı üzerine azaltıcı etkiler yapmış; diğer kriterler üzerine ise pozitif bir etki yapmıştır. Sonuç olarak tüm biyo-ajanlar ve dozları incelendiğinde Bacillus subtilis’ in %8 ve Trichoderma harzianum 5g/L dozunun Merlot/110R fidanlarında söküm döneminde incelenen kriterler üzerine olumlu etkiler yaptığı belirlenmiştir. Bu nedenle araştırıcılar tarafından bundan sonra yapılacak olan çalışmalarda kullanılması önerilebilir.
Bu çalışma 2013 yılı vejetasyon periyodunda Tekirdağ ili Şarköy ilçesi koşullarında, 40° 37' 49.98" K enlem ve 27° 09' 28.00" D boylamında, rakımı 41 m olan üretici bağında, tesadüf blokları deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiş olup; yaprak su potansiyeli ve salkım seyreltme uygulamalarının Sangiovese üzüm çeşidinde verim, sürgün ve gelişme özellikleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Kontrol, Ψşö nЄ (-0.3/ -0.5] MPa, Ψşö nЄ (-0.3/ -0.6] MPa ve Ψşö nЄ (-0.3/ -0.7] MPa olmak üzere 4 farklı yaprak su potansiyeli (Ψyaprak) uygulaması ile Salkım Seyreltmesiz ve % 50 Salkım Seyreltme olmak üzere 2 farklı salkım seyreltme uygulaması yapılmıştır. Araştırmada fenolojik gelişme aşamaları, yaprak su potansiyelleri, sürgün özellikleri (sürgün uzunluğu, sürgün uzama hızı, budama odunu ağırlığı, güç, bir yıllık dal ağırlığı, ravaz indeksi), omca başına düşen göz sayısı, dengelenmiş budama göz sayısı ve omca başına verim kriterleri incelenmiştir. Uygulamaların etkileri incelendiğinde Ψşö nЄ (-0.3/ -0.5] MPa uygulaması ile budama odunu ağırlığı, bir yıllık dal ağırlığı, güç ve verimde artış, Ψşö nЄ (-0.3/ -0.7] MPa uygulaması neticesinde ise buna göre daha düşük değerler elde edilmiştir. Salkım seyreltme uygulamalarının yaprak su potansiyeli üzerinde fark edilir bir etkisi görülmemiştir. Sonuç olarak verim ve sürgün özellikleri dikkate alındığında Sangiovese üzüm çeşidi için yaprak su potansiyeli uygulamalarından Ψşö nЄ (-0.3/ -0.7] MPa aralığı ile birlikte % 50 SS uygulaması önerilebilir.
Bu çalışma yaprak su potansiyeli ve salkım seyreltme uygulamalarının Sangiovese üzüm çeşidinin fitokimyasal özellikler üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede 4 farklı yaprak su potansiyeli (?yaprak) uygulaması; Kontrol (Sulamasız) (<0.7MPa), ?şö n?(-0.3;-0.5MPa], ?şö n?(-0.3;-0.6MPa] ve ?şö n?(-0.3;-0.7MPa] ve 2 farklı Salkım Seyreltme Uygulaması; (Salkım Seyreltmesiz ve %50 Salkım Seyreltme) yapılmıştır. Araştırmada ?şö n?(-0.3;-0.7MPa] uygulamasının Kontrol'e göre fitokimyasal özellikleri iyileştirdiği saptanmıştır. Salkım seyreltme uygulamalarının yaprak su potansiyeli üzerinde farkedilir bir etkisi görülmemiş ancak %50 Salkım Seyreltme uygulamasının kaliteyi artırıcı etkide bulunduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak Sangiovese üzüm çeşidi için yaprak su potansiyeli uygulamalarından ?şö n?(-0.3;-0.7MPa] aralığı ile birlikte ürün yükünün fazla olması durumunda %50 Salkım Seyreltme uygulaması önerilmiştir
Bu araştırmada Tekirdağ koşullarında Syrah üzüm çeşidinde farklı toprak işleme ve yaprak alma uygulamalarının su stresi, tane ve salkım özellikleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Toprak işleme uygulamaları korumalı toprak işleme (KTİ), korumalı toprak işleme+geleneksel toprak işleme (KTİ+GTİ) ve geleneksel toprak işleme (GTİ) uygulamaları olmak üzere farklı şekilde yapılmıştır. Yaprak alma uygulamaları ise kontrol (AY+KY) uygulaması (ana yaprak ve koltuk yaprakların omca üzerinde bırakıldığı uygulamalar), AY (ana yaprakların omca üzerinde bırakıldığı uygulamalar) ve KY (koltuk yaprakların omca üzerinde bırakıldığı uygulamalar) olmak üzere farklı şekilde yapılmıştır. Buna göre; KTİ+GTİ uygulamasının yaprak su potansiyelini, tane kabuk alanının tane eti hacmine oranını, tane iriliğini azalttığı görülmüştür. KTİ uygulaması ise yaprak su potansiyelini, tane kabuk alanının tane eti hacmine oranını azaltmış; tane iriliğini artırmıştır. Yaprak alma uygulamalarından AY uygulaması tane iriliği ve verim değerlerini azaltırken; tane kabuk alanının tane eti hacmine oranını ve salkım iriliğini artırmıştır. KY uygulamasının tane iriliğini artırdığı, tane kabuk alanının tane eti hacmine oranını azalttığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak, kırmızı şaraplık üzüm çeşidi olan Syrah için toprak işleme uygulamalarında KTİ uygulaması, yaprak alma uygulamalarında ise Kontrol (AY+KY) uygulaması önerilebilir.
This experiment was carried out during the 2009 growing season in order to evaluate the ecophysiology and quality characteristics of cv. Syrah (Vitis vinifera L.) grafted onto SO4 in the ECOTRON vineyard in Montpellier SupAgro/INRA in France. The aim of this study was to analyse the effect of sudden and severe water stress (SWS) on the ecophysiological changes, volume losses and shrivellings in grape berries. Also possibilities of existence of recovery, and its possible relationship with SWS and final grapes composition at different phenological stages in cv. Syrah were studied. Three water regime levels; Control (only very mild water stress) and 2 severe water stress levels, SWS1 and SWS2 were established depending on the Ψpd. Stressed periods were started at the BV, MM and EM phenological stages. A randomized block design was used. The experimental plots consisted of 54 vines totally. All data analyses were performed with MSTAT-C Statistical Software (Michigan State University) and LSD tests were done for significant differences of measured traits between groups. Minimum Ψpd values in BV were -0.28MPa, -1.79MPa, -2.16MPa¸ in MM were -0.14MPa; -1.58MPa, -2.72MPa, in EM were -0.16MPa; -2.37MPa, -2.76MPa for Control, SWS1 and SWS2 respectively. Notice that such low predawn total leaf water potential are really exceptional, and at that level the regulation of the osmotic potential is critical. In the berry volume a limited recovery determined after about 13.00- 26.00% volume loss for SWS1 and SWS2 respectively along stressed periods. At harvest; berry volume (cm3 ), 100- berry weight (g), total soluble solids (°Brix), pH, total acidity (g tartaric acid L-1 ), Tartaric acid (g L-1 ), K (g L-1 ), TPI and Anthocyanins (mg L-1 ) were analysed. Berry volume loss rate (%) and mg sugar per 1g berry were calculated. SWS had a negative effect on the sugar per 1g berry, 100 berry weight, berry volume, TSS and positive effect on the anthocyanin concentrations and TPI at three phenological stages. This can open new ways for irrigation monitoring in combination with too high berry sugar content due to the climate change.
Araştırma Tekirdağ ili Şarköy ilçesi koşullarında, 40° 37' 49.98" K enlem ve 27° 09' 28.00" D boylamda, 41m rakımlı bağda, 2013 yılında, Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre 4 tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiş olup yaprak su potansiyeli ve salkım seyreltme uygulamalarının Sangiovese üzüm çeşidinin salkım ve tane özellikleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Kontrol (< 7MPa), ?şö n?(-0,3; -0,5MPa], ?şö n?(-0,3; -0,6MPa] ve ?şö n?(- 0,3; -0,7MPa] olmak üzere 4 farklı yaprak su potansiyeli (?yaprak) uygulaması ile; 2 farklı Salkım Seyreltme Uygulaması (SSU), Salkım Seyreltmesiz (SSZ) ve %50 Salkım Seyreltme (%50 SS) olmak üzere planlanmış ve yürütülmüştür. Denemede salkım özellikleri (salkım eni, salkım boyu, salkım ağırlığı, salkım hacmi, salkımdaki tane sayısı) ve tane özellikleri (tane yaş ağırlığı, tane kuru ağırlığı, % kuru ağırlık, tane hacmi, tane özkütlesi, tane kabuk alanı hesap, tane kabuk alanı/ tane hacmi hesap) incelenmiştir. ?şö n?(-0,3; -0,5MPa] uygulaması ile salkım eni ve salkım ağırlığında en yüksek değerler elde edilirken; tane kuru ağırlığı değerlerinde en düşük veriler elde edilmiştir. Öte yandan ?şö n?(-0,3; -0,7MPa] uygulaması verim ve kalite değerlerini arttırmış, Kontrol uygulaması ise azaltıcı etki göstermiştir. Salkım seyreltme uygulamalarının yaprak su potansiyeli üzerinde belirgin etkisi görülmemiştir. Sonuç olarak mevcut Terroir'da Sangiovese üzüm çeşidi için yaprak su potansiyelinin tane tutumu-ben düşme döneminde n?(-0,2; -0,35MPa] arasında ve ben düşme-olgunluk döneminde n?(-0,3; -0,7MPa] arasında tutulması ve gerektiğinde şeker konsantrasyonunu (°Brix) artırmak amacıyla %50 salkım seyreltme (SS) yapılması önerilebilir.
Bu çalışmanın amacı asma, elma ve kiraz ağaçlarında sulama sezonundaki tüm fenolojik evrelerde TDR (Time Domain Refloctometry) yöntemiyle ölçülen gövde su içeriği (θs) ve gövde elektriksel iletkenlik (ECs) değerlerinin su stresinin ve sulama zamanının belirlenmesinde kullanılıp kullanılamayacağını ortaya koymaktır. ECs/direnç değerlerinin sulama zamanının belirlenmesinde kullanılması durumunda, bu değerleri TDR yerine, prototipi bu araştırma kapsamında üretilecek ucuz, basit ve otomatize edilebilir bir EC/direnç probu ile gerçekleştirmektir. Bu amaçla, her bitki türünden 4 fidan deneme alanına dikilmiş ve TDR ile her 30 dakika bir ölçüm yapılacak şekilde donatılmıştır. TDR ölçümleri ile eşzamanlı olarak ağaç gövde sıcaklığı, toprak nem takibi, yaprak su potansiyeli ve infrared termometre ölçümleri de gerçekleştirilmiştir. Sulamalar (damla) nem takibine göre, kök bölgesindeki yarayışlı suyun % 70’i tüketildiğinde tarla kapasitesine tamamlanacak şekilde yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, her bir bitki türü için de, 2011 ve 2012 yılında, 1 Nisan - 15 Eylül tarihleri arasında yapılan θs ve ECs ölçümleri ile toprak su içerikleri arasında istatistiksel olarak önemli bir uyum tespit edilmiştir. Yaprak su potansiyeli ve infrared termometre ölçümleri de bu uyumu desteklemiştir. Böylece, ağaç gövdesi elektriksel iletkenlik veya direnç ölçümleri ile sulama zamanının planlanabileceği belirlenmiştir. Su stresinin bir yansıması olarak, ağaç gövdesi elektriksel iletkenliğini/direncini ölçebilecek ve buna göre de sulama zamanını otomatik olarak planlayacak, bir prototip üretilmiştir. Tasarlanan bu prototip ile ağaç gövdesi direnç ölçümü 1 Ağustos ile 15 Eylül 2012 tarihleri arasında başarı ile gerçekleştirilmiştir. Bu periyotta, prototiple ölçülen değerler ile toprak su içeriği, TDR verileri, yaprak su potansiyeli ve infrared termometre değerleri ile karşılaştırılarak, sulama zamanının planlanmasında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca, prototipin solar panelden desteklenmesi sağlanmış, okunan veriler kablosuz olarak transfer edilmiştir. .
Bu araştırma, N.K.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü Kaynaştırma Odası koşullarında Merlot/5BB aşı kombinasyonunda; kaynaştırma süresi boyunca 2 gün ara ile kallus oluşumundan sonra 30 dakikalık, 30, 60, 120dk süre ile yapılan UV-C uygulamalarının, aşılı çelikler üzerine etkilerini belirlemek amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür. Araştırmada; gözün sürme durumu, sürgün gelişme kuvveti, çelik dibinde çürüme durumu, çepeçevre kallus oluşumu, anaçta kallus oluşumu, kalemde kallus oluşumu ve gözün canlılık durumu değerlendirilmiştir. Gözün canlılık durumu ve gözün sürme durumu kriterlerinde istatistiki olarak bir farklılık görülmemiştir. Çelik dibinde çürüme oranına bakıldığında en az çürüme kaynaştırma süresi boyunca 60 dk UV-C uygulamasında görülmüştür. Çepeçevre kallus oluşumu kriterinde, kallus oluşumuna dek uygulanan UV-C’nin oluşumu azaltıcı bir etki yaptığı belirlenmiştir. Sürgün gelişme kuvvetinin UV-C’den olumsuz etkilendiği ve bu durumun istatistiki olarak önemli olduğu sonucuna varılmıştır. Kontrol ve kallus oluşumundan sonra 30 dk’lık UV-C uygulamaları anaçta kallus oluşumunu olumlu etkilemiştir. Kalemde kallus oluşumunda ise kallus oluşumundan sonra 30 dk’lık UV-C uygulaması ile 120 dk’lık UV-C uygulamasının oransal olarak pozitif etki yaptığı saptanmıştır.
Bu çalışma hidroponik sistem ve arazi koşullarında üretilen fidanların bünyelerindeki karbonhidrat ve azot oranlarıyla ilişkili olarak bağ kurulacak yere dikim sonrası tutma oranları ve performanslarını araştırmak amacıyla 2001-2003 yılları arasında Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü’ nde yürütülmüştür. Araştırmada bitkisel materyal olarak Trakya Bölgesine iyi adaptasyon gösteren 5BB (Berlandieri x Riparia Teleki 8B, Seleksiyon Kober 5BB), 99R (Berlandieri x Rupestris du Lot) ve 41B (Chasselas x Berlandieri) anaçları üzerine aşılı Cabernet Sauvignon, Semillon ve Riesling üzüm çeşitleri kullanılmıştır. Birinci yıl aşılı çelikler arazi koşullarına 120x10cm ile dikilirken hidroponik sistemde perlit ortamına 10x10cm aralık ve mesafelerle dikilmiş ve toplam 1440 adet aşılı çelik kullanılmıştır. Elde edilen fidanlar özellikleri belirlendikten sonra ikinci yıl, bağ kurulacak yere 125x20cm aralık ve mesafelerle dikilmiş ve tutma oranları ile performansları belirlenmiştir. Sonuç olarak arazi koşullarından elde edilen fidanlarda randımanın düşük olması fidan özelliklerini iyileştirirken; hidroponik sistemde sık dikim (10x10cm) ve yüksek randıman sebebiyle bu özelliklerde düşüş saptanmıştır. Bunun sonucu olarak fidanların bünyesinde karbonhidrat oranının artışıyla birlikte bağ kurulacak arazide tutma oranı da artış göstermiş, azot oranının artışı ise tutma oranından ziyade sürgün uzama hızı ve sürgün uzunluğunu artırmıştır. Dolayısıyla hidroponik sistemde randıman yüksek olmasına karşın kaliteyi artırmaya yönelik önlemler alınmasının gerekli olduğu sonucuna varılmıştır.
Bu araştırmada, ülkemizin Karadeniz, Marmara ve Akdeniz Bölgelerinin ormanlık alanlarında doğal olarak yetişen yabani asmanın (Vitis vinifera silvestris) tanımlanması ve kültürel amaçlarla bağcılıkta kullanılması esas alınmıştır. Bu amaçla üç bölgeden alınana yabani asma çelikleri köklendirilerek .bunlardan elde edilen asmaların ampelografîleri yapılmış ve anaç olarak kullanılabilme özellikleri üzerinde durulmuştur. Bu amaçla seçilen üzüm çeşitleri, silvestris'ten shnan çeliklere omega aşısı ile aşılanmıştır. Aşı tutma oranlan genellikle % 65'in üzerinde bulunmuş ve yapılan kontrollerde herhangi bir hastalık belirtisi görülmemiştir.- Karadeniz Bölgesinden elde edilen materyallerde çiçek yapısı erselik olmasına karşın, Akdeniz ve Marmara Bölgesinden elde edilen yabani asmada dişi organın stilusu tam gelişmemiştir. Bununla birlikte her iki çiçek yapısında da tane tutumu gerçekleşmiştir.
Bu araştırma, 2003 yılı gelişme periyodunda Tekirdağ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü kivi bahçesinde, Hayward ve Matua çeşitleri kullanılarak yürütülmüştür. Çiçek morfolojileri açısından incelendiğinde her iki çeşitte de çanak yaprak sayısı 5, taç yaprak sayısı 5-6 adettir. Erkek organ sayısı (155.1 adet) ve filament boyu (10.83 mm) Matua'da erkek çeşit olmasından dolayı, yüksektir. Hayward çeşidinde dişi organ eni (7.26 mm) ve boyu (6.95 mm) ile stilus sayısı (36.3 adet) olarak belirlenmiştir. Matua çeşidinde stiluslar dumura uğramıştır. Polen canlılık oranı Matua çeşidinde %96.37 olarak belirlenirken, Hayward çeşidinde canlı polene rastlanmamıştır. Matua çeşidinin polen çimlenme gücü %80.24 olarak saptanmıştır. Matua'da çiçek salkımları yaprak koltuklarında tekli, üçlü ve beşli meydana gelirken; Hayward çeşidinde çiçeklerin yaprak koltuklarında tekli ya da ikili olarak meydana gçldiği belirlenmiştir. Ayrıca, Matua çeşidinin çiçeklenme periyodunun 14 gün, Hayward çeşidinin ise 7 gün sürdüğü ve tam çiçeklenme tarihinin 10 Haziran 2003 olduğu tespit edilmiştir.
Bu araştırma, 2003 yılı tam çiçeklenme döneminde; 23 adet üzüm çeşidinin (Gamay, Chardonnay, Pinot Noir, Boğazkere, Öküzgözü, Clairette, Cinsaut, Emir, Papaz Karası, Alicante Bouschet, Riesling, Kalecik Kara-sı, Semillon, Trakya İlkeren, Yalova İncisi, Muscat Ottonel, Hafızali, İtalya, Hamburg Misketi, Tekirdağ Çe-kirdeksizi, 2B-56, Kozak Beyazı ve Cabernet Sauvignon), polen canlılık oranı ve in vitro polen çimlenme gü-cünü belirlemek amacıyla yapılmıştır. En yüksek polen canlılık oranı Trakya İlkeren ve İtalya çeşitlerinde (%100); en düşük ise Chardonnay çeşidin-den (%54.8) elde edilmiştir. Polen çimlenme oranlarına bakıldığında Chardonnay (%19.675), Pinot Noir (%23.450) ve Gamay (%30.025) çeşitleri en düşük; Boğazkere (%81.400) ve Clairette (%80.925) çeşitleri ise en yüksek çimlenme oranlarını vermişlerdir. Araştırmada incelenen diğer çeşitler bu değerler arasında çimlenme oranlarına sahip olmuşlardır.

/ 3
4 / 3