Yargıtay, 24.5.2019 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında, “Bir miktar para alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesinin talep edildiği kısmi davada, dava konusu miktarın kısmi ıslahla faiz talebi belirtilmeksizin arttırılması halinde, arttırılan miktar bakımından dava dilekçesindeki faiz talebine bağlı olarak faize hükmedilecektir” şeklinde karar vermiştir. Bu İBK’nı, kısmi dava ve k ısmi ıslahın niteliğiyle bağdaştırmak güçtür. Çünkü k ısmi davada ancak dava konusu yapılan talep derdest hale gelir ve k ısmi dava, ancak dilekçede ileri sürülen talepler bakımından sonuç doğurur. Talebin kısmi ıslah yoluna başvurularak artırılması halinde ise, ıslah dilekçesi ancak bu dilekçede ileri sürülen talepler bakımından hüküm ifade edebilir. Her ne kadar kısmi davada ileri sürülen talep ile ıslah sure- tiyle artırılan talep, bütün talebin bir kısmını teşkil etmekte ise de, bunlar, birbirinin parçası değildir. Aynı şekilde, ıslahla artırılan kısım için istenen faiz de, dava dilekçesinde istenen alacağın bir parçası değildir. Bu nedenle kısmi davadaki faiz talebi sadece o k ısım bakımından sonuç doğurur; kısmi ıslahla artırılan talebe kendiliğinden sirayet edemez ve ıslah dilekçesinde istenmeyen talebin hüküm altına alınmasını sağlayamaz. Talebin artırılmasına yöne- lik olan kısmi ıslah dilekçesi, sadece kısmi davada talep edilen alacağın miktarını değiştirerek artırır ve böylece hüküm altına alınacak yeni talebin belirlenmesini sağlar. Yoksa kısmi ıslah dilekçesi, kısmi davadaki faiz talebinin sadece o talep için istenmiş olduğu hususunu de ğiştirmez. Bu nedenle, kısmi ıslahın, kısmi davadaki faiz talebini ortadan kaldırmadığı, dolayısıyla bu talebin ıslahla artırılan kısım için de yapılmış sayılacağı gerekçesine katılmak güçtür. Öte yandan söz konusu İBK, tarafça talep edilmeyen bir şeye karar verilmesine yol açacağı için, taleple bağlılık ilkesine aykırıdır. Ayr ıca, salt usul ekonomisine uygun olacağı gerekçesiyle, tarafça talep edilmeyen bir şeyin hüküm altına alınmasını kabul etmek de mümkün değildir.