6 sonuç

Tümünü Listeye Ekle
Ülkemizin en büyük balon filosuna sahip olan Göreme’de gerçekleştirilen balon turlarının sağ ladığı ekonomik olanakların yanı sıra plansız yaklaşımlardan kaynaklanan riskler de tur sayısının artışına paralel olarak görünürlük kazanmış ve üzerinde çalışılması gereken önemli bir sorun alanı oluşturmuştu. Son yıllardaki uygulamaların değerlendirilmesi açısından sahadaki bilgi ve dene yimin analizi, eğer varsa sorunların ortaya çıkarılması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi önem arz etmektedir. Çalışmada balon turlarının sosyo-ekonomik özellikleri, kaza riskleri ve bu alan daki rekabetin sağlıklı bir şekilde yapılandırılmasının yolları araştırılmıştır. Çalışmada saha destekli bir GZFT (Güçlü-Zayıf Yönler, Fırsat ve Tehditler, SWOT) analizi yapılmıştır. Çalışmanın bulguları, hızla büyüyen bir macera turizmi türü olan balon turlarında artan rekabetin neden olduğu riskle rin, alan yönetimi ve denetimi yaklaşımlarıyla iyileştirilebileceği yönündedir. Balon turları dünyada ve ülkemizde son yıllarda gelişen diğer alternatif turizm türleriyle karşılaştırıldığında turist çekim etkisi ve yarattığı katma değer ile önemli bir noktaya ulaşmıştır. Ancak Türkiye’de balon turu plan lamasına yönelik teorik ve pratik alt yapıda eksikliklerin olduğu bir dönem yaşanmıştır. Çalışmanın katkısı bu eksiklikleri saptayıp, tartışmaya açarak alan yönetimi ve denetimi sayesinde önlemek tir. Çalışmada sonuç olarak alan yönetimi ve denetimi yaklaşımıyla kaza risklerinin kontrol altında tutulması ön plana taşınmaktadır.
Çevre, sadece bizim için değil gelecek nesiller için de bilinçli ve özenli bir şekilde korunmak zorundadır. Ancak Dünya’da olduğu gibi ülkemizde de 1980'den itibaren ve özellikle 2000 sonrası dönemde, çevre hukuku ile birlikte çevre koruma hakları da dikkate alınmaz olmuş ve bundan ötürü çevre de hızla zarar görmüştür. Son dönemlerde ise küresel ısınma ve iklim değişimi, doğal eşiklerin aslında çok daha önceden beri bozulmaya başladığının açık işaretlerini vermektedir. Bu nedenle çevre koruma hakları, çalışmanın ana konusu olarak seçilmiştir. Her demokratik ülkede sosyal devlet, bu hakları piyasaya bırakmaksızın, yurttaşlarına güven uyandıracak bir şekilde ulaştırmak zorundadır. Oysa ki, uygulanan politikalar gezegenin geleceğine dair açık bir tehdit oluşturmaktadır. Halbuki, çevre koruma vazgeçilemez derecede önemli temel politik bir alan durumundadır. Geleceğin sağlam temelleri çoktan sarsılmış olduğundan daha fazla gecikilmemelidir. Çalışma, bu hak ihlallerine karşı getirdiği tanımlarla açık ve net bir yanıt vererek özgün bir değere ulaşmaktadır. Çevre temelli muhalif hareketlerin karşı çıktığı son büyük projeler, saha çalışması olarak araştırmanın bir parçasını oluşturmuşlardır.
Rekreasyon/Rekreaktif-Oyun ve Spor Alanlarının (ROSA) Planlanması-Tasarımı, şehirleringelişimine yön verebilecek derecede önemli disiplinler arası bir etkinliktir. Günümüzde kentleşme sorunlarının artmış olması, sıkıcı, gürültülü ve giderek sağlıksız hale gelen kent yaşamına alternatif olabilecek rekreasyon alanlarının da planlanarak kullanılmasını gerektirmektedir. Öyle ki üniversitelerin yeni rekreasyon bölümleri ve spor dalları da niceliksel ve nitelikselaçıdan çeşitlenerek artmaktadır. Ayrıca ekstrem sporların da artan bir şekilde ilgi çektiği bilinmektedir. Bu sporlara ülkemizin doğası da uygundur. Ancak nadir olan benzer tür doğal alanlara da değer verilmesi önemlidir. Spor alanlarının sağlıklı yaşamayı teşvik etmesi için ilgi gören eğlence-dinlenme, oyun ve spor ihtiyaçlarına göre şehirlerin önceden planlanması şarttır.Çalışmanın özgün yanı, şehir çeperlerinde doğa sporları için uygun olan doğal alanların giderek özel bir çekim alanı haline gelebileceğini vurgulayarak önlem alma çabasıdır. Kentlerde eğitim turizmi geliriyle kalkınma olanağı da sağlanabilecektir. Çalışma, ROSA tasarımı ve planlaması için saha örnekleri üzerinden tespitlerde bulunarak öneriler geliştirmektedir.
LATMOS (mountain range), which can be a geopark, is located near Lake Bafa Nature Park on the border of Aydın and Muğla. The region has a deep history dating back to many years and valuable natural, archaeological and geological heritage sites. In this study, the geomorphological structure of the region is examined in general terms, especially research area in terms of geotourism has quite interesting features. The elevations at the end point of the Büyük Menderes Basin reach up to pretty high for sub-Aegean geological formations and have an geostrategically important position and wide viewing area. In history, these mountains, which were considered sacred especially in the Carian period, have always been in an important position in terms of human culture. The presence of traces of rock settlements dating to the Neolithic period in the mountains is also known today. Scattered rock paintings in the region were the most important findings. However, they have survived to the present day by being damaged. These and similar rock churches and monaster, as well as military castles and walls, leaving many distinctive and interesting cultural traces, these mountainous areas, which are inhabited, are expected to be constantly preserved and renewed. In history, there are also other ruins of the Carian State, which spread to a much larger background in the sub-Aegean. The port city of Herakleia (now Kapıkırı village) is located on the shores of Lake Bafa. Massive rock formations that have undergone metamorphic changes in the process are in need of investigation in many aspects of volcanic, magnetic and mineralogical aspects. These rocks also have qualities that can be salty due to their relationship with the sea. In summary, this region is composed of mountain ranges (Latmos Mountains), valleys with different features of archelogical sites and a very special lake that have an important natural park feature. In addition to its interesting natural structure, rock formations and geoheritage areas, it must be protected with the awareness of geotourism. It should not be forgotten that in order to transfer the traces of many different cultural settlements within the rocks to the next generations in a healthy way, the region is obliged to be carefully conserved together with a conservation aimmed development plan.
İnsanlığa katkı için bir yaşam basamağı olan kültürel ve doğal değerlerin korunması gerekli vezorunludur. Öyle ki bu değerler, bulunduğu yerin malikinin, ulusunun hatta uluslararası toplumundeğil, tüm insanlığın temelde ortak malıdır ve insanlığın sosyo-ekonomik, siyasal, kültürel gelişmişlikdüzeyini görünür kılmaktadırlar. Korunacak bu değerlere uygulanacak ulusal mevzuatımız; kültür vetabiat varlıkları, kıyı, çevre, yer altı suları, akarsu, orman, milli park, sit alanları, ören yerleri ayrıcaBoğaziçi, endüstri, teknolojik gelişme, turizm teşvik, özel çevre koruma bölgeleri vb. konularla ilgili yasave yönetmelikleridir. 2012 yılında ülke gündemine son kez düşen “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği KorumaKanunu Tasarısı” sivil toplumun tüm içtenlikli uyarılara karşın kamuoyunu ayrı dönemlerde meşguletmekten öteye geçememiştir. Düzenlemeler, her türlü kamusal varlığı metalaştırma, “parasal yararkaynağına” dönüştürme yaklaşımının tüm göstergelerini taşımaktadır. Bu yönüyle değerlendirildiğinde;Tasarı, bir bakıma o günkü düzenlemeler ile ülkemizdeki doğal varlıkların da ayırtına varıldığını ortayakoymaktadır. Genel olarak değerlendirildiğinde ise; AB üyelik sürecinin ve uluslararası bağıtlanmalarıngereği “göstermelik” bir düzenleme olarak hazırlanmış olduğu kanısı veren Tasarıyla, gerçekte, ekolojikhasarlara ve zamanla da yıkımlara yol açabilecek olan çeşitli etkinlikler de kolaylaştırılmış olacaktır.Tasarı, bu yönüyle, son dönemde yaşanmış ekolojik yıkıcılığının yakın geçmişte kalmış en önemliörneğini oluşturmuştur. Neoliberal hükümetler, varlığının ekonomik temellerini sürdürebilmek içinemeğin yanı sıra doğal varlık, ortam ve süreçleri daha fazla sömürmenin her yoluna başvurmaktançekinmemektedirler. Dolayısıyla, gerektiğinde başka yeni yollar da üretmeyi sürdürmüşlerdir. HES’ler,“2B”, maden ocakları vb. türden uygulamalarının ekonomi politik nedenlerinin görmezden gelinmesi,romantik sayılabilecek söylem ve çabalarla yetinilmesi, düzenlemelerle hedeflenen işlerin yapılmasınıdaha da kolaylaştırmaktadır. Tasarı, yol açabileceği yıkımların önüne geçme çabasındakiler için butemel gerçekliklerle ve metinsel anlamda da gözden kaçırılmaması gereken boşluklar yaratan sorunluyanlarıyla birlikte yeniden irdelenerek tartışılmaktadır.
Öz K rsal veya kentsel koruma (deniz, k y , çevre, yer alt ve yer üstü sular , akarsu, orman, mera, milli park, sit alanlar , ören yerleri v.b.), yenileme, dönüflüm ve afet (deprem, sel, heyelan v.b.) önlemlerine iliflkin imar planlar n n s n rland rd ¤kamu, özel ve tüzel kiflilerin her türlü tafl nmaz mülkiyet ve imar haklar n n iliflkili tüm haklarla birlikte, belli bir sis- tematik alt nda toplan p, konular na göre birlefltirilerek de¤erlendirilip, yerel yöne- timlerce belirlenen alanlara bu somut de¤erleri üzerinden aktar lmas çal flman n konusudur. Ancak, ülke çap nda bu uygulamalar n kamulaflt rma yerine gerçeklefltirilebilmesi; aktar m, dönüflüm, imar hakk gibi kavramlar n yasal tan mlar n n ayr nt l olarak yap lmas na ba¤l d r. Bu makalede önerilen Mülkiyet ve mar Haklar n n Aktar m Modeli nin, yasal-yönetsel kuramlar , ülke düzeyinde koruma amaçl imar uygulamalar n n yans ra, tüm afetlere karfl al nacak tafl nma- zlarla ilgili önlemleri, ayr ca kentsel dönüflüm uygulamalar n da içermektedir.

/ 1
2 / 1