195 results

Result Clustering
Add All To Analysis List
In terms of maritime freight transport utilization rate in Turkey it is very low. Samsun city hasstrategic importance and great potential for maritime transportation. In this study, firstly, the position ofSamsun port in the ranking in terms of freight transport in our country and the Black Sea Region wasinvestigated. It ranks first in the Black Sea Region in terms of import and export amounts and the number ofships arriving in Turkish ports, and 9th in the ports in our country. This port has 4% import and 1.5% exportvolume among other Turkish ports. It is the most important however highly polluted port in the Black Searegion and the ratio of cargo ships is high. For this reason, in the continuation of the study, the annual amountof emissions generated by cargo ships is examined with two different approaches and the annual emissionvalues determined according to these methods are compared. Then, the reductions and differences betweenapplications that reduce energy consumption and emissions are discussed. Preferring higher quality fuels andreducing the time spent at the port are among the methods that can be applied to reduce emissions from shipscoming to Samsun ports. The emissions generated by the generators at the port and the exhaust emissionsduring the cruise should be reduced. It is inevitable for us to make improvements in our ships and ports tominimize air pollution by international regulations and developments. In the numerical examination, it wasobserved that air pollution caused by the ship could be reduced by taking such measures.
Bu çalışmada, Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik disiplinlerine Sanatın entegre edilmesiyle temellenen STEAM yaklaşımıuygulamalarıyla verilen Görsel Sanatlar Eğitimi’nin bu yaklaşımı oluşturan disiplinlere yönelik görüşlere etkisinin belirlenmesiamaçlanmıştır. 2017-2018 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Batı Karadeniz’de bir ilde merkez ilçeye bağlı bir devletokulunda gerçekleştirilen çalışma Görsel Sanatlar dersi kapsamında 6 hafta sürmüştür. Araştırmanın nitel araştırma ilemodellenmiş, durum çalışması türlerinden açıklayıcı durum çalışması kapsamında gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunu 6.Sınıfta öğrenim gören 25 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma verileri uygulama öncesinde ve sonrasında yarı yapılandırılmışgörüşmeler ile toplanmış, yarı yapılandırılmış görüşme formu verileri ise içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırmabulgularından hareketle, uygulama öncesi ve sonrası STEAM ve STEAM disiplinlerine yönelik görüşlerine bakıldığında STEAMyaklaşımına dayalı etkinlikler ile gerçekleştirilen süreç öncesi öğrencilerin STEAM ve STEAM disiplinlerine yönelik bilgilerininyeterli düzeyde olmadığı belirlenmiştir. Uygulama sonrası ise katılımcıların Fen, Teknoloji, Mühendislik, Sanat ve Matematikdisiplinlerine yönelik derinleşen ifadelerde bulundukları; Sanat-Fen-Mühendislik disiplinlerinlerinin entegrasyonundanbahsettikleri; sanata yönelik kapsamlı görüşlere sahip oldukları belirlenmiştir. Önemli bulgulardan biri de sanata yönelik olumlubir görüş gelişim/değişimi belirlenmesidir. Bulgular ışığında gerçekleştirilen uygulamanın STEAM disiplinlerine yönelik görüşgelişiminde yardımcı etkisi olduğu saptanmıştır. STEAM’in çerçevesinin netleşmesini ve uygulama örneklerinin zenginleşmesiiçin araştırmacılara ve program yapıcılara öneriler sunulmuştur.
Yüksek standartta hizmet verebilmek amacıyla yeni inşa edilen birçok tünel işletme ve tünel güvenliğiaçısından içerisinde birçok teknolojik altyapıyı barındırmaktadır. Özellikle son yıllarda inşa edilen tünellerden,düşük işletme maliyetine sahip olması, sürücüler için ekonomik olması, güvenli olması, kapsamlı kontrol veyönetim sistemlerine sahip olması vb. birçok beklentiye cevap vermesi istenildiğinden tünel işletme ve güvenlikbaşarımlarının üst seviyede olması beklenmektedir. Bu çalışma kapsamında, tünel sayısının oldukça fazla olduğuDoğu Karadeniz Bölgesinde bulunan Gümüşhane ve Trabzon illeri arasındaki farklı karakteristik özellikte veçoğunluğu yeni inşa edilen toplam 17 adet tünel, gidiş ve geliş yönü için ayrı ayrı güvenlik ve işletim özellikleriile tünellerdeki sürücü davranışları açısından detaylı olarak irdelenmiştir. Böylece tünellerde mevcut olangüvenlik ve işletim problemleri ile tünellerdeki mevcut sorunların sürücü davranışı üzerindeki etkilerinin ortayakonulması hedeflenmiş; kazaların önlenmesi hususunda belirlenen hususlara dikkat çekilmiştir. Elde edilensonuçlara göre, Türkiye’nin sadece tünellerin inşasında değil, güvenlik ve işletmesini sağlayan teknolojikaltyapıların kullanılması ve uygulanması hususunda önemli aşamalar kaydettiği görülmüştür. Yapılanincelemelerden yeni teknolojik sistemlerin yeni inşa edilen tünellerin işletimini kolaylaştırdığı ve güvenliğiniarttırdığı; buna rağmen bazı tünellerde halen güvenlik ve sürücü davranışları açısından farklı özellikteproblemler olduğu tespit edilmiştir. Çalışma kapsamında bu sorunlar detaylı olarak incelenerek sorunlarınçözümüne yönelik öneriler getirilmiştir.
Turkey has a great geopolitical position located between Asia and Europe, its location plays a significant role forlogistics operations. In this study, we consider a comparative analysis to evaluate the predefined locations forpossible logistics bases in Turkey. In order to fulfill the requirements of global trade to obtain a competitiveadvantage, decisions on a logistics base development are influenced by several factors such as infrastructure,demand, external environment, supply, economy and topographical location. This study determines decisioncriteria and possible alternative locations after conducting several expert consultations. Since Turkey is apeninsula, six possible cities that have access to the sea are determined by prioritizing the maritime transportation.An analytical hierarchy process method is implemented to select the best option for the logistics base decisionsunder given criteria. As a result, it is determined that Istanbul is the best option for logistics base. While Bursa isexpected to be a top priority after Istanbul, Samsun is preferred by the experts as the second option because it isthe intersection point of the Black Sea and the transportation routes.
Doğu Karadeniz’de bulunan Batum döngüsü oldukça dinamik ve değişken bir yapıdadır. Zamansal vealansal değişkenliklerin tespit edilmesi için yüksek çözünürlüklü (1,5 km x 1,5 km) 3 boyutlu bir okyanusmodeli kullanılarak Karadeniz’deki tüm döngüler simüle edilmiştir. Özellikle 30 km ve daha büyükçaptaki döngülerin detaylı analizi yapılarak Batum döngüsünün zamansal ve alansal olarak nasıldeğişiklik geçirdiği belirlenmiştir. Batum döngüsü Rim Akıntısı dengesizlikleri sonucu özellikle baharmevsimi başında ya da ortasında oluşur ve sonbahara kadar Doğu Karadeniz’de varlığını sürdürür. Yazboyu Rim Akıntısının kıyı sularını zorlayarak üretimine sebep olduğu kıyısal antisiklonlardan bazılarıfilamentler oluşturarak Batum döngüsüne karışır ve döngünün zayıfladığı dönemlerde genişlemesine vegücünün artmasına sebep olur. Dönemsel olarak Batum döngüsü önce kuzey, sonra kuzeybatı yönündeyavaş hareketler ile Kırım kıyılarına doğru küçülerek varlığını kaybeder. Döngü varlığını yaklaşık 4 aysürdürür ve 1 km/gün’den daha yavaş bir hız ile hareket eder. Döngünün içerisinde kalan pasif taşınabilirmaddelerin büyük bir çoğunluğunun bu 4 aylık sürede döngünün etkisinden kurtulması mümkünolmamaktadır.
Türkiye’de yaygınlık ve sıklık açısından en çok görülen doğal afetler heyelan ve taşkınlardır. Söz konusuetkiler küçük ve orta ölçekli haritalarda araştırılması gereken lokal etkiye sahip olup ekonomik ve sosyalsonuçları açısından tekrarlı olarak incelenmesi gereken afetlerdir. Buna ek olarak Türkiye, bu afetlerinekonomik ve sosyal sonuçları açısından büyük risk taşımaktadır. Bu çalışmada, Orta Karadenizbölgesinde yer alan Vezirköprü İlçesinin hem iklim değişikliğinden etkilenmesi hem de Kuzey AnadoluFay Zonu’nun içinde olması nedeniyle heyelan duyarlılık haritası üretilmiştir. Çalışmada heyelanduyarlılık haritalarının hazırlanması için istatistik modeller kullanılmıştır. Bu amaçla tümevarım olarakBayesyen Model (BM-WOE) ve tümdengelim olarak ise Frekans oranı (FR) modeli kullanılmıştır. Temelparametrelerin çözümlenmesinde yükseklik, eğim, bakı, eğrilik (plan ve profil eğriliği), yola, drenajağlarına ve faya yakınlık, topografik nemlilik indeksi ve jeoloji kullanılmıştır. Üretilen duyarlılık haritaları;çok yüksek, yüksek, orta, düşük ve çok düşük derecede duyarlı alanları gösterecek şekilde 5 sınıfaayrılmıştır. Heyelan envanter haritasında yer alan 68 adet heyelan içinden 21 adeti kontrol amacıylaayrılmış olup, heyelan duyarlılık haritalarının güvenilirliğini test etmek için üretilen duyarlılık haritalarıile karşılaştırılmıştır. Nihai değerlendirmede kontrol heyelanlarının üretilen haritalar ile FR için %57 veBayesyen Model (BM-WOE) için %80.9 oranında uyumlu olduğu görülmüştür.
Akarsu yatağının su iletim kapasitesinin çeşitli sebeplerle azalması veya yatak kapasitesinden daha fazla suyun gelmesihalinde yatak dışına taşarak can ve mal kaybına sebep olan taşkın, tedbir alınması gereken önemli afetlerden biridir. Çalışmabölgesi olan Doğu Karadeniz Havzası, hem meteorolojik açıdan fazla yağış alıyor olması sebebiyle hem de topoğrafik açıdantaşkın riski taşıması açısından önemli bir örnektir. Bu çalışmada yerleşim alanları ile tarım alanlarının Doğu KaradenizHavzası’nın değişik dönüş aralıkları için hesaplanan taşkın tekerrür debilerine karşılık gelen su seviyeleri ve su altında kalacakyerlerin HEC-RAS 1 ve 2 Boyutlu yazılımı kullanılarak hesaplanması amaçlanmıştır. Yapılan çalışmada yerel düzeydetehlikeler belirlenerek ilgili kurumlar tarafından taşkın yönetim planları hazırlanmaktadır. Bu kapsamda yapılan çalışma sonucuçalışılan alanda taşkın zararlarının etkilerini en aza indirmek maksadıyla mevcut ıslah tesislerinin revize edilmesi ve taşkınerken uyarı sistemlerinin kurulması gerektiği yönünde taşkını önleyici tedbirlerin alınması gerektiği belirlenmiştir.
In this study, wind characteristics and wind energy potential of seven cities from The West of Black Sea Region in Turkeywere analyzed. The wind data were obtained by National State Meteorological Service. It was measured at 10 meters’ heightin the date range 2010-2014. Weibull probability density function was calculated and estimated Weibull shape parameter k andscale parameter c, with the data for those locations. According to the power calculations of the region, annual mean powerdensities of Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Bolu, Karabük, Düzce and Sinop were calculated as 105 W/$m^2$, 37,4 W/$m^2$, 40W/$m^2$, 27,15 W/$m^2$, 27 W/$m^2$, 26,3 W/$m^2$and 209 W/$m^2$at the height of 50 m, respectively. The results show that, the regionhas not enough wind energy potential considering investment on wind power energy except Sinop.
Bu araştırmada, bir STEM etkinliğinin geliştirilmesi ve birinci sınıf fen bilgisi öğretmen adaylarına uygulanma sürecinin sunulması amaçlanmaktadır. Etkinlik geliştirme sürecine problem ve konunun belirlenmesi ile başlanmıştır. Etkinlik konusu belirlenirken Genel Kimya Laboratuvarı II ders içeriğinde yer alan ve hâlihazırda uygulanan deneyler kapsamında STEM eğitim yaklaşımı ile mühendislik tasarım sürecinin işletilebildiği, günlük yaşam ile ilişkinin kurulabildiği, güvenlik, etik ve sağlık konusunda önlemlerin alınabileceği durumlar göz önünde bulundurulmuştur. Ayrıca bu konunun derste ayrılan süreye, öğrenci seviyesine ve mevcut fiziki donanıma uygunluğuna da dikkat edilmiştir. Bu bağlamda ‘kimyasal reaksiyonlar: maddenin değişimi’ konusu uygulamaları kapsamında yürütülen “Aspirin eldesi” deneyi konu olarak seçilmiştir. Günlük yaşam bağlamı kurulması amacıyla aspirinin içeriği ve faydaları araştırılmış ve STEM etkinliği hazırlanmaya geçilmiştir. Etkinliğin hazırlanması sürecinde mühendislik tasarım süreci aşamaları kullanılmıştır. Hazırlanan etkinlik, uygulanmadan önce STEM eğitimi alanında çalışmaları olan beş uzmanın görüşüne sunulmuştur ve uzmanların görüşlerine göre düzenlenmiştir. Bu şekilde son hali verilen etkinlik 2015-2016 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Doğu Karadeniz’de bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesi fen bilgisi öğretmenliği bölümünde Genel Kimya Laboratuvarı II dersine kayıtlı olan ve çalışmaya katılmaya gönüllü olan 32 öğretmen adayına uygulanmıştır. Tüm öğretim uygulamaları toplamda 10 ders saati (10x50 dakika) sürmüştür. Araştırma sonucunda öğrenciler gerçek yaşamlarında karşılaşabilecekleri bir problem olan kanın aşırı pıhtılaşması problemini çözmek için pıhtı önleyici bir ilaç yapımını ve mühendislik tasarım temelli fen eğitimini deneyimleme fırsatı sağlamışlardır.
Bu çalışmada, altı farklı rezene popülasyonu (Foeniculum vulgare Miller) karyolojik özellikleri bakımından araştırılmıştır. Rezene popülasyonlarından dört tanesi Tokat Orta Karadeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü’nden diğer iki tanesi de Burdur ve Konya illerindeki yerel üreticilerden temin edilmiştir. Bu popülasyonlar; Tokat I, II, III, Urfa, Burdur ve Konya olarak isimlendirilmiştir. Popülasyonların kromozom sayısı, total kromozom uzunluğu, nispi boyu, kol oranı, sentromer indeksi ve sentromer durumları ve karyotip asimetri değerleri belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre bütün popülasyonlar (2n=2x=22) aynı kromozom sayısına sahiptir. Tokat I, II ve Urfa popülasyonlarının karyotip formülleri aynı 9m+2sm, Tokat III ve Konya popülasyonlarının karyotip formülleri birbiri ile 10m+1sm fakat Burdur popülasyonunun karyotip formülünün 6m+5sm bunlardan farklı olduğu görülmüştür. Bu popülasyonlarda toplam kromozom uzunluğu 30.09- 38.85 μm arasında, sentromerik indeks 27.44- 47.91 μm arasında ve nispi boy 6.52- 11.53 μm arasında değişmektedir.
Dünyada her yıl solunum sistemi hastalıkları sebebiyle önemli sayıda insan hayatını kaybetmektedir. Butür hastalıklardan dolayı meydana gelen ölümlerin mekânsal bağımlılıklarının incelenmesi, ölümnedenlerinin tespit edilmesinde ve bu yüksek ölüm oranlarına karşı farkındalık yaratılarak gerekliönlemlerin alınmasında etkin rol oynamaktadır. Bu çalışmada, 2014-2018 yılları arasında Türkiye ilbirimlerindekisolunum sistemi hastalıkları sebebiyle hayatını kaybeden insanların mekânsal kümelemeyöntemleri ile mekânsal bağımlılıklarının incelenmesi amaçlanmıştır. Kümelenmelerin tespiti içinCoğrafi Bilgi Sistemi (CBS) ortamında, global kümeleme istatistikleri (Moran’s I, Geary C ve Getis-OrdGenel G) ve lokal kümeleme istatistikleri (Lokal Moran’s I ve Getis-Ord G*) kullanılmıştır. Globalistatistiklerin sonucunda yüksek anlamlılıkta mekânsal kümelenmeler tespit edilmiştir. Çalışmasonucunda Global istatistiklerde %95 anlamlılık düzeyi üzerinde mekânsal kümelenmeler tespitedilmiştir. Lokal istatistikler sonucunda ise kümelenmelerin tüm yıllarda aynı bölgelerde yoğunlaştığıgörülmüştür. Buna göre Batı ve Orta Karadeniz kesimlerinde yüksek; Doğu ve Güneydoğu AnadoluBölgelerinde düşük kümelenmeler yüksek anlamlılık derecesi ile tespit edilmiştir. Gelecek çalışmalarda,kümelenme tespit edilen illerde, oluşum nedenleri ile ilgili mekansal regresyon analizleri yapılmasıplanlanmaktadır.
Son yıllarda, Türkiye’nin iklim özelliklerinde belirgin bir değişim izlenmektedir. Küresel iklim değişikliği genel trendi ile uyumluluk gösteren bu değişiklikler Batı Karadeniz Havzası’nda da kendini hissettirmektedir. Küresel iklim değişikliğinin en büyük etkilerinden biri yağışlar üzerinde meydana gelip; bu durum bazı bölgelerde yağış azlığı nedeniyle kuraklığa neden olurken; bazı bölgelerde ise ekstrem yağışlar sonucu sel ve taşkınlar şeklinde kendini göstermektedir. Bu çalışmada da iklim değişikliğinin Batı Karadeniz Havzasında etkisi yenilikçi şen yöntemi ile araştırılmıştır. Yenilikçi Şen Yöntemi, bu havzada bulunan meteorolojik istasyonlardan alınan yağış verilerine uygulanmıştır. Bu yağış verileri Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden alınmıştır. Yapılan çalışma sonucunda, bazı istasyonlarda trend görülmezken bazı istasyonlarda azalan trendler görülmüştür. Bu azalan trend sonucu da ileride yağışların azalacağı sonucunu ortaya koymuştur.
The purpose of this study is to identify perceptions of students studying at faculty of engineering regarding science, technology and design through metaphors. The sample group is consisted of a total of 130 students who are at the first, second, third and fourth year of their education in civil engineering department of a state university in the Eastern Black Sea region. The data of the study is collected by having students complete the following sentences: “Science is like ……..; because ……..”, “Technology is like ……..; because ……..”, “Design is like ……..; because ……..”. In this study, which uses phenomenological research pattern within the framework of qualitative research perspective, the data obtained is analyzed through content analysis. In the research, it is seen that metaphors identified by most of the students regarding the concept of science are “space”, “ocean” and “tree”, regarding the concept of technology are “food” and “human”, regarding the concept of design is “imagination”. At the end of the study, it is found that most of the students perceive the concept of science as “infinite”, “changing and developing”, “enlightening”, “life source” and “nerve-shredding”, the concept of technology as “changing and developing”, “facilitating”, “harmful as much as beneficial” and “unlimited”, the concept of design as “imaginary”. Moreover, it is identified that metaphors produced regarding concepts of science and technology are more in numbers compared to metaphors produced regarding the concept of design.
This study provides a comprehensive overview of the particulate matter with diameters equal or smaller than 10 µm (PM10)levels in the megacity İstanbul. PM10 concentrations of ten ambient air quality monitoring stations in İstanbul were studiedfor the period of 2007-2016. The study focuses on: (i) similarities and differences among PM10 monitoring areas, (ii) spatialand temporal variations of PM10, (iii) long-distance PM10 transport for four selected cases. PM10 concentrations showsignificant variations across the megacity, with high PM10 levels at heavy traffic points and industrial zones. Results indicatethat the number of exceedances allowed by the EU standards is violated daily and annually at all monitoring sites whichindicate serious air quality problem in İstanbul. Monthly mean PM10 analysis indicated the most polluted month beingNovember in eight stations, and December is the second most polluted month. The seasonal variation is characterized by highconcentrations in the winter, and low concentrations in the summer. Analyses of high PM10 episodic events shed light onpossible long-distance emission sources and key atmospheric flow patterns which transport PM10 from the Atlantic, Europe,the Balkans, the Black Sea, North Africa-the Saharan Desert and the Eastern Mediterranean.
Hidrometeorolojik veriler kullanılarak yapılan mühendislik çalışmalarında, verilerin eksiksiz ve yeterli uzunlukta olması çalışmaların verimliliğini arttırmaktadır. Bölgesel mühendislik çalışmalarda ise verilerin istenen şekilde olmasının yanında uygun bölgelerin de belirlenmesi tasarım ve uygulama çalışmalarının daha verimli olmasını sağlayacaktır. Bu bölgelerin belirlenmesinde hidrometerolojik verilerin yanında coğrafi konum verilerin de kullanılması gerekmektedir. Bu çalışma kapsamında Karadeniz bölgesindeki Devlet Meteoroloji İşlerine ait meteoroloji gözlem istasyonlarında gözlemlenen, Standart Süreli Yağışların Şiddetlerine ait veriler kullanılarak bölgesel kümelerin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu amaçla Bulanık C Ortalamalar yöntemi kullanılmıştır. . Kümeleme çalışmaları iki farklı küme sayısı için yapılmış olup en uygun küme sayısı 4 olarak belirlenmiştir
The objective of this study is to use numerical wave models to predict the extreme storm conditions in the Black Sea. In the pastand recent years, two historical storms (February 1979 and February 6-8, 2012) that caused significant damages along the Bulgariancoast and a historical storm (February 2003) affecting the eastern part of the Black Sea and two storms (February 1999 and March2013) that impacted southern coast of the Black Sea occurred in the Black Sea. In this study, simulations are conducted for these pastand recent storms that strongly affected the coasts of the Black Sea. For the prediction of waves occurred during these storms, thethird-generation numerical wave hindcast model SWAN has been applied. The ERA-Interim and CFSR winds are used as inputsto the SWAN model for modelling of the storms. The validation of the results is made by performing comparisons against in situmeasurements from two buoys (data for 1999 at Hopa and 2003 at Gelendzhik) during two storms. In addition, spatial and temporaldevelopments of the storms are examined. According to the results obtained it is seen that SWAN model using the CFSR windfields performed better than SWAN model with ERA Interim winds and, among the used combinations, it is determined that thecombination including Komen formulation for wind growth and Janssen formulation for whitecapping with whitecapping coefficient(Cds) equaling to 1.5 (Komen & Janssen Cds= 1.5) is the best.
Nem-alıcılı ve buharlaşma-soğutmalı (NABS) hava şartlandırma sistemleri ülkelerin coğrafik ve iklim şartlarına bağlı olarak değişik şekillerde yaygınca kullanıldığı görülmektedir. Bu sistemlerde nem alma işlemleri katı veya sıvı higroskopik malzemelerin üzerine işlem havasının üflenmesiyle gerçekleştirilmektedir. Soğutma işlemi ise işletme havasının doğrudan ve dolaylı buharlaşma soğutulmasıyla sağlanmaktadır. Bu çalışmada Doğu Karadeniz'de (Rize) mevcut çay endüstrilerindeki atık ısıların veya değişik şekillerdeki enerjinin bu tip soğutma sistemlerinde kullanılmasıyla yaz aylarında ortam kullanılmasının, termodinamik kullanılabilirliliğinin alt ve üst limitleri belirlenmiştir. Çay fabrikalarından atılan atık havanın doğrudan rejenerasyon havası olarak kullanılması dış havanın neminin konfor şartlarına getirilmesinde büyük katkı sağladığı görülmüştür.
Bu çalışmada İstanbul Boğazı'nın Avrupa yakasında yer alan ve şehrin deniz turizmi için önemli iki marinasının da bulunduğu Tarabya ve İstinye koylarındaki üç boyutlu yıllık akıntı yapısı, kalibrasyonu ve doğrulaması yapılmış olan sayısal model sonuçları kullanılarak analiz edilmiştir. İstanbul Boğazı'nda ana doğrultusuna göre önemli değişimin meydana geldiği Beykoz kıvrımının kuzeyindeki Tarabya Koyu ve güneyinde İstinye Koyu'nda akıntı hızı ve doğrultusunun yatay düzlemde ve derinlik boyunca önemli farklılıklar göstermektedir. Karadeniz'e daha yakın olan Tarabya Koyu'nda en büyük akıntı hızları Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki en yüksek su seviyesi farkı için gözlenmişken, daha güneydeki İstinye Koyu'nda ise Marmara ile Karadeniz arasındaki en yüksek su seviyesi farkı için gözlenmiştir. Ayrıca Marmara Denizi'nin Karadeniz'den daha yoğun olmasından kaynaklı kuzey yönündeki ilave hidrostatik kuvvet (baroklinik kuvvet) oluşmaktadır. Bunun sonucunda Tarabya Koyu'nda Karadeniz'in su seviyesinin Marmara Denizi'nden yüksek olduğu daha büyük su seviyesi farkları için oluşan akıntı hızı büyüklükleri, Marmara Denizi'nin Karadeniz'den yüksek olduğu daha düşük su seviyesi farklarında oluşmaktadır. Koyun geometrik özelliklerinin (giriş ağzı genişliği, ana kanala göre doğrultusu vb.) koy içerisindeki akıntı yapısı üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğu Tarabya ve İstinye koylarındaki üç boyutlu akıntı analizlerinden görülmüştür.
Önemli bir meyve zararlısı olan Akdeniz meyve sineği, Ceratitis capitata (Wiedemann, 1824) (Diptera, Tephritidae)'nın yayılış alanını mevcut iklimsel koşullar altında genişletmeyeceği düşünülmekte; ancak, C. capitata istilası için uygun görünen Karadeniz kıyılarının bu genellemenin dışında olduğu varsayılmaktadır. Batı Karadeniz Bölgesi'nde C. capitata ile enfekte olmuş bir mandalina bulunduktan sonra bu varsayım sınanmıştır. Öncelikle Türkiye'de C. capitata'nın yaşamasına uygun olan alanların tespiti için ekolojik niş modellemesi yaklaşımı kullanılmış, daha sonra da modelin uygun olarak tahmin ettiği Doğu Karadeniz Bölgesi'nde arazi çalışmaları yapılmıştır. Modelleme için C. capitata'nın varlığı bilinen Akdeniz ve Ege Bölgesi'nden 49 noktadan ve C. capitata'nın varlığı bilinmeyen Karadeniz Bölgesi'nden bir noktadan 2014 ve 2015 yılları Kasım ayında meyve örneği toplanmış ve laboratuvara getirilerek ergin çıkışları izlenmiştir. Toplamda 44 farklı yöreden ergin C. capitata elde edilmiştir. Bu noktalar model için veri olarak kullanılmıştır. Modelleme sonuçlarına göre Karadeniz Bölgesi'nde arazi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Meyve örnekleri 11 noktadan toplanarak laboratuvara getirilmiş ve ergin çıkışları izlenmiştir. Bu örneklerden toplam 49 ergin C. capitata çıkmıştır. Böylece Doğu Karadeniz'de Akdeniz meyve sineğinin ilk kez varlığı gösterilmiştir. Model ayrıca gelecekte Karadeniz havzasında C. capitata için uygun olan alanların oluşacağını da göstermektedir
In this work Pleurotus ostreatus, Agaricus bisporus and Lactarius delicious were used to determine and compare their antioxidant capacities and metal contents. The edible mushroom samples were collected from Kastamonu in the West Black Sea region of Turkey. The antioxidant capacity studies were performed by DPPH (1, 1diphenyl-2-picryl hydrazyl) radical scavenging method and were expressed as Trolox equivalents with spectroscopic measurements. TEAC (Trolox Equivalent Antioxidant Capacity) values were found 0.302, 0.557 and 0.251 µM/g for Pleurotus ostreatus, Lactarius delicious and Agaricus bisporus, respectively. All samples were analyzed by X-ray fluorescence (XRF) spectrometry to obtain the concentration of Cr, Mn, Fe, Ni, Cu, Zn, Ca, Pb, Na, Mg and K. While maximum and minumum metal contents of mushrooms were found as mg/g for Na (96-14.9), Mg (8.83-2.60), K (4.05-3.16), Ca (0.089-0.019) and Fe (0.128-0.099), the maximum and minumum contents of mushrooms were found for Cr (8-5), Mn (12-11), Ni (15-6), Cu (30-20), Zn (7-3) and Pb (3-1) as mg/kg. Metal contents were determined together with antioxidant capacity of all analysed mushrooms. It was observed that although the Fe, Ni, Ca, Na, and Mg contents of Agaricus bisporus were lower, it had got higher inhibition than the other mushroom species.

/ 10
10 / 10