242 sonuç

Tarama Sonuç Kümeleri
Tümünü Listeye Ekle
Bu çalışmanın amacı Büyükada’ya günübirlik gelen ziyaretçilerin kiralık bisikletlerle Ada trafiğine katılmalarını, Adada yaşayan bireylerin nasıl anlamlandırdıklarını trafik sosyolojisi bağlamında ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla nitel yaklaşım çerçevesinde Büyükada’da yaşayan 12 katılımcıyla derinlemesine mülakat tekniğiyle görüşmeler yapılarak bir saha araştırması gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bulgular, sosyal değişim teorisi çerçevesinde analiz edilmiştir. Ada halkının günübirlik ziyaretçilerle trafik ortamında gerçekleştirdiği kaynak değişimiyle ilgili olarak araç sayısının fazlalığı, yabancıların bisiklet kullanımı konusundaki bilgi ve tecrübe eksikliği, kiralayanların sorumlulukları, resmi kuralların etkinliği, kullanıcıların yaş aralığı, yol kapasitesi-Ada topoğrafyası şeklinde 6 faktör belirlenmiştir. Böylece literatürde yerli- yabancı etkileşimi çerçevesinde yapılmış olan turizm sosyolojisi çalışmalarına trafik sosyolojisi perspektifi eklemlenerek yeni bir bakış açısı getirilmiş ve yabancının araçsal hareketliliğinin yerliler tarafından nasıl anlamlandırıldığı ve Ada yaşantısına etkileri ortaya çıkarılmıştır.
Bu çalışmada, Osmaniye kentinde bisikletli ulaşım ağı planlama önerilerinin geliştirilmesi kapsamında 5 farklı güzergâhın bisiklet kullanımına uygunluğunun incelenmesi amaçlanmıştır. Güzergâhlar, bisikletli ulaşıma uygunluk düzeyleri yönünden 11 ölçüt doğrultusunda değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonuçlarına göre toplam uzunluğu 28,6 km olan güzergâhların toplam uygunluk değerleri 48-25 arasında bulunmuştur (bir güzergâhın alabileceği en yüksek değer 75'dir). Uygunluk düzeyini belirleyen ölçütler ağırlıklı olarak güzergâhların kesişme noktaları, güzergahın genişliği, motorlu araç yoğunluğu, topografik özellikler, fiziksel koşullar, görsel nitelik, var olan rekreasyon olanakları, alan kullanım türü, güzergah çevresinin niteliği, kullanıcı kaynağı ve yoğunluğu ve iklimsel faktörler olarak belirlenmiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Musa Şahin Bulvarı en yüksek puan olan 48 ile en uygun güzergah olarak belirlenmiştir. Bu çalışma ile elde edilen sonuçlardan yararlanılarak, Osmaniye kentinde bisiklet ile ulaşımın yaygınlaştırılması amaçlanmıştır. Bisiklet yollarının düzenlenmesi ile kente estetik bir görünüm kazandırılması, motorlu taşıt yoğunluğunun azaltılması, hava ve gürültü kirliliğinin azaltılması, kent halkının ve motorlu taşıt sürücülerinin bisiklet kullanımına yönelik farkındalıklarının artırılması, halk sağlığının iyileşmesi bu çalışmadan beklenen yararlar arasında yer almaktadır. Bisikletli ulaşımın yaygınlaşması ve beklenen yararların elde edilebilmesi için, kentsel planlama çalışmaları kapsamında bisiklet yollarının göz önünde bulundurulması, peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarının da aynı doğrultuda yapılması önerilmektedir.
Bisiklet turizmi, bir dizi ekonomik, sosyal ve çevresel fayda sağlama potansiyeline sahip, büyüyen bir niş turizm pazarıdır. Çalışmanın amacı bisiklet turizmi açısından bisiklet dostu şehir uygulamalarının tespit edilmesidir. Bu amaç doğrultusunda sosyal medya uygulaması olan Twitter’da 2013 Haziran- 2021 Ocak tarihleri arasında “bisiklet dostu şehirler”, “bisiklet dostu kentler”, “bisiklet şehri” başlıkları ile yapılan 123 paylaşım (tweet) araştırma verisini oluşturmaktadır. Elde edilen veriler Maxqda nitel analiz programı aracılığıyla içerik analizine tabi tutulmuştur. Sonuç olarak bu konuda en fazla paylaşım 2020 yılında yapılmış olup, paylaşımların içeriğinde, bisiklet dostu şehirler, şehirlerin bisiklet dostu uygulamaları, rekreatif faaliyet açısından bisikletin değerlendirilmesi ve bisiklet kullanımı ile ilgili ifadeler bulunmaktadır. Bisiklet dostu şehir olarak, ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İspanya, Kolombiya, Macaristan, Norveç ve Türkiye’den kentlerin gösterildiği tespit edilmiştir.
Bu çalışmanın amacı motorlu/motorsuz araç sürücüsü ve yaya olarak bireylerin trafikte en fazla karşılaştıkları sorunları saptamak ve bu sorunların bireylerin cinsiyetleri ile sürücü belgesine sahip olup olmamalarına göre farklılaşıp farklılaşmadığını incelemektir. Araştırma, betimsel tarama modelinde tasarlanmıştır. Çalışma grubunu uygun örnekleme yöntemi ile seçilen 66’sı erkek ve 155’i kadın toplam 221 lisans öğrencisi oluşturmuştur. Veri toplamada araç olarak açık uçlu iki sorudan oluşan yarı yapılandırılmış bir sormaca kullanılmıştır. Verilerin analizinde öncelikle betimsel analiz ile temalar belirlenmiş ardından ki- kare (χ2) testi ile belirlenen temaların bireylerin cinsiyetlerine ve sürücü belgesi sahibi olup olmamasına göre bağımlılık ilişkisi incelenmiştir. Geçiş hakkı önceliğinin tanınmaması, sık korna çalınması ve trafik işaretlerine uyulmaması, bireylerin yaya olarak en sık karşılaştığı üç sorun; bisiklet ve bisiklet yolu ile ilgili sorunlar, hatalı sollama ve hız ihlalleri ise bireylerin sürücü olarak en sık karşılaştığı üç sorun olarak tespit edilmiştir. Bireylerin yaya olarak karşılaştığı üç öncelikli sorundan şikâyetçi olma durumları ile cinsiyetleri arasında ve sürücü belgesine sahip olma durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır. Bununla birlikte, cinsiyet faktörü ve bireylerin sürücü olarak karşılaştığı üç sorundan şikâyetçi olma durumları arasında “Bisiklet Yolu” ve “Hız İhlalleri” sorununda istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmazken, “Hatalı Sollama” açısından istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Sürücü belgesi sahipliği ile bireylerin trafikte sürücü olarak en sık karşılaştığı üç sorundan şikâyetçi olma durumları arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı bulunmuştur.
GİRİŞ ve AMAÇ: Kardiyopulmoner stres testi (KPT) erişkin doğumsal kalp hastalarının (EDKH)'nin yönetiminde önemli rol oynar. Bu çalışmada amacımız, egzersize kronotropik ve inotropik yanıtları intergre eden yeni bir parametre olan O2-vuru - Kalp hızı eğim açı farkının (EAF) EDKH'nın değerlendirilmesindeki rolünün değerlendirilmesidir. YÖNTEM ve GEREÇLER: EDKH ve sağlıklı kontroller prospektif olarak bu çalışmaya dahil edilmiştir. Katılımcılara sırasıyla transtorasik ekokardiyografi ve bisiklet ergometri üzerinde rampa protokolünde KPT uygulanmıştır. Her hastada standart KPT parametrelerine ek olarak EAF hesaplanmıştır. BULGULAR: EDKH olan 21 hasta (ortalama yaş 28 ± 12, 14 %66 erkek) ve 79 sağlıklı kontrol (ortalama yaş 34 ± 6, %100 erkek) bu çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalar, sağlıklı kontrollere göre önemli derecede düşük sistemik ventrikül ejeksiyon fraksiyonuna (60±8% ve 69±4%, p <.001) ve daha yüksek pulmoner arter basınçlarına (33±13 versus 21±5 mmHg, p<.001) sahipti. EDKH'de egzersiz süresi (7.4±4 ve 10.1±2.3 dakika, p=.007), maksimal oksijen tüketimi (VO2max) (1524±614 ve 2398±391, p<.001) ve EAF (-5.9±13.7 ver 1.2±13.1 °) düşükken dakika ventilasyon/dakika karbondioksit ventilasyonu (VE/VCO2) yüksekti (31±5.1 ve 28.8±3.3, p=.030). Univariable analizde, yaş (r=0.236,p=.18), EDKH tanısı (r=-0.205,p=.41), NT-proBNP (r=-0.870,p=.002), VO2max (r=0.334, p=.001) ve VE/VCO2 (r=-0.273, p=.006) EAF ile ilişkiliydi. Yaş, EDKH tanısı, LVEF ve VO2max'den bağımsız olarak EAF VE/VCO2 ile ilişkiliydi (β=-1.2, CI -1.892--0.508, R2=0.242). TARTIŞMA ve SONUÇ:Bu çalışmada, yeni bir KPT parametresi olan EAF'nin EDKH'de kardiyovasküler fonksiyonun değerlendirmesinde potansiyel bir rolü olabileceğini gösterdik. Bu rol daha büyük kohortlarda araştırılmalıdır
There has been a significant increase in the use of deep learning algorithms in recent years. Convolutional neural network (CNN), one of the deep learning models, is frequently used in applications to distinguish important objects such as humans and vehicles from other objects, especially in image processing. With the development of image processing hardware, the image processing process is significantly reduced. Thanks to these developments, the performance of studies on deep learning is increasing. In this study, a system based on deep learning has been developed to detect and classify objects (human, car and motorcycle / bicycle) from images captured by drones. Two datasets, the image set of Stanford University and the drone image set created at Afyon Kocatepe University (AKÜ), are used to train and test the deep neural network with the transfer learning method. The precision, recall and f1 score values are evaluated according to the process of determining and classifying human, car and motorcycle / bicycle classes using GoogleNet, VggNet and ResNet50 deep learning algorithms. According to this evaluation result, high performance results are obtained with 0.916 precision, 0.895 recall and 0.906 f1 score value in the ResNet50 model.
Amaç: Bu çalışma, egzersiz temelli kardiyak rehabilitasyon (ETKR) programının koroner arter hastalarının fonksiyonel kapasite, kinezyofobi düzeyi ve yaşam kaliteleri üzerine etkisini incelemek üzere planlanmıştır.Materyal-Metod: Çalışmaya 22 koroner arter hastası (yaş ortalamaları 60,72±5,28 yıl) dahil edildi. Katılımcılar 5 hafta ve 5 seans/hafta bisiklet ergometrisi ile egzersiz eğitim programına tabi tutuldu. Katılımcıların fonksiyonel kapasiteleri 6 dakika yürüme testi (6DYT), kinezyofobi düzeyleri Tampa Kinezyofobi Ölçeği- Kalp versiyonu (TKÖ-K) ve yaşam kaliteleri ise Kısa Form-36 (KF-36) ve Macnew Kalp Hastalığı Sağlıkla İlgili Yaşam Kalitesi Ölçeği (MYKÖ) kullanılarak değerlendirildi. Tüm değerlendirmeler ETKR öncesi ve sonrasında gerçekleştirildi. Bulgular: Katılımcıların 6DYT mesafeleri tedavi öncesi ve sonrası sırasıyla 524,55±67,78 m ve 561,68±68,39 m olarak ölçüldü ve aradaki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (p<0,001). TKÖ-K skorundaki tedavi sonrası ve tedavi öncesi arasındaki değişim istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0,191). Ancak kinezyofobi düzeyi yüksek olan katılımcı sayısının istatistiksel olarak anlamlı azaldığı tespit edildi (p=0,035). Yaşam kalitesi verilerinde KF-36’nın fiziksel fonksiyon ve ağrı alt başlıklarında, MYKÖ’nün ise tüm alt başlıklarında istatistiksel olarak anlamlı iyileşme olduğu bulundu (p<0,05).Sonuç: Bu çalışma sonuçları ETKR programının koroner arter hastalarında fonksiyonel kapasite, kinezyofobi düzeyi ve yaşam kalitesini iyileştirmede etkili olduğunu göstermektedir. Bu çalışma ETKR programının kinezyofobi düzeyi üzerine etkisini inceleyen bilgimiz dahilindeki ilk çalışmadır. Kinezyofobi düzeyinin belirlenmesinin ve tedavi programlarını bu doğrultuda şekillendirilmesinin rehabilitasyon çıktıları üzerine olumlu etki edeceğini düşünmekteyiz.
Bu çalışmanın amaçları (a) ortaokul öğrencilerinin bedenselokuryazarlığını saptamak, (b) ortaokul öğrencilerinde bedenselokuryazarlığın alt başlıkları arasında bir ilişki olup olmadığınıincelemek ve (c) ortaokul öğrencilerinin bedenselokuryazarlıklarında cinsiyet ve sınıf açısından bir farklılık olupolmadığını belirlemektir. Çalışmaya, Ankara ilinde üç farklı devletokulundan altıncı ve yedinci sınıf öğrencileri (72 erkek, 82 kız)dahil edilmiştir. Veri toplamak için, Kanada’da geliştirilen“Gençler için Bedensel Okuryazarlık Değerlendirmesi” (PhysicalLiteracy Assessment for Youth, PLAY) ölçüm aracı kullanılmıştır.Bu ölçüm aracı, PLAYfun öğrencilerin bedensel okuryazarlıktafiziksel alanını (hareket yetkinliğini), PLAYself öğrencilerinbedensel okuryazarlıkta psikolojik alanını, PLAYinventoryöğrencilerin bedensel okuryazarlıkta davranışsal alanını ölçmekiçin kullanılmıştır. Veri analizinde, Pearson korelasyon vebağımsız t-test kullanılmıştır. Sonuçlar üç farklı kategorideaçıklanmıştır; ilk olarak, psikolojik alanda (PLAYself) öğrenciler2,91 puan almışlardır. Psikolojik alan puanları iki bölümdenoluşmaktadır; (a) çevresel katılım puanları 2,34, (b) öz yeterlikpuanları 3,20’dir. Öğrenciler en çok açık hava aktivitelerinde(𝑋̅= 3.22, SS = 0.93) kendilerinin iyi olduğunu, buz ve kar üzerindeyapılan aktiviteleri (𝑋̅ = 1.16, SS = 1.16) ise genel olarak hiçdenemediklerini ya da bu tür aktivitelerde iyi olmadıklarınıbelirtmişlerdir. Davranışsal alanda (PLAYinventory) sonuçlargöstermiştir ki, öğrenciler genellikle yüzme, futbol, basketbol,bisiklet, voleybol, koşu, yürüme, paten sürme aktivitelerinekatılmaktadırlar. Fiziksel alanda (PLAYfun) ise, öğrenciler harekettestinden ortalama 37,96 puan almışlardır ve bu sonuç hareketbecerilerinin “gelişmekte olan” alanda olduğunu göstermiştir.Pearson korelasyon analizi sonucuna göre, öğrencilerin psikolojikve davranışsal alanları arasında istatistiksel olarak pozitifkorelasyon bulunmaktadır (r (156) = .392,  < 0.05). Bağımsız t-testsonuçlarına göre, kızlar (𝑋̅ = 35.49, SS = 6.13) ve erkeklerin(𝑋̅ = 40.63, SS = 7.42) fiziksel alan puanları arasında istatistikselolarak fark vardır t (156) = 4.76,  < 0.05, r 2=.13. Sonuç olarak, öğrencilerin psikolojik alandan yüksek puan aldıkları fakat fizikselalandan düşük puan aldıkları gözlemlenmiştir. Buna ek olarak,altıncı ve yedinci sınıf öğrencilerinin hareket yetkinlik testindebeden eğitimi ve spor öğretim programı hedeflerini karşılamadığısaptanmıştır. Gelecek çalışmalar için, katılımcı sayısı artırılmalı,farklı sınıf düzeylerinde ve şehirlerde bedensel okuryazarlıkla ilgiliaraştırmalar yapılması önerilmektedir.
Bilecik, yüzey şekilleri (topoğrafik) bakımından eğimli bir arazi biçimine sahiptir. Bu nedenle kentlinin boş vakitlerini değerlendirebilmek, fiziksel ve ruhsal açıdan yenilenebilmek için gerçekleştirecekleri aktiviteler için kent içerisindeki açık-yeşil alanlar sınırlı ölçekte kalmış kent yakın çevresine eğilim artmıştır. Kentlinin ve ziyaretçilerin rekreasyonel etkinliklerini gerçekleştirdikleri alanlardan en önemlisi ise Pelitözü Göleti ve yakın çevresidir. Pelitözü Göleti, Bilecik kentinin kuzeybatı kısmında, kent merkezine 7 km mesafede, doğal çam ormanları ile göletin buluştuğu bir doğa parçasıdır. Gölet çevresinde yörük çadırı, çay bahçeleri, çocuk oyun alanları, gözleme evi ve mangal yapılabilecek mekanlar, bisiklet kiralama, göl çevresi yürüyüş ve bisiklet parkuru, bisiklet kiralama ve göl içinde deniz bisikletleri ile gezilebilme imkanları mevcuttur. Ayrıca amfi, balık restorantı ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal tesisleri de göl çevresinde kullanıcılara hizmet sunmaktadır. Fakat bu aktiviteler özellikle hafta sonlarında kullanıcı yoğunluğunu ve taleplerini karşılayamamaktadır. Bu doğrultuda yapılan çalışmada tarihi ve kültürel özellikleri ile dikkat çeken Bilecik kenti için yakın çevresinde kullanıcı odaklı sürdürülebilir rekreasyonel alan tasarımı önerisi gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan öneri projesinde alan etüt çalışması ile mevcut yapı değerlendirilerek, yapılan SWOT analizi ile planlama önerileri geliştirilmiş, ihtiyaçlar doğrultusunda rekratif etkinliklere alternatifler oluşturularak mekansal organizasyonların tasarımı gerçekleştirilmiştir.
Objective: The aim of this study is to analyze the acute effect of exercise on the rate of exhaled carbon monoxide (CO) in healty young smokers. Material and Methods: Twenty four male smokers were included in the study. Pulmonary functions of the participants were evaluated by spirometer forced expiratory volume in one second (FEV1), forced vital capacity (FVC), FEV1/FVC, peak flow rate (PEF) and forced expiratory flow at 25 to 75% of FVC (FEF 25%-75%). Exercise testing was performed by using bicycle ergometer. Maximal load, maximum oxygen uptake (VO2max), rest and maximal heart rate were recorded. CO levels before and after the test were mesured with portable breath CO monitor. CO levels and changes were assessed and compared on the exercise test day and rest day (without exercise test). Results: 25% of the participants have dyspnea, 20.8% have cough and 50% have sputum complaints. The results of the pulmonary function test and exercise test of young healthy smokers are as follows: % FEV1=89.7±9.9, % FEV1/FVC=87.4±8.2, % PEF=77.4±9.5, mean rest heart rate=94.8±9.8 bpm, mean maximal heart rate=170.3±9.7 bpm and mean VO2max=30.9±6.5 mL/min/kg. There is a statistically significant difference between the first and the second CO values of the participants measured on both days (p<0.001). There is a significant difference between the mean change of CO on the exercise test day and rest day (p<0.001). Conclusion: Our results show that smoking causes respiratory symptoms, impaired cardiopulmonary responses to exercise and increased CO level and exercise increases to the exhaled CO rate in young and healthy male.
Objective: Measuring health beliefs and attitudes that support bicycle helmet use assists healthcare professionals in increasing the use. This study aimed to provide the Turkish society with an instrument that can measure students’ attitudes related to health beliefs in bicycle helmet use and to analyze its validity-reliability. Material and Methods: This methodological research was carried out in psychological counseling and guidance department of Pamukkale University in Turkey among students between January and March 2019 (n=326). The data were collected in face-to-face interviews with the socio-demographic question form and the Bicycle Helmet Attitudes Scale. Internal consistency coefficient and test-retest analyses were used for the reliability of the scale, and content validity index and confirmatory factor analyses for its validity. Results: Turkish form of the scale is composed of 56 items and 10 factors. Cronbach alpha values of the sub-dimensions ranged from 0.70 to 0.88. The confirmatory factor analysis concluded χ2 /df=2.18; root mean square error of approximation=0.06; comparative fit index=0.94; incremental fit index=0.94. The test-retest correlation value of the sub-dimensions is between 0.50 and 1.00. The confirmatory factor analysis showed acceptable values and acceptable fit for the model fit statistics. Conclusion: Turkish form is an instrument with sufficient validity and reliability indicators. The Turkish form which can be easily applied to individuals of all age groups can determine health belief levels associated with individuals’ bicycle helmet use and identify vulnerability, severity, benefit, barrier and cues to action.
Amaç: Bu çalışmanın amacı, atletizm atlama branşı sporcularının 3 farklı dikey sıçrama yüksekliği ile wingate anaerobik güç performansı arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya, 11 erkek ve 6 kadın olmak üzere olan toplam 17 atletizm atlamalar branşı sporcusu (yaş ortalamaları: 17,74±1,27 yıl; vücut ağırlığı ortalamaları: 65,12±8,23 kg; boy uzunluğu ortalamaları: 178,59±9,23 cm; beden kitle indeksi ortalamaları: 20,41±1,98 kg/m2) dâhil edildi. Araştırma grubunun dikey sıçrama yüksekliği, Microgate optojump cihazı kullanılarak squat, aktif ve serbest sıçrama testleri ile anaerobik güç performansı Lode Excalibur Sport bacak bisiklet ergometresi kullanılarak wingate testi ile değerlendirildi. Çalışmanın istatistikleri SPSS 20.0 paket programı kullanılarak yapıldı. Değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla Pearson korelasyon analizi kullanıldı. İstatistiksel hata düzeyi p<0,05 olarak belirlendi. Bulgular: Squat ve aktif sıçrama ile zirve güç ve ortalama güç değerleri arasında pozitif yönde yüksek düzeyde anlamlı ilişki olduğu (r=0,793/0,664; p<0,001) belirlendi. Serbest sıçrama ile zirve güç arasında pozitif yönde çok yüksek düzeyde, serbest sıçrama ile ortalama güç arasında pozitif yönde yüksek düzeyde anlamlı ilişki olduğu belirlendi (r=0,823/0,758, p<0,001). Sonuç: Çalışmamız sonucunda, atletizm atlamalar branşı sporcularında dikey sıçrama yüksekliği ile anaerobik güç performansı arasında ilişki olduğu belirlendi. Atletizm atlamalar branşı, sporcularının dikey sıçrama mesafesi arttıkça anaerobik güç performansının arttığı, dikey sıçrama yüksekliği iyi olan sporcuların anaerobik güç performanslarının da iyi olduğu belirlendi.
Objective: Physical exercise and neuromuscular characteristics are essential modulators of total energy expenditure (TEE), and oxygen and carbon dioxide gas exchange measurements and subsequent use of the respiratory exchange ratio do not fully mirror macronutrient contribution to TEE. The rationales of the study were to compare oxidative, anaerobic glycolytic, excess post-exercise oxygen consumption (EPOC), and TEE between equivalent bouts of uphill treadmill running and non-steady-state cycling using an alternative method, and to determine the relative contribution of lower extremity muscles on TEE. Material and Methods: Twenty male participants completed cardiorespiratory and isokinetic measurements over a one-week interval. Anaerobic energy expenditure was estimated from blood lactate. Results: Perceived exertion for cycling was greater than running (p=0.005). However, respiratory exchange ratio (p=0.005), heart rate (p=0.005), EPOC (p=0.001), oxidative energy expenditure (p=0.001) and TEE (p=0.001) were greater for uphill running compared to cycling. Conclusion: Due to the variations in the metabolic components, i.e., oxidative, EPOC, total energy expenditure calculated using the equations to equate work output between non-steady cycling and uphill running revealed discrepancies. Additionally, this study also revealed that compared to knee extensor and flexor muscles, hip muscles had a greater contribution to overall energy expenditure during cycling and uphill treadmill running which also enabled the participants to generate less energy cost. Per the results of the current study, it would be more accurate to use the anaerobic glycolytic energy expenditure data rather than oxygen only measures in the assessment of energy expenditure between these equivalent exercise modalities
Geçirimli beton uygulaması kentlerde sürdürülebilir yağış suyu tesislerinden birisidir. Bu araştırmanın amacı, İzmir ili Mavişehir ilçesinde yer alan Peynircioğlu deresi kıyısındaki bisiklet ve yaya yolunda zemin kaplama malzemesi olarak kullanılan geçirimli beton uygulamasının geçirimlilik performansının basit ve güvenilir bir infiltrasyon testi ile ölçülmesidir. Bu araştırmada geçirimli beton yüzeylerin infiltrasyon hızının ölçülmesinde Amerikan Test ve Malzeme Kurumu (American Society for Testing and Materials-ASTM International)’nun C1701/C1701M–09 koduyla yayınladığı Yerinde Geçirgen Beton İnfiltrasyon Hızı için Standart Test Yöntemi kullanılmıştır. Test altı farklı noktada uygulanmıştır. Sahada yapılan testlere göre araştırma alanındaki geçirimli beton yüzeylerin infiltrasyon hızları 524-3194 mm/sa arasında değişmektedir. En hızlı infiltrasyon 3 numaralı test noktasında, en yavaş infiltrasyon ise 5 numaralı test noktasında gerçekleşmiştir. Sonuç olarak; 2 ve 3 numaralı test noktalarında ölçülen değerler Amerikan Beton Enstitüsü’nün belirttiği alt sınıra oldukça yakın olmakla beraber, ölçülen hiçbir değer enstitüye göre kabul edilebilir değerler aralığı içinde değildir.
Yaya bölgeleri, kent içinde taşıt trafiğinden kısmen ya da tamamen arındırılmış ve yayaların kullanımına ayrılmış alanlardır. Bu mekanlar yayaların rahat, güvenli, taşıt yoğunluğunun tüm zararlı etkilerinden uzak bir şekilde hareket etmelerine olanak tanımaktadır. Yoğun trafik yükü ile karşı karşıya bulunan Giresun kent merkezinde yaya bölgeleri, kent halkının rahat hareket edebildikleri en önemli mekanlardandır. Bu çalışmada Giresun kent merkezinde yer alan yaya bölgeleri, yerinde gözlem ve kullanıcılarla birebir görüşme ile uygulanan anket çalışması kapsamında incelenmiştir. Çalışma sonucunda Gazi Caddesi’nin daha çok gezinti-yürüyüş ve alışveriş amacı ile, Atatürk Meydanı’nın ise gezinti-yürüyüş ve buluşma amacı ile kullanıldığı belirlenmiştir. Çalışma alanlarının düzenlemesi ile ilgili kullanıcıların memnuniyet düzeylerinin düşük olduğu gözlenmiştir. Bu mekanlarda kullanım amaçlarına uygun aktivite olanaklarının sunulması, bisiklet altyapısının oluşturulması ve yeşil alanların geliştirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmıştır.
Bisiklet turizmi ana turizm pazarları içerisinde yer almayan ancak son yıllarda turistlerin ilgi duyduğu ve büyümekte olan yeni turizm trendlerinden biridir. Bu açıdan turizm destinasyonları için farklı turist grupları çekebilmek için önemli bir fırsat oluşturmaktadır. Bu yeni turizm pazarının istek ve ihtiyaçlarının anlaşılması çok önemlidir. Bu araştırmanın amacı bisiklet turistlerinin seyahat motivasyonlarının belirlenmesidir. Araştırmanın bisiklet turistlerinin motivasyon unsurlarını belirlemek ve bu unsurlara göre turizm stratejileri belirlenmesine yardımcı olması açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Araştırma verileri Çanakkale’de 2018 yılında 24-25 Mart tarihleri arasında düzenlenen Bisiklet Turu Festivali’ne katılan şehir Çanakkale dışından gelen Türk turistlerden elde edilmiştir. Anket tekniği ile 369 katılımcıdan araştırma verileri elde edilmiştir. Elde edilen verilere açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Araştırma sonucunda bisiklet turizmi motivasyonları beş boyutta ortaya çıkmıştır. Bu boyutlar sırasıyla doğayı keşfetme ve rahatlama; yetkinlik-ustalık; yeni deneyim ve bilgi; saygınlık kazanma ve sosyalleşme olarak adlandırılmıştır. İkinci düzey doğrulayıcı faktör analizi yapıldığında bisiklet turizmi motivasyonunda en etkili olan boyutlar yetkinlik –ustalık, yeni deneyim-bilgi ve sosyalleşme boyutları olmuştur. Turistlerin en yüksek düzeyde katılım gösterdikleri boyut doğayı keşfetme ve rahatlama boyutu olurken, saygınlık kazana boyutuna en düşük düzeyde katılım göstermişlerdir.
Tahmin edilen kritik güç (KG) düzeyi, tercih edilen matematiksel model ve farklı tükenme zaman aralıklarına bağlı olarak %5-20 oranında farklılaşır. Bu oranlarda farklılaşan tahminler, KG ile ilişkili bir takım çelişkili sonuçlar yaratır. Bu çalışmanın amacı üç farklı tükenme aralığı (kısa: 2-10 dakika; orta: 2-15 dakika; uzun: 2-20 dakika) kullanılarak, her bir aralık için beş farklı matematiksel model (doğrusal toplam iş (KG1), doğrusal 1/zaman (KG2), doğrusal olmayan 2-parametreli (KG3), doğrusal olmayan 3-parametreli (KG4), ve üstel (KG5)), yoluyla elde edilen KG tahminlerinden hangisi ya da hangilerinin maksimal laktat dengesi (MLD), ventilasyon eşiği (VE), solunumsal kompanzasyon noktası (SKN) ve/veya kritik eşikle (KE) ilişkili olduğunu değerlendirmektir. Çalışmaya 10 iyi antrene erkek bisiklet sporcusu gönüllü olarak katılmıştır. Sporcuların VE ve SKN düzeyleri kademeli rampa testleriyle belirlenmiştir. Maksimal oksijen kullanımı, zirve güç çıktısı, MLD, KE ve KG’yi hesaplamak için farklı günlerde sabit iş oranlarında testler uygulanmıştır. Elde edilen veriler geçerlilik analizleri ile sınanmıştır. Kullanılan matematiksel model ve tükenme aralıkları değiştikçe elde edilen KG düzeyleri %20’ye kadar farklılaşmıştır. KG4 dışındaki diğer KG düzeyleri MLD ve VE’ye karşılık gelen iş oranlarından daha yüksektir (p<0,05). Kısa tükenme aralıklarıyla bulunan KG5 değeri, KE ve SKN iş oranlarına karşılık gelmiştir (p>0,05; tahmini standart hata ~%4 ve r>0,95). Tercih edilen tükenme aralığı fark etmeksizin diğer matematiksel modellerden elde edilen KG’ler herhangi bir anaerobik eşik indeksini tahmin etmede yetersizdir (p<0,05). Sonuç olarak, yalnızca kısa tükenme aralığıyla belirlenen KG5 düzeyinin, KE ve SKN iş oranlarını tahmin etmede kullanılabileceği gösterilmiştir. Diğer eşik indekslerinin KG yoluyla tahmin edilmesi uygun değildir.
Yeşil alanlar sadece kent insanının doğaya olan özlemini gidermekle kalmaz, aynı zamanda kentsel yaşamın olumsuz yönlerini de iyileştirmektedir. Bu anlamda, yeşil alanlardan parkların kullanımının detaylı bir şekilde incelenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amaçları, Burdur halkının kentte yer alan parkları kullanım durumlarını ortaya koymak, Burdur halkının parkların yeterlilikleri konusundaki görüşlerini ve parklar konusundaki beklentilerini belirlemektir. Bu amaçla, anket yöntemi kullanılmıştır. Katılımcıların çoğu parkları yaz mevsiminde arkadaşıyla ziyaret ettiklerini, parklara yürüyerek ulaştıklarını ve parkta 1-2 saat zaman harcadıklarını belirtmişlerdir. Cumhuriyet Parkı katılımcılar tarafından en çok ziyaret edilen ve en çok beğenilen park olmuştur. Katılımcıların %65’i Burdur kentinde bulunan park sayısını yeterli bulmuştur. Katılımcılar mahallelerindeki parklarda bisiklet parkı, çocuk oyun alanı, futbol sahası, çay ocağı, yürüyüş parkuru, spor aletleri, çeşme gibi eksikliklerin olduğunu ifade etmişlerdir. Kent insanının mahalle parklarından yeterince tatmin olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu husus, ilgili kurumlar tarafından detaylı şekilde ele alınmalı ve söz konusu tatminsizliğin giderilmesi için çalışmalara hız verilmelidir.
Yoğun kentleşme hareketleri, aşırı tüketim, enerji kaynaklarının bilinçsiz kullanımı, çeşitli sebeplerle insanlarınbüyük kentlere göç etmesi ve hızlı nüfus artışı günümüz kentlerinin ortak sorunlarıdır. Kentlerle ilgili sorunlarınfarkına varan bazı yerel yönetimler 1999 yılında İtalya’da Yavaş Kent Hareketi (Cittaslow Movement) adında birkentsel hareket başlatmışlardır. Yavaş Kent Hareketi’nin temel hedefi, mekanların gelişimini iyi yemek, sağlıklıçevreler, sürdürülebilir ekonomi ve toplumsal yaşamın geleneksel ritüelleri esas alınarak beslemektir. Yavaş Kentolmaya aday kentler; yerel sanat ve zanaatleri teşvik etmenin yanı sıra ürünleri bölgeyi tanımlı kılan, bölgeyekimlik ve imaj kazandıran modern endüstrinin desteklenmesini de sağlamak üzere faaliyet gösterirler. Ayrıca,yapılı çevrenin karakterinin korunması, ağaç dikimi; yeşil alanların, bisiklet yollarının ve yayalaştırılmış bölgelerinarttırılması, meydanların reklam panoları ve neonlardan arındırılmış olması, araba alarmlarının yasaklanması,gürültü kirliliğinin, ışık kirliliğinin ve hava kirliliğinin azaltılması, alternatif enerji kullanımının desteklenmesi,toplu taşımanın ve yeni düzenlemeler içinde ekoloji dostu mimarinin geliştirilmesi de Yavaş Kent’lerin zorunluuygulamalarından bazılarıdır. Bilecik ili Ankara, İstanbul, Eskişehir, Bursa gibi büyük kentlere yakın olmasıyla coğrafi olarak, çeşitliuygarlıklara ev sahipliği yapması ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda merkez görevi görmesi ve KurtuluşSavaşı’nda verdiği mücadelelerle tarihi olarak önemli bir konumdadır. Çalışma ile Osmaneli kentinin Yavaş KentHareketi’ne katılmaya uygunluk durumunun incelenmesi, Yavaş Kent Hareketi’ne katılmanın Osmaneli kentimajını geliştirmeye yönelik yapacağı olumlu fiziksel etkilerin saptanması ve tasarıma yönelik önerileringeliştirilmesi hedeflenmiştir.
Bisiklet etkinlikleri bisiklet turizmi kapsamında yapılan, katılımcılarına bir gruba üye olmak, farklıdestinasyonları ziyaret etmek ve sosyalleşmek gibi deneyimler sunan, yarım gün veya tam gün olabildiği gibikonaklamalı tur organizasyonları ile de gerçekleştirilebilen faaliyetlerdir. Bisiklet etkinliklerine katılan bireylerinmotivasyonlarının ve sürekli ilgilenim düzeylerinin tespit edilmesi, organizasyonların iyi bir şekildeplanlanmasına ve yönetilmesine olanak sağlayacaktır. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı, bisiklet etkinliklerinekatılan bireylerin motivasyonlarının belirlenmesi, sürekli ilgilenim düzeylerinin ölçülmesi ve bu iki kavramarasındaki ilişkinin irdelenmesidir. Amaçlı örnekleme yöntemi kullanılan araştırmada 451 bisikletçiyeulaşılmıştır. Veriler 2019 yılı Aralık ayı ve 2020 yılı Ocak-Şubat-Mart aylarında İzmir’de bisiklet gruplarının vediğer organizatörlerin düzenlendiği bisiklet etkinliklerine katılan bireylerin oluşturduğu gruplara uygulanananketlerden elde edilmiştir. Anket verileri SPSS (Statical Packages for Social Sciences) programı ile analizedilmiştir. Çalışma kapsamında elde edilen en önemli bulgu, “Meydan Okuma” motivasyon boyutunun bağımlıdeğişkenler olarak nitelendirilen sürekli ilgilenim faktörlerinin tamamını etkilediği bulgusudur.

/ 13
4 / 13