7 sonuç

Tümünü Listeye Ekle
Bağlam kavramı ilkin dil felsefesi, göstergebilim gibi alanlarda anlamın oluşma şartlarını açıklamak için kullanılmaya başlamıştır. Mimarlıkta ise yirminci yüzyılın ikinci yarısından itibaren tasarım nesnesini çevreleyen şartları açıklamak için kullanılmaktadır. Ontolojik açıdan kimi zaman fiziksel gerçeklik içinde, kimi zaman da sosyal gerçeklik içinde parça-bütün ilişkisine göndermede bulunabilmektedir. Epistemolojik açıdan ise bağlam, bir yandan mimari nesneyi konu edinen yargı, söylem veya bilginin anlam ve doğruluk koşullarına göndermede bulunan betimleyici ve analitik bir kavram olarak karşımıza çıkarken bir yandan da tasarımı yönlendirici normatif temelli, tasarımı keyfilikten uzaklaştıran kural koyucu ve doktriner nitelikte bir kavram olarak ortaya çıkmaktadır. Tüm bu çok boyutlu, çok anlamlı ve çok katmanlı yapı çözümlenip, ayrımlar ortaya konmadığında, kavram anlamsal belirsizlik nedeniyle hem pratikte hem de kuramsal alanda giderek işlevselliğini yitirmektedir. Bu çalışma mimarlık kuramlarında yer alan bağlam kavramsallaştırmalarını epistemolojik ve ontolojik açıdan çözümleyerek kavramın mimarlık alanında daha belirli hale getirilmesini amaçlamaktadır.
E-portfolyo yeni bir yazılım türüdür. Web 2.0 çıkmasıyla portfolyo kullanımından e-portfolyo sistemlerinin (EPS) kullanımına geçiş hızlanmaktadır. Bununla birlikte EPS’lerin seçimi ve kontrol edilmesi de zorlaşmaktadır. Bu yüzden mimarlık eğitimcilerinin hangi e-portfolyo sistemini seçeceği, ne amaçla ve nerede kullanacağını tam olarak bilinememektedir. Bu makaledeyse e-portfolyo yazılımlarını değerlendirecek ve mimarlık eğitimcilerine rehberlik edecek bir EPS değerlendirme modeli önerilmektedir. Çalışma e-portfolyo sistemlerinden beklentileri daha bilinçli düzeye çıkaracaktır. Önerilen model, EPS’nin hangi amaçla kullanılacağını ve hedefler doğrultusunda hangi e-portfolyo sisteminin tercih edileceği hakkında eğitimcileri bilinçlendirecektir. Ayrıca ihtiyaçlar doğrultusunda tasarlanacak e-portfolyo sistemlerinin planlanması ve gelişmesine katkıda bulunacaktır. Bundan yola çıkarak makalede, (i) öncelikle portfolyo/e-portfolyo tanıtılmakta ve e-portfolyo sistenlerinin kullanım alanlarından bahsedilmekte, (ii) devamında EPS’lerin mimarlık eğitimindeki potansiyeli üzerine durulmakta ve bu doğrultuda EPS’lerin değerlendirileceği model oluşturulmakta, (iii) son olarak değerlendirilmek üzere seçilen EPS’ler önerilen model doğrultusunda sınanmakta ve alana katkıda bulunması amacıyla bir ön çalışma olmayı hedeflemektedir.
eldeğirmeni Mahallesi tanınırlığı her geçengün artan tarihi bir konut bölgesidir.Yerleşimin ortaya çıktığı ilk gündengünümüze kozmopolit bir yapıya sahipolmuştur. Türkiye’nin neoliberal ekonomikpolitikaları benimsediği 2000 yılı sonrasındayoğun bir kentsel hareketlilik altındadır. Yenikentli gruplar mahalleye gelmekte ve burayayerleşmektedir. Bunun bir sonucu olarakmahallenin çarşı izini oluşturan KarakolhaneCaddesi’nde yeni tüketim mekânları ortayaçıkmaktadır. Bu mekânlar yeni sakinlerinyaşam tarzlarıyla ilişkili tüketim pratikleriniyansıtmaktadır. Mekân-yer ve zaman teorileriküreselleşmenin etkisiyle mekânın zamanbağlamından koptuğunu aktarmaktadır. Buanlamda kimlik, tarih ya da ilişkiden arınmışmekânlar ortaya çıkmaktadır. Tüketimmekânları da bu anlamda dünyanın herhangibir noktasında aynı özellikleri gösterenanlamdan arındırılmış benzer mekânlarhaline gelmektedir. Karakolhane Caddesiüzerindeki tüketim mekânları incelendiğindebu önermeye aykırı düşecek şekilde tüketimmekânları olduğu tespit edilmiştir.Mahallede geleneksel mahalle dokusu içindebulunan esnaf ve zanaatkarlar ile yeni nesilişletmelere ve alternatif gruplara aitmekânlar bir arada bulunabilmektedir. Budurum bize Yeldeğirmeni Mahallesi’ndegenel teorilerin işaret ettiğinin ötesindemikro bir model geliştiğini göstermektedir.Araştırmada, Yeldeğirmeni’nin değişentüketim pratikleri ve yeni kent sakinleri ileortaya çıkan mekânsal katmanlaşmasımekân-yer-zaman ile tüketim teorileriışığında incelenecektir
Bu çalışmada, Antik Dönem’den günümüze ortaya konmuş estetik odaklı mimarlık kuramları estetikdeğer yönünden incelenmiştir. İncelemede, kuramların yazıldıkları mimarlık ortamları ve bu kuramlarınyer verdikleri değerler ortaya konmuş, bu sayede de değerlerin ontolojik (varlıkbilimsel) statülerineulaşılıp, bu statülerin anlamlandırılıp sınıflandırılması sağlanmıştır. Bu çerçevede, tarihsel süreçtemimarlığın gittikçe daha çok ‘bir uzmanlaşma alanı’ haline geldiği ve uygulayıcısı mimar figürüyle birlikteönem kazandığı görülmüştür. Değer kazanma/değerlendirilme şemalarında ise, mesleki uzmanlaşma ve“özne”nin artan önem ve etkinliğiyle paralellik kurulabilecek şekilde, önce bir öznelleşme ve akılcılaşma,ardından ise bir önem kaybı ile karşılaşılmıştır. Bu bağlamda ontolojik anlamda da, birbirinden farklı dörtdeğer statüsüyle karşılaşılmış, bu değerlerin ontik statülerindeki değişimlerin mimarlık kuramlarınınanlamsal içerikleri açısından önemi yorumlanmaya çalışılmıştır.
Yok-yer (non-lieu) kavramı ilk kez, Mark Augé tarafından 1992 yılında yazılmış olan “Non-Lieux, Introduction à une Anthropologie de laSurmodernité” başlıklı kitapla gündeme geldi. Kitap ardından da pek çok dile çevrildi. Yok-yer kavramı antropolojiden Mimarlığa oldukçaçeşitli bilgi disiplinleri içinde tartışıldı ve kullanıldı. Yok-yer çok sayıda akademik çalışmanın ya doğrudan doğruya konusu ya da konusunun önemli bir parçası oldu. Bu bağlamda kavram Türkçeye yer-olmayanlar ve yok-yerler olmak üzere iki farklı şekilde çevrildi. Bu yazıyok-yer kavramının Türkçeye çevirisini, anlamını, göndergelerini ve bağlamını sorgulamaktadır. Bunun da ötesinde kavramsallaştırmanınAugé’nin ortaya koyduğu haliyle içine düşmüş olduğu mantıksal, ontolojik ve epistemolojik problemleri analitik bir bakışla tartışıp eleştirmektedir. Bu çerçevede yok-yer kavramı ile yersizleşme kavramı arasındaki benzerlik ve farklar ortaya konarak hangi durumlarda vegerekçelerle yersizleşme kavramının tercih edilebileceği açıklanacaktır.
Bu çalışmada -yeni kurulan bir bilgi alanı olarak- mimarlık ontolojisinin sanatontolojisinden özgül farklılıkları ortaya konmakta, genel ontoloji ve sanat ontolojisikuramlarından yararlanılarak mimari yapıtların ontik statüsü sorgulanmaktadır. Bu amaçlasanat ontolojisi alanında üretilen kuramlar, mimari yapıtlar özelinde eleştirel bir tutumlayeniden yorumlanmakta ve mimarlığın kendine has yapısından kaynaklanan özgül sorunlarkarşısında yeni ontik çözümlemeler elde edilmeye çalışılmaktadır. Dolayısıyla, çalışmaçerçevesinde, tarihsel çözümleme yerine mantıksal bir çözümleme yöntemibenimsenmiştir. Bu çerçevede var oluş kipleri, tümellik-tikellik, nesne-özellik, fiziksellikzihinsellik, somutluk-soyutluk gibi ontoloji alanında sık kullanılan temel kategorilerdenyararlanılmaktadır. Sonuçta mimari yapıtların bu kategori çiftlerinden yalnız birine aitolduğunu varsayan analitik kuramlarla birden çok kategoriye bir arada ait olabileceğinisavunan çok katmanlı kuramlar karşılaştırılmaktadır.
Mimarlıkta yersizleşme, mimari ürününün, herhangi bir coğrafi bölgeye, kültürel yapıya, düşünsel dizgeye ya da zamana ait olamaması; burada ya da orada, bu zamanda ya da o zamanda üretiminin fark etmemesi; kendine bir yer-yurt edinememe-si ve tekil bir öğe olmanın ötesine geçemeyişi olgusudur. Başka bir deyişle mimari tasarımı yönlendiren veriler bütünü olarak yerleri yer yapan niteliklerin giderek ortadan kalkması, çevrenin iletişimsel gücünün azalması, mimarlık kuramında ise söylemlerin anlatımsal bütünlüğünün kalmayışı, kavramların ait olduğu düşünce yurtluklarından kopması sürecidir. Özetle yersizleşme, fiziksel çevreden kültürel değerler bütünlüğüne, tarihsel dönemsellik-ten kuramsal dizgeye çeşitli boyutlarda ya da kavrayışlar altında görülen bir bağlamsızlaşma sorunudur. Bu çalışmada öncelikle böyle bir olgunun varlığı, mimarlık disiplini açısından bir sorun olarak görülüp görülemeyeceği sorgulanmış, sorunun kaynakları, sınırları ve etkileri araştırılmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda mimarlık disiplini açısından "yersizleşme" için yeni bir kavramsallaştırma hedeflenmiştir. Konu, bu çerçevede "Yer", "Yersizleşme" ve "Yerin -Yeniden- Üretimi" olmak üzere üç ana bölüm halinde ele alınmıştır.

/ 1
2 / 1