6 sonuç

Tarama Sonuç Kümeleri
Tümünü Listeye Ekle
İskân kavramı, “sürekli oturmak üzere bir kimseyi bir yere yerleştirmek, yurt edindirmek, boş bir yeri meskûn hale getirmek” anlamlarına gelmektedir. İskân meselesinin tarihi süreç içerisinde bazen muhacirlere toprak bulmak bazen de devletin, egemenliği altındaki tebaasını zorunlu olarak farklı bölgelere yerleştirmesi şeklinde ortaya çıktığı görülmektedir. II. Viyana Seferi sonrası Osmanlı Devleti’nin Avrupa cephesinde yaptığı savaşlar Anadolu’da devlet otoritesinin yeterince hissettirilememesi sonucunu ortaya çıkarmıştı. Bu durum aynı zamanda Anadolu’daki konargöçer aşiretlerin birçok asayiş problemine ve devletin egemenliğinin simgesi olan vergileri toplayamamasına neden olmuştu. Neticede devletin hem idarî hem de malî açıdan sıkıntıya düşmesi yeni kararlar almasını gerektirmişti. Osmanlı Devleti yaşanan problemleri çözmek üzere asi olarak gördüğü konargöçer aşiretlerin bir kısmını zorunlu iskâna tabi tutma kararı almıştır. İskâna tabi tutulan grupların bir kısmının yerlerin terk ettiği veya gitmediği ilgili dönem belgelerinden anlaşılmaktadır. Çalışmamız yerlerini terk eden mezkûr grupların Osmanlı’nın coğrafyasının doğusundaki stratejik merkezlerinden sayılan Erzurum ve çevresinde çıkardığı karışıklıklar ve devletin aldığı önlemleri konu edinmektedir.
Türkiye’de 1950’lerden sonra kırdan kente göçün artması, ekonomik ve siyasal istikrasızlıklar sebebiyle planlı bir şehirleşme mümkün olmamıştır. Kent içi yol ağı, kamu binalarının konumu ve hizmet alanları, yeşil alanlar vb. kentsel fonksiyon alanları çarpık kentleşme nedeniyle planlı bir gelişim gösterememiştir. Özellikle kamu binalarının nerelere yapılması gerektiği hususu ihmal edilince kamu binalarında verilen hizmetlerde zaman zaman fırsat eşitsizlikleri ve erişim prob- lemleri oluşmaktadır. Bu çalışmanın konusunu önemli bir kamu hizmetinin verildiği okulların yer- lerinin yönetmeliklere uygun olup olmadığının tespiti oluşturmaktadır. Araştırmada Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) destekli mekânsal analiz yardımıyla Rize kentindeki konutlardan devlete ait okul- lara Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği ile tavsiye edilen yürüme mesafeleri baz alınarak erişile- bilirlik durumunu betimlemek amaçlanmıştır. Çalışmada toplanan verilere ArcGIS 10.2 yazılımı ile ağ analizi uygulanmıştır. Analiz sonucunda tüm eğitim düzeylerinde erişilebilirlik sorunları yaşan- dığı görülmüştür. Çalışma Rize kentindeki mahallerde ve okullardaki erişim problemi olduğunu ortaya koyarak gelecekte yapılacak planlar için bilgi üretmiş olması bakımından alan yazınına pra- tik katkı sağlamaktadır.
Objective: This study aims to describe a new technique for pericerclage application for comminuted patella fractures and to evaluate the clinical outcomes of patients who underwent this technique. Methods: The clinical outcomes of 9 patients with AO/OTA C2 and C3 fractures and surgically applied percutaneous pericerclage using a drainage trocar were evaluated. Results: Three of the nine patients included in the study were female, and 6 were male. Union was achieved for all patients. The mean Böstman score was 27.8 (24-30). The excellent clinical outcome was achieved in 7 patients. Conclusion: In the surgical treatment of comminuted patella fractures, a drainage trocar can be safely used for percutaneous pericerclage, and satisfactory clinical results with stable fixation can be achieved.
Objective: The aim of this study was to evaluate the behaviour and knowledge skill levels of Turkish orthopedic surgeons about fluoroscopy usage and radiation safety. Methods: The questionnaire, consisting of nineteen questions, was sent to orthopaedic surgeons and requested bya total of 323 surgeons online. The questions were about personal information, training and behaviours related to radiation and fluoroscopy usage, and the use of protective equipment. Results: A total of 277 individuals completed the questionnaire. The answers of 180 surgeons whose working durationwas more than 1 year and also who participated in at least one fluoroscopy requiring operation per week, were analysed. 22 (12%) participants answered that they were trained on fluoroscopy usage. Sixty people (33.3%) reported that they did not use any protective equipment regularly. The most commonly used protection methods were lead aprons 123 (68.3%). Thyroid protectors were used by 92 participants (52.1%). There was no significant difference between the groups when comparing the use of protective equipment according to the academic title. Only 19 (10.6%) of the surgeons noted that they used dosimeter regularly, and 15 (83.3%) of them reported that they controlled their dosimeters. Conclusion: In this study, Orthopedic surgeons were found not to be adequately trained about use and risks of fluoroscopy and also not to be equipped about methods for preventing radiation damage.
Transient osteoporoz gebeliğin son dönemlerinde görülen ve kendi kendini sınırlayan bir durumdur. Kalça ve pelvik ağrısı olan gebelerde transient osteoporoz tanısı için Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG) noninvaziv bir yöntemdir. Olgumuz 28 yaşında primipar doğum sonrası 1. ayda 3 aydır devam eden sol kalça ağrısı ve yürüyememe şikayetiyle başvurdu. Hastada garden tip 3 kırık saptandı. Hastaya intertrokanterik valgus osteotomisi ve osteosentez uygulandı. Yirmi aylık takiplerde kaynamama ve Avasküler nekroz (AVN) gibi komplikasyonlar görülmedi. Gebelerde kalça ağrısı durumunda MRG ile transient osteoporoz tanısı erken evrede konabilir ve daha ciddi komplikasyonların önüne geçilmiş olur. Genç hastada ihmal edilmiş femur boyun kırığının tedavisinde intertrokanterik valgus osteotomisi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir
-

/ 1
2 / 1