49 sonuç

Tarama Sonuç Kümeleri
Tümünü Listeye Ekle
Amaç: Nikotin gelişmekte olan ülkelerde sigara içimiyle yaygın bir şekilde aktif ya da pasif olarak maruz kalınan multisistemik etkisi olan bir nöroteratojen ve nörotoksik bir ajandır. Daha önceleri nikotinin sinir dokusu ve çeşitli dokulara etkileri araştırılmıştır. Çalışmamızda nikotin maruziyetinin sıçan beyni frontal korteksi ince yapısı üzerine etkisinin araştırılması amaçlandı. Materyal ve Metod:On erişkin Wistar Albino sıçana 10 gün boyunca günde 0.4mg/kg nikotin damar içi enjekte edildi. Benzer yaş ve kiloda on kontrol sıçana aynı sürede serum fizyolojik verildi. Elde edilen dokular transmisyon elektron mikroskobu için hazırlanarak incelendi. Bulgular: Nikotin verilen sıçanlarda kan damarlarının bazal membranlarında yer yer kalınlaşma ve incelme, endotel hücrelerinde dejenerasyonlar, nikotine maruz kalan sinir hücrelerinde lipit damlacıklarının arttığı ve bol miktarda nörofilaman ve nekroz odakları görüldü. Sonuç: İncelememizde beynin frontal bölgesinin damar endotelinde ve sinir hücrelerinde nikotinin zararlı etkilerini gösteren değişiklikler söz konusuydu.
Objektif: Abdominal kaviteye deplase olmuş rahimiçi araçların (RİA) teşhis, takip ve tedavi yöntemlerini değerlendirmek. Planlama: Retrospektif çalışma. Ortam: Bu retrospektif çalışma 1980-2004 yılları arasında Süleyman Demirel Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği ile Isparta Kadın ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’nde yapıldı. Hastalar: İntraabdominal RİA’lı 11 hasta. Değerlendirme Parametreleri: İntraabdominal RİA’lı 11 hastanın demografik özellikleri, klinik bulguları, RİA kullanım süreleri ve klinik yaklaşım tiplerini araştırmak. SONUÇ: Ortalama yaş 36.8±1.8 yıl, ortalama RİA kullanım süresi 61.82 ±75.93 ay idi. Tanı yöntemi 5 olguda ultrason, 5 olguda X-ray, ve 1 olguda sistoskopi idi. RİA yerleşim yeri 4 (%36) olguda rektosigmoid, 2 (%18) olguda ligamentum latum, 3 (%27) olguda ince barsaklar, 1 (%9) olguda vezikouterin boşluk, 1 (%9) olguda mesane idi. RİA tipi 7 (%63) olguda Cupper-T 380 A, 2 (%18) olguda Lippes-loop, 2 (%18) olguda Multiload 375 idi. Olguların % 45’i asemptomatik idi. RİA çıkarılması 8 (%72) olguda laparoskopi, 2 (%18) olguda laparotomi, 1 (%9) olguda laparotomi+sistostomi ile gerçekleştirildi. YORUM: Her nekadar tüm intraabdominal RİA’ları çıkarmış olsak da asemptomatik deplase RİA’ları çıkarmak yoruma açıktır. Cerrahi yaklaşım adhezyon oluşumunu önlemeden ziyade arttırabilmektedir.
Bu çalışmada, Kayseri Beştepeler hayvanat bahçesinde Ekim 2004-Mart 2005 tarihleri arasında ölen yabani kanatlılar patolojik, bakteriyolojik ve mikolojik yönden incelendi. Bu süre içinde 4 güvercin (Columba domestica), 3 kızıl şahin (Buteo rufinus), 2 mandarin ördeği (Aix galericulato), 2 hindi (Meleagris gallopavo) ve 1 sülün (Phasianus colchicus) ölü olarak Erciyes Üniversitesi Veteriner Fakültesine getirildi. Nekropside karaciğer, akciğer, dalak ve ince bağırsaklarda tüberküloz lezyonları gözlendi. Lezyonların histopatolojik incelemesinde çok çekirdekli dev hücrelerinde asido-rezistans basillerin bulunduğu granulomlara rastlandı. Kültürel yoklama ve BACTEC hızlı radiometrik teknikle ölen tüm hayvanlardan Mycobacterium avium subsp. avium izole ve identifiye edildi. Sonuç olarak, Kayseri hayvanat bahçesinde yabani kanatlılar arasında tüberkülozun insidensinin yüksek olduğunu saptandı.
Bilgisayar ağlarının, özellikle INTERNET'in, yaygın olarak kullanımı sonucu, ağ ve bilgi güvenliği konuları hayati önem kazanmıştır. Bu yazıda önce bilgi güvenliğinin önemine ve belirgin saldırı türlerine değinilmektedir. Bilgi güvenliğinin öğelerinden olan mesaj bütünlüğü ve mesaj doğrulaması için yaygın kullanılan MAC (message authentication code) yanında, özcük fonksiyonlarının (hash functions) da kullanılabileceğine işaret edilmektedir, Güvenli Özcük Algoritması (Secure Hash Algorithm - SHA-1) ele alınarak mesaj bütünlüğü ve mesaj doğrulaması amacıyla anahtarlı özcük değeri yöntemi ortaya konmaktadır. SHA-1 özcük algoritmasına dayanan anahtarlı özcük algoritması anlatılmakta ve uygulamalarla gösterilmektedir.
Gelişen yazılım sektöründe, yazılım geliştirme süreçleri içersinde kaliteye ne denli önem verildiği ve mevcut kalite kriterlerinin nasıl değerlendirildiği deneysel olarak anlatılmaya çalışılmış ve Yazılım Mühendisliği Kalite Kriterlerine UML (Unified Modelling Language) Katkısı deneysel olarak görülmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak üretilen yazılımında bir tüketim maddesi olduğu fikrine dayanarak üretici ve tüketici arasındaki gereksinim ilişkileri ve bu ilişkilerin oluşmasında iletişimin sağlanmasının kaliteye etkisi, çalışma ortamlarının ve proje bağlı olarak çalışan kişi sayısının kaliteye etkisi deneysel olarak görülmeye çalışılmıştır.
İnceleme alanı, Orta Anadolu Masifi içerisinde Yeşilhisar (Kayseri) ve çevresinde yer almaktadır. İnceleme alanında en yaşlı birimleri ofıyolitik kayaçlar oluşturmaktadır. Bunlar gabro ve dunitler şeklindedir. Gabrolar koyu yeşil, siyahımsı yeşil renkli, sert ve ince-orta taneli olup hipidiyomorf tanesel dokuludur. Ana bileşenlerini; hornblend, klinopiroksen, plajiyoklas, kuvars ve opak mineraller oluştururken tali olarakta yer yer sfen ve spinel içermektedirler. Dunit; sarımsı, yeşilimsi sarı renkli, kırılgan ve ağsal dokuludur. Dunitlerin ana bileşenlerini olivin, piroksen ve kromit oluşturmaktadır. Gabroyik kayaçlar toleyitik karakterli olup metaaluminalı kayaç sınıfındadırlar. Ana ve iz element değişimleri hornblend ve Fe-Ti oksit minerallerinin fraksiyonlaşmasını işaret etmektedir. Kondridite oranlanmış hafif nadir toprak elementlerin ağır nadir toprak elementlerine oranı 4La/Lu_N$ = 0.26 olup bir zenginleşme göstermemektedir. İz element ve nadir toprak element (REE) içerikleri gabroyik kayaçların MORB benzeri bir kaynaktan türediğini işaret etmektedir.
Amaç: Tıkanma ikterinin yara iyileşmesi üzerine olumsuz etkisinin olduğu klinik ve deneysel çalışmalarla gösterilmiştir. Growth hormon uygulamasının yara iyileşmesi üzerine olumlu etkilerinin olduğu bilinmektedir. Ancak tıkanma ikterinde intestinal yara iyileşmesi üzerine etkisi ile ilgili bir bilgi mevcut değildir. Hem protein sentezin artırıcı etkisi hem de tıkanma ikterinde salınan mediatörler üzerine etkisinden dolayı Groıvth hormon kullanılmasının yara iyileşmesi üzerine olumlu etkisi olabileceği düşünülerek bu çalışma planlanmıştır. Yöntem: 40 erkek Wistar rat dört gruba ayrıldı: Grup I (n=10) normal ince barsağa anastomoz. Grup II (n=10) Normal ince barsağa anastomoz ve daha sonra 7 gün süreyle 2 mg/kg GH. Grup III (n=10) koledok ligasyonu ile tıkanma ikteri oluşturulmuş ratlara anastomoz. Grup IV (n-W) tıkanma sarılığı oluşturulmuş ratlara anastomoz ve 7 gün süreyle 2 mg/kg Growth hormon. Yedi gün takip sonunda hayvanlar sakrifiye edildiler. Yara enfeksiyonu, karın içi ve anastomoz bölgesi yapışıklıkları, anastomoz darlığı ve kaçakları, anastomoz patlama basınçları saptandı. Histopatolojik inceleme ve doku hidroksiprolin düzeyi için anastomoz hattından doku örnekleri alındı. Bulgular: Tıkanma sarılığının intestinal yara iyileşmesini olumsuz etkilediği ve bu etkinin grouıth hormon kullanılması ile önlenebildiği hem klinik hemde mekanik parametrelerle gösterildi. Sonuç: Growth hormon tüm vücutta anabolik etkiye sahiptir. Yara iyileşmesinin temel unsurlarından biri olan protein sentezini artırır. Ayrıca hepatositleri koruyucu etkisi yanısıra intestinal epitelizasyonu artırıcı etkisinin de yara iyileşmesinde rolü olduğu düşünülmektedir.
Bu çalışmada, farklı gelişme dönemlerindeki Gökkuşağı alabalığı bağırsaklarının histolojik yapısı ve intestinal mukusun genel histokimyasal özelliklerinin ışık mikroskobik düzeyde belirlenmesi amaçlandı. Araştırmada, toplam 35 adet Gökkuşağı alabalığı (Oncorhynchus mykiss Walbaum, 1792) kullanıldı. Goblet hücre yoğunlukları dikkate alınarak 32 ve 59 günlük balıklarda bağırsaklar anterior ve posterior olmak üzere iki bölüm halinde değerlendirildi. 94, 120, 180 ve 300 günlük balıklarda ise ince ve kalın bağırsakların kesin olarak ayrımı yapılabildi. Bağırsak yüzey epiteli hücrelerinin AB(pH 2.5) (+) ve zayıf AF(+) karakterde olduğu, goblet hücrelerinin de PAS, AB (pH 2.5) ve AF uygulamalarına (+) reaksiyon verdiği saptandı. Tüm dönemlerde nötral ve asidik mukus maddesi kaynağım önemli oranda bağırsaklara ait goblet hücrelerinin oluşturduğu saptandı.
Bölgemizde bulunan Delihalil formasyonu bazaltik tüfleri ve masif bazalt kayaçları farklı kullanımları nedeniyle başta jeolog ve tarımcılar olmak üzere birçok bilim dalının dikkatini çekmektedir. Söz konusu materyallerin farklı iki formundan hazırlanan incekesitlerde polarize mikroskoba bağlı görüntü analizörü kullanarak, gözenek ve minerallerin nicel olarak analizleri belirlenmiştir. Ayrıca X-Işınları kırınımları ile kil ve kum boyutlu parçacık analizleri yapılarak mikroskop çalışmaları desteklenmiştir. Elde edilen mikromorfometrik analiz sonuçları aynı kayaç örneklerinin x-Işınları kırınımları sonuçlarıyla karşılaştırılmıştır. Çalışılan her iki yöntemde mineral yüzdelerinde benzer artış ve azalış desenleri gözlenmiştir. Ancak, görüntü işleme metodlarıyla mineral ve gözeneklerin alan, sayı, çevre ve yönelimlerinin farklı büyütmelerde duyarlı olarak ölçülmesi, kayaçların anadoku gibi fiziksel özellikleri hakkında da bilgiler vermektedir.

/ 3
4 / 3